Şarkıyı bütün bölüm boyunca dinleyebilirsiniz.
Hunji'nin Bakış Açısı
Yoongi'nin gelmesini bekleyene kadar Jin'in gidişini kafamda defalarca kez başa sarmıştım. Hayal kırıklığıla dolu bakışları, gitmek için bulduğu bahanesi, elime bıraktığı biletler ve arkasına dönmeden gidişi..
İç sıkıtısıyla alnımı avucuma dayadım, "Yine her şeyi mahvettim."
"Ben de toparlamak için buradayım sanırım."
Yoongi'nin sesini duyunca hızla kafamı kaldırıp garip bir şekilde gülümsedim ve ayağa kalktım, "Gelmişsin."
Yoongi ağzının kenarı hafifçe kıvrılarak gülümsedi ve sandalyesini çekip karşıma oturdu. Konuya nereden başlayacağımı, neyi anlatmam gerektiğini bilmiyordum. stresle tırnaklarımla oynamaya başladım. O sırada tırnağımdaki ojeyi bozunca kaşlarımı çattım,
"Lanet!"
Yoongi elindeki telefonunu masanın üstüne bırakıp bana baktı, "Konuşmaya başlayacak mısın?"
"Niyetim bu yönde.." dedim yeniden gülümsemeye çalışarak, "..yardımına ihtiyacım var Yoongi. Kendi başıma bir işe giriştim ama tek başıma devam edebileceğimi sanmıyorum."
"Ne tür bir işmiş bu?"
Derin bir iç çektim ve masaya yaslanıp Yoongi'nin yorgun gözlerine baktım, "Yapılan bir haksızlığı düzeltmeye çalışıyorum diyelim..ama sanırım gücüm yetmeyecek. Uzun zamandır bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum ama hiçbir sonuca varamadım."
"Dur tahmin edeyim." dedi ve ukala bir şekilde geriye yaslandı, "..hafızan yerine geldi.."
Gözlerimi devirerek Yoongi'ye baktım, "Bunu tahmin etmesi zor olmasa gerek."
"Hmm doğru bilmişim." dedi kafasını hafifçe sallayarak. Bu blöfü karşısında sadece güldüm. Yoongi biraz daha ciddileşerek sandalyesinde dikleşti,
"Benden ne istiyorsun?"
"Bilgi toplamanı istiyorum..." ellerimi masaya koyup devam ettim, "..özellikle de Jin'den."
Bunu duyunca Yoongi tek kaşını kaldırdı ve masaya yaslanarak bana daha da yaklaştı,
"Senin için iyi dileklerde bulunup gittiğimde, bütün ayak işlerini yapacağıma söz verdiğimi hatırlamıyorum."
Yoongi'nin bu yorumuna karşılık dayanamayıp güldüm, o sırada Yoongi beni işaret edip hafifçe gülümsedi,
"İşte bunu görmeyeli uzun zaman oldu.."
Yoongi'nin bu yorumuna karşılık daha da genişçe gülümsedim ama karşılık vermeyip yeniden konuşmasını bekledim. Yoongi de bunu fark ettiğinde yeniden arkasına yaslandı ve ciddi bir yüz ifadesine büründü,
"Ee? Anlat bakalım, neler oluyor?"
.........................................
Bütün her şeyi ayrıntılarıyla anlattıktan sonra arkamda yaslandım ve konuşmaktan ağrıyan çenemi ovalayarak Yoongi'nin bir şeyler söylemesini bekledim. Yoongi anlattıklarımı sindirmeye çalışarak bana baktı ve ellerini masanın üstüne koydu,
"Jin hyung...gerçekten bu kadar ileri gitti ha? Ama anlamadığım şey şu...neden bekliyorsun? Sana söylediği yalanlar ortada. Neden sadece gidip yüzleşmiyorsun?"
"Düşündüm ama... elimde net bir şey olmadığında yine yalan söyleyecek. Bunu defalarca kez yaptı zaten...." diyip Yoongi'ye sordum, "Sence de öyle değil mi? Elimde kanıtla gitmediğim sürece gerçekleri nasıl öğrenebilirim ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fanfic"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...