Bölüm 54

185 14 26
                                    

Sumin'in Bakış Açısı

"Sumin..iyi olduğuna emin misin?"

Jackson'un sesiyle irkilip gözlerimi Paris sokaklarından ayırdım ve istemeyerek de olsa Jackson'a döndüm,

"İyiyim, gerçekten."

Araçta en önde oturup Jennie'yle selfcam çeken Somi birden kamerasını kapatıp bana doğru döndü,

"Uçaktayken haberleri izledim.." İzlememesi mümkün değildi, 12 saat boyunca uçmuştuk, "..Hunji'ye olanlar için üzgünüm.." diyip duraksadı. Sonra da oturduğu koltuğun başlığına sarılarak bana doğru eğildi, "..ama onlar çok..normal bir çift gibi değil miydi? Hala inanamıyorum."

"Somi..Kamerayla işin yoksa bana ver." diye seslendi Jackson o sırada. Jackson'ın tatlı azarından sonra Somi mecburen önüne dönüp selfcam çekmeye devam etti. Bu hareketi için içimden Jackson'a teşekkür etmek gelse de vazgeçip tekrar Paris'in silüetine daldım.

Dinleneceğimiz eve geldiğimizde herkes eşyalarını önüne geldiği yere atıp evi gezmeye başladı. Kameralarla donatılmış iki katlı bir villada kalacaktık. Oda seçimlerimizi bile nasıl yapacağımızı umursamadan evin orta yerindeki salonda bir kanepeye oturdum ve başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Jimin'in öksürmesiyle irkilene kadar yanıma oturduğunu fark etmemiştim bile.

"Sumin." dedi sessizce.

"Hunji'yi düşünüyorum."

"Biliyorum." Koltuğa yaslandı ve sanki konuşacakmış gibi derin bir nefes aldı ama konuşmadı.

"Sence iyi midir? Bensiz." dedim Jimin'e dönerek.

"Tanıdığım Hunji ise iyidir."

Gülümsemesi her ne kadar güven verse de Hunji bildiği Hunji değildi.

"Hala hiçbir şey hatırlamıyor." dedim mırıldanarak.

Jimin'in sessizliği endişelerimi doğruluyordu. Birden sehpanın üzerine bıraktığım telefonu aldı ve bana uzattı,

"Arasana."

Bakışlarımı telefondan Jimin'e çevirdim, "Saat orada kaçtır ki?"

"Biraz geç ama olsun ara yine."

Jimin'i başımla onaylayıp telefonumu elinden aldım ve bulduğum boş bir odaya girip hemen Hunji'yi aradım.

"Sumin! İyi misin! İndiniz mi? Neden aramadın beni?" Sesi çok endişeliydi. Kıkırdayıp rahat olduğumu hissettirmeye çalıştım,

"İyiyim desem yalan olur çok yorgunum.."

"Bütün gün uçtunuz tabii ki yorgunsunuz. Orada saat kaç?" dedi hemen. Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp saate baktıktan sonra tekrar kulağıma dayadım,

"Akşam 8'i birkaç dakika geçiyor işte. Orada..gece..3 sanırım değil mi?"

"Hayır 2.." dedi sessizce. Büyük ihtimalle uyuyakalmıştı. Salonda koltukta ya da yatağının üstünde, üstünü örtmeden uyuyakalışını hayal edebiliyordum.

"Neredesin şimdi?" diye sordum.

"Evde." Bu, ancak Hunji'den beklenebilecek bir cevaptı.

"Tamam da evde neredesin?"

Hunji önce sessiz kaldı ama sonradan konuşmaya karar verip boğazını temizledi, "Odanda.."

"Ne?" Çok şaşırmıştım.

"Yatağında yatıyorum."

"Ahh!" dedim birden sinirlenmiş gibi bağırarak, "..sapığım mısın sen neden yatağımda yatıyorsun?"

[✓] no glory «book 2»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin