Medya=Tuna
"Ne?!"
Sesimin biraz yüksek çıktığını fark ederek elimle ağzımı kapattım. Hatta biraz değil baya yüksek çıkmıştı. Herkesin bakışının bana dönmesinden anlaşılıyordu. Bakışlarımı şefe çevirdim. Artık çok geçti ve ben yakalanmıştım.
Şef kaşları çatık bir şekilde bana ' Sen bittin ' dercesine bakıyordu. Fazla çalışma yapacak olmam yine bu adamın suçuydu. Aslında verdiğim tepki şaşırdığım için değildi. Tam tersi şaşıramadığım için bir yakarıştı. Allah aşkına üvey kardeş olduklarını ben bile tahmin edebilirdim yani.
Madem mesaiye kaldım bari buna değsin. Aklıma gelen fikirle başımı yana çevirerek sinsice güldüm. Mutsuz bir surat ifadesi yaparak tekrar Tuna'ya döndüm.
"Ama bu haksızlık!"
Anlamamış bir şekide bana bakıyordu.
"Ben o kadar çalışayım,didineyim. Sonucu bu muydu yani?"
Dirseklerini masaya yaslayarak alaylı bir şekilde bana baktı.
"Bunu isteyen sendin"
Kaşlarımı çatarak cevabımı verdim.
"Yinede haksızlık!"
Sıkkınlıkla geriye yaslandı. İçimden bu haline kıkır kıkır gülüyordum.
"Ne istiyorsun?"
Zaferle gülümsedim. Sonunda tongaya düşmüştü. Yüzümdeki gülümsemeyi silmeden cevap verdim.
"Ders çalıştırmanı"
Kaşları havalanmıştı. Anlaşılan böyle bir şey beklemiyordu. Sırıttım.
<>•••••<>
Bakışından yakaladım seni
Duruşundan
Su gibi akışından sesinin
Ağaçtaki kuşlar cümle bulutlar geçti
Hüznünden yakaladım seni.-Arif Ay-
Elimdeki notu sinirle buruşturdum. Kimdi bu 'HAYALET ' ve neden benimle uğraşıyordu?
"Neye bu kadar sinirlendin?"
Sesini duymamla irkilerek Taner'e döndüm. Bir bana bir de kağıdı buruşturarak yumruk yaptığım elime bakıyordu. Hızlı bir şekilde kağıdı dolabımın içine atarak kapağını kapattım. Sırtımı dolaba yaslayarak kollarımı göğsümde kavuşturdum.
"Hiiç"
Gülerek "Anladım. Özel." Dedi ve o da benim gibi sırtını yanımdaki dolaba yasladı. Omuzlarımız birbirine değiyordu. Hafifçe ona dönerek "Çok anlayışlısın" dedim. Yüzünde oluşan utangaç gülümseme ile bende gülümsedim.
Hala yüzündeki gülümsemeyle bana döndü.
"Biliyorsun ki haftaya sınavlarımız var ve benim de eksiklerim var. Bana yardımcı olabilir misin?"
"Tabii. Hem sende benim eksiklerime yardımcı olursun belki."
Tuna ders çalıştırma işini kabul etmişti ve yine aynı yere gidip aynı yerde ders çalışacaktık. Yani o beni çalıştıracaktı. Dün onun yüzünden iki saat mesaiye kalmıştım ve bugün hala yorgundum. Ancak nescafe ile ayakta duruyordum.
Taner ile diğer ders arasında ders çalışmak için sözleştik ve sınıfa gittik. Dersten sonra kitaplarımızla beraber bahçedeki kamelyalardan birine kurulduk.
Benim ona, onunda bana ders anlattığı sürenin sonuna gelmiştik ve son derse de girdikten sonra kafeye gelmiştim. Önlüğümü taktıktan sonra ön tarafa geçtim. Bugün şefin gözleri özellikle üzerimdeydi ve Tuna geldiği zaman siparişi almak için bile gidememiştim Benim yerime bir başkasını göndermişti.
Her zamanki gibi türk kahvesini içtikten sonra benim mesaimin dolmasını beklemişti. Sonunda mesaim bittiğinde önlüğümü çıkarıp çantamı aldıktan sonra beni kapıda bekleyen Tuna'nın yanına gittim. Gördüğüm şeyle ofladım. Yine motorla gelmişti.
Bana güldükten sonra takım elbisesiyle motoruna yerleşti. Bende hızlıca arkasına yerleştikten sonra kollarımı sıkıca beline doladım. Motor gürültülü bir şekilde harekete geçti ve yol üzerinde kaymaya başladı.
Merhaba şimdi size yavuşuklu mu yavuşuklu bir adet Tuna getirdim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET
Teen FictionKış yaraların üstüne buzdan saraylar dikiyor Ve buzun içinde sonsuza dek kanıyor İhanet perisinin soğuk sarayında Kadın adını buluyor Ve erkek taşa dönüşüyor -Tuğrul Tanyol- Sağ elimdeki kağıdı sol elime alarak kağıdın çıktığı zarfı inceledim. Üzeri...