Medya=Taner ve İlayda
Sonunda tüm sınavlarım bitmişti ve her doktora iki stajyer verileceği için puanlara göre staj eşlerimiz olacaktı. Onlar da bugün açıklanıyordu.
Okulun yarısından çoğunu tanımadığım için sorun etmiyordum. Ama yinede hangi öğrenciyle hangi hastanenin hangi psikoloğuna düşeceğimizi merak ediyordum.
Tuna'nın beni çalıştırma işine gelirsek de her sınavıma beni tek tek ve özenle çalıştırmıştı. Ona bu konuda minnettardım. O olmasaydı büyük ihtimalle girdiğim stresten çıkamayacak ve sınavlarımı mahvedecektim.
Her zaman Taner'in benim yanıma geldiğini düşünerek bu sefer de ben onun yanına gitmeye karar verdim.
Sınavlar bittiği için bazı derslerimiz boş geçiyordu ve Taner bu zamanlarda arkadaşlarıyla spor salonunda oluyordu. Ben ise genellikle kütüphanedeydim.
Spor salonundan içeri girdiğimde arkadaşlarını görememiştim. Anlaşılan Taner tek başınaydı. Taner terler içerisinde elindeki basket topunu sektiriyordu. Yerinde hafif zıplayarak topu attığında basket olmuştu. Alkışlayarak konuştum.
"Güzel basketti."
Bakışları bana döndü. Şaşırmışa benziyordu. Tabii kitapkolik bir kız olarak burada bulunmam tuhaftı. Eğilerek bir kaç adım ilerideki topu elime aldım. Ona dönerek gülümsedim.
"Bana da öğretmeye ne dersin?"
<>•••••<>
Terler içerisinde pes ederek yere çöktüm.
"Pes ediyorum benden bu kadar."
"Pekala"
Taner de bir su şişesi uzatarak yanıma çöktü. Hemen elinden almış ve kafaya dikmiştim. Şişenin içerisindeki su bittiğinde kenara koydum. Taner saatine bakarak bana döndü.
"Dersin başlamasına yaklaşık on dakika var"
Ayağa kalktı ve bir elini bana uzattı. Elini tutarak ayağa kalktım.
"Yedek kıyafetlerin var mı? Üzerindekiler su gibi olmuş."
"Yok ama gerek de yok. Ben böyle idare ederim."
"Olur mu öyle şey? Hasta olursun. Benimle gel."
Elimi tutarak peşinden sürükledi. Garipsesemde sesimi çıkartmadım. Yoksa dediği gibi hasta olacaktım.
Beni soyunma kabinlerinden birine sokarak elime de tişört ve eşofman verdi. Ardından kabinin kapısını kapattı.
Üzerimdeki terli giysilerden kurtularak verdiklerini giydim. İster istemez üzerindeki koku burnuma dolmuştu. İyi de bu deniz kokusuydu ve Tuna'nınki ile aynıydı. Üvey de olsa kardeş olmalarından olsa gerek.
Kabinden dışarı çıktığımda o da üzerini değiştirmiş beni bekliyordu. Beni baştan aşağı süzmeye başlayınca bende kendimi süzdüm. Allahtan çok bol olmamıştı da komik durmuyordu.
"Hadi gidelim."
Kafamı sallayarak peşinden ilerledim. Dersliğe girdik ve amfideki yerlerimizi aldık. Ama ne tesadüf ki bu dersimiz de boştu. Ben de bunu fırsat bilerek yorgun olduğum için uyukladım.
Gözlerimi açtığımda son ders de bitmişti. Afişler asılmış olmalıydı. Eşyalarımı toparlayarak sınıftan çıktım.
Koridorun sonundaki afişleri gördüğümde hızlı adımlarla oraya ilerledim. Kendi ismimi aramam uzun sürmemişti. Çünkü en baştaydım. Ne yani birinci mi olmuştum? Ondan daha çok ilgimi çeken ise staj eşim ile psikoloğumdu.
1: İlayda Kamer/ Taner Kutluay
Hastane: Ege Üniversitesi Hastanesi
Psikolog: Tuna Kutluay
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET
Fiksi RemajaKış yaraların üstüne buzdan saraylar dikiyor Ve buzun içinde sonsuza dek kanıyor İhanet perisinin soğuk sarayında Kadın adını buluyor Ve erkek taşa dönüşüyor -Tuğrul Tanyol- Sağ elimdeki kağıdı sol elime alarak kağıdın çıktığı zarfı inceledim. Üzeri...