Y/N: Şarkıyı ileride yazdığım yerde dinleyebilirsiniz.
Hunji'nin Bakış Açısı
"İyice saçmaladın Baekhyun!"
Baekhyun'dan kaçmak için kolumu çekmeye çalıştım ama o beni omuzlarımdan sıkıca tutarak duvara yasladı,
"İstediğim çok büyük bir şey değil." dedi sessizce. Gözlerimin içine elinde kalan son umut parçasıyla bakıyor gibiydi.
Ne yapacağımı bilemeyip kafamı gökyüzüne kaldırdım ve gözlerimi kapattım. Şu anda yüzüme çarpan yağmur damlaları sanki hislerimi, suya bulanmış bir boya gibi dalga dalga dağıtıyordu, içimde derinlere gömdüğümü sandığım hislerimi...
Başımı yeniden eğip tüm cesaretimi topladıktan sonra Baekhyun'un gözlerine baktım,
"İçeri geçmek istiyorum, çok üşüdüm."
Baekhyun kolumdan tuttuğu ellerini hızlıca hareket ettirerek beni ısıtmaya çalıştı ama aslında gerçekten üşümüyordum. Sadece bir an önce kaçmak ve kurtulmak istiyordum. Benden istediğini söylediğimde ona yeniden umut vereceğimi biliyordum. Bu umuda benim de ihtiyacım vardı..ona söylemek istediğim şeyler vardı ama yapamazdım.
Çözmem gereken çok büyük bir sorun vardı.
"Gitmek istiyorum." dedim çaresizce Baekhyun'a bakarak.
Baekhyun ıslanan kahküllerimi yavaşça çekti,
"Yalan söylesen de olur..Gerçekten sevmesen bile söyle Hunji n'olur. Beni sevdiğini söyle. İhtiyacım var buna..neden anlamıyorsun?" Gittikçe kısılan, özgüvensiz sesi ruhumu binbir parçaya bölüyordu.
Neden aptal bir inada kapılıyordum ki? Neden korkuyordum? Baekhyun benim için bu zamana kadar benim için onca şey yapmışken, binlerce nefret yorumunun altında kalmışken bunu ona neden yapıyordum?
En sonunda inadımdan vazgeçtim ve elimle dudaklarımdan damlayan yağmur damlalarını kabaca silip derin bir nefes aldım,
"Tamam." dedim gülümsemeye çalışarak, sonra da Baekhyun'un beni bekleyen meraklı ve bir o kadar da heyecanlı gözlerine baktım,
"Baekhyun...ben..seni sevi—"
"Hunji!? Baekhyun?"
Sumin'in sesini duyunca sanki cennetten bir ses duymuşçasına sevinerek restaurantın kapısına döndüm. Sumin elinde yeşil şemsiyesiyle bize doğru bakıyordu,
"Ne yapıyorsunuz bu yağmurda? Delirdiniz mi?" diyerek yanımıza geldi ve şemsiyeyi ikimize uzattı. Baekhyun, yüzündeki hayal kırıklığıyla şemsiyeyi aldı,
"Biz..bir şey konuşuyorduk."
"Menajerin yurda dönmeniz gerektiğini söylüyor. Daha doğrusu herkesi azarlıyor.." dedi Sumin, sonra da sorgulayan bakışlarını bana çevirdi, "..ama hala pastayı kesmedik. Sizi bekliyorduk, hadi."
O anda Sumin arkasını dönünce hemen onunla gitmem gerektiğini düşündüm. Baekhyun'un hayal kırıklığından faydalanarak kollarının arasından sıyrıldım ve Sumin'in arkasından ilerledim.
Jin'in sorgulayan bakışları altında sandalyeme oturduğum anda herkes birden ayağa kalkmıştı,
"İYİ Kİ DOĞDUN BAEKHYUN.."
Baekhyun yüzündeki zoraki gülümsemesiyle tekrar eski yerine geldi ve onun için hazırlanan pastanın üzerindeki mumları üfledi.
"Dilek tutmalıydın." diye kızdı birden Minseok, önündeki çakmağa uzanarak. Baekhyun isteksizce yerine oturdu,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fanfic"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...