Y/N: Şarkıyı ileride yazdığım yerde dinlemeye başlayabilirsiniz.
Hunji'nin Bakış Açısı
Jin ismi duyar duymaz bana doğru döndü. Tereddüt ederek birkaç adım attıktan sonra yanıma gelip elimi tuttu,
"Choi Kevin mi?"
Tek kelime etmeden cevap vermesini bekliyordum. Jin, ona cevap vermeyeceğimi anlayınca kendini gülümsemeye zorladı,
"Ahh.." dedi ensesini kaşıyarak, "..Amerika'dan tanıdığımız hyunglardan biri. Burada yaşamıyor.." bir yandan da yürüyerek beni de beraberinde götürüyordu, "..sen tanımazsın."
Jin'e bakıp gülümsedim, "Ah ismi tanıdık gelmemişti zaten..o zaman o da beni tanımıyordur."
"Tabi ki." dedi kahkaha atıp.
Gözlerimin içine baka baka yalan söylemesine rağmen yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Hayal kırıklığı ile dolup taşan düşüncelerimi bir kenara itip arabaya doğru yürümeye devam ettim.
"Nereden duydun bu ismi?" diye sordu Jin arabaya binmeden önce.
Elimde tuttuğum kapının koluna baktım, "Sen oyun oynarken devamlı aradı."
Jin gergin bir kahkaha daha atıp kapısını açtı,
"Programlarla alakalı bir şeydir. Önemli değildir, takma kafana." dedi ve arabaya bindi. Arabayı çalıştırdıktan sonra otoparktan çıkmak için geri vitese aldı,
"Yurda bırakıyorum seni değil mi?"
Emniyet kemerimi bağlayıp arkama yaslandım ve dikiz aynasından yorgun yüzüme baktım, "Şirkete geçeceğim."
"Bu saatte mi?"
"Bir..bir şey unutmuşum. Onu almam lazım." Cümle kuramayacak kadar yorgun çıkıyordu sesim.
"O zaman seni beklerim." dedi hemen.
"Bekleme. Menajerimle de konuşmam lazım. Uzun sürebilir."
İçimden Jin'in daha fazla ısrar etmemesini umarken, Seokjin şirkete giden yola saptı ve sadece kafasını sallamakla yetindi.
Şirketin önüne geldiğimde saatin gerçekten geç olduğu belli oluyordu. Binanın önünde gündüzleri kamp kuran fanlardan şimdi eser yoktu. Jin arabayı durdurunca emniyet kemerimi çözdüm,
"Bugün için teşekkür ederim. Uzun zaman sonra kendimi yeniden..eskisi gibi hissettim.." Jin bana doğru uzandı ve elini çeneme koyarak başımı hafifçe kaldırdı,
"Bir şeyler..hatırlıyor musun?"
Gözlerindeki endişeyi görmek, kendimden nefret etmeme yetmişti. Neden hala inatla eski Jin'i arıyordum ki?
"Bazen..çok sisli çok karanlık Jin. Bazen canım o kadar acıyor ki..pes ediyorum."
Çenemdeki elini çekip yanağımı okşadı ve gülümsedi,
"Kendini zorlama olur mu? Ben sana yardım edeceğim."
Sadece gülümsedim ve inmek için kapıyı açtım.
"Hey!"
Jin'in seslenmesiyle durdum, "Ne oldu?" diye sordum hemen arkamı dönerek. Jin arka koltuğa uzanıp benim için kazandığı kahverengi ayıcığı alıp bana doğru uzattı,
"Bunu unuttun."
"Tabii ya.." dedim ve ayıcığı elinden aldım, "..teşekkür ederim."
Kapıyı kapatıp Jin'in gidişini izledikten sonra arkamı dönüp şirketin kapısından girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fanfic"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...