Y/N: Şarkıyı ileride yazdığım yerde dinleyebilirsiniz.
Sumin'in Bakış Açısı
Gözlerimi, telefonumun durmak bilmeyen çalışıyla açtığımda gökyüzü daha yeni aydınlanıyordu. Soğuktan uyuşan ayağımı yorganın içine çekip sızlanarak telefonuma uzandım,
"Jongin?" Uykulu sesimi ben bile tanıyamamamıştım.
"Ah!! Saati yanlış hesaplamış olmalıyım. Uyumaya devam et sonra ararım." dedi Jongin üzgün bir şekilde.
"Hayır hayır gerek yok, uyandım zaten." Yorganı boğazıma kadar çektim ve içinde kıvrıldım.
"Peki."
"Önemli bir şey yok değil mi? Bir sorun yok yani?" diye sordum dikkatli bir şekilde.
Jongin hafifçe kıkırdadı, "Beni unutman dışında önemli bir şey yok. Mesajlarıma da cevap vermiyorsun artık."
Sesindeki sitem kendimden utanmama yetmişti. Hemen yatakta doğrulup sırtımı yatağın başlığına yasladım,
"Unuttum. Özür dilerim." dudaklarımı bastırıp Jongin'in beni affetmesini dilemeye başladım.
"Şirket çok sıkıcı." dedi birden Jongin. Konuyu onun değiştirme hızına şaşırmıştım ama yine de kendimi tutamayıp güldüm,
"Çünkü uğraşacak başka birisini bulamadın, değil mi?"
"Yahh yahh! Seninle uğraşıp ne yapıyorum söyler misin?" dedi hemen. Birden aramızda kısa süreli bir sessizlik oluşmuştu. Sormak istediğim şeyler dilimin ucuna geliyordu ama sırf Jongin'in moralini bozmamak için konuyu Youngmi'den uzak tutmak istiyordum.
Ama bu durum çok da uzun sürmeden Jongin konuyu açtı,
"Youngmi yeni numaramı da buldu.." dedi kendi kendine gülerek. Bu gülüşün içinde mutluluktan çok çaresizlik vardı.
"Çok istekli biri olmalı."
"Evet. Öyle.."
"Ne istiyor?" diye sordum. Ne istediğini biliyordum, Hunji hastanedeyken konuştuğumuzda niyetini açıkça belli etmişti ama Jongin'le bu konu hakkında hiç konuşmamıştık.
"Özür diliyor. Sürekli özür diliyor. Onu affetmemi, yeniden onunla olmamı istiyor. Açıkçası...sıkıldım."
Dizlerimi kendime doğru iyice çekip sarıldım, bir yandan da ısırıp kırdığım tırnağıma bakıyordum, "Ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Seni bekliyorum."
"Beni niye bekliyorsun ki? Bu senin kararın sonuçta."
"Ne zaman dönüyorsun Kore'ye?" diye sordu Jongin birden. Beni dinlememiş olmasına bozulduğumu çaktırmamaya çalışarak cevap verdim,
"Eğer bugünkü oyunu da kazanırsak bir hafta sonra, kaybedersek de yarın döneceğim."
"Umarım kaybedersin." diyip kocaman bir kahkaha attı Jongin. Bunu gerçekten dilediğini biliyordum, ama kötü bir niyeti olmadığından da emindim.
"Jimin nasıl?" diye sordu. Sesi bir anda ciddileşmişti.
"Neden kendin arayıp sormuyorsun? Ah! İkiniz de kocaman bebekler gibi davranıyorsunuz. Hayır, maknae olan benim ama sizden daha akıllıyım, bu neden böyle?"
Sanki Jongin'in bu soruyu sormasını bekliyormuşum gibi içimde ne varsa bir anda dökmüştüm.
"Woow Sumin bu ne öfke böyle?" dedi Jongin kıkırdayarak, "...madem bu kadar akıllısın o zaman söyle bana, nereden başlamalıyım konuşamaya sence, 'Pardon Jimin yıllardır seninle konuşmuyorum, naber dostum, seni çok özledim?', böyle mi söylemeliyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fanfiction"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...