Hunji'nin Bakış Açısı
(Şarkıyı burada dinlemeye başlayın)
Telefonumda Jin'den gelen 14 cevapsız arama vardı.
İki gündür sadece şirkete dans pratikleri için gidip geliyordum. Pratiğim bittiği anda Baekhyun'la karşılaşmamak için şirketten adeta kaçarcasına çıkıyordum ve büyük ihtimalle bugün de o günlerden biri olacaktı.
Şirkete akşam gitmek üzere anlaştığımız için uykumdan fedakarlık etmek zorunda kalmamıştım. Bu hissin verdiği mutlulukla yatağımdan kalktım ve mutfağa inip kahve makinasını düğmesine basıp beklemeye başladım.
Elimde kahvemle salona geçtiğim sırada evin kapısı çaldı. Eunmi elinde bardağıyla mutfaktan çıkıp oturmamı işaret etti,
"Ben bakarım." Kapının açılma sesini duyunca Eunmi'ye seslendim,
"Kimmiş?"
"Benim."
Gelen sesle irkilip ayağa kalktım. Jin de o sırada koridordan geçip salona girmişti,
"Neden telefonlarıma bakmıyorsun?" dedi Jin ciddi bir şekilde. Suçluluk duygusuyla tekrar kalktığım yere oturdum ve Jin'in de yanıma oturması için bekledim,
"Açmak istemedim."
Jin derin bir nefes alıp yanıma oturdu ve elimi sakince ellerinin arasına alıp tuttu,
"Bugün bir şeyler yapalım mı?" dedi yüzüme doğru eğilerek.
"Mesela?" dedim dalga geçerek, "..peşimdeler sürekli Jin. Buraya bile hangi cesaretle geldiğini anlamadım."
Üstelik de bana aylara önce "Cesur değilim.." diyişini hatırladıktan sonra..
"Dikkatli geldim." dedi Jin ciddi bir şekilde.
İçimden bu dediğine gülmek geliyordu ama dışarıdan sadece kafamı sallamakla yetindim, "Bugün şirkete gideceğim. Sonrasında bir şeyler yapabiliriz istersen." dedim gülümsemeye çalışarak.
"Peki. O zaman şirkete ben bırakabilir miyim?"
"Olur." dedim kafamı sallayarak. Jin, şaşırarak gözlerini açtı,
"Olur mu?"
"Olur. Neden şaşırdın ki?"
"Bilmem..bu kadar çabuk kabul edeceğini ummuyordum sanırım." dedi ayağa kalkarken. Sonrasında benimle vedalaştıktan sonra şirkete gitmek üzere evden çıktı. Jin'i gönderip kapıyı kapattıktan sonra ben de odama çıktım ve hazırlanmaya başladım.
.............................................
Jin beni, kime ait olduğunu bilmediğim bir araçla şirkete bıraktığında yine erken geldiğimi fark edip iç çektim. Arabadan indikten sonra Jin'in gitmesini beklerken Jin camı indirip bana doğru uzandı. Ne dediğini anlamak için arabaya ilerledim ve kapısına yaslanıp Jin'e baktım.
"Beni aramayı unutma olur mu? Eğer çok geç çıkarsan da..eve bırakırım."
Ne kadar da 'Eski Jin'di. Hafızamı kaybettiğimde bana söylediğini yalanları biriktiriyor olmasaydım, şimdiki haline inanabilirdim ama..yapamıyordum. Kendimi gülümsemeye zorlayıp kapıdan uzaklaştım,
"Merak etme..Arayacağım." dedim ve bir adım daha geriye gidip el salladım.
Şirkete girdiğimde lobinin orta yerinde durup etrafıma bakındım. erken gelmiştim, yapabileceğim tek şey Cafe'de oturmaktı. O yüzden de adımlarımı Cafe'ye yönlendirip yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fanfic"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...