Medya=BatuElimle boynumu ovarak kafamı geriye attım. Yorulmuştum. Ayaklarımı yerde sürüyerek deskteki Pervin ablanın yanına gittim.
"Pervin abla yardım edebileceğim bir şey var mı?"
Saçlarımı okşayarak kafasını iki yana salladı.
"Yok tatlım. Yoruldun Hocan gelene kadar biraz dinlen istersen sana ihtiyacımız olduğunda çağırırız."
Kafamı salladım. İyi fikirdi. Dün neredeyse bütün gece ağlamıştım. Gözlerim şişti ve zonkluyorlardı. Hem Tuna'nın gelmesine de daha vardı.
Pervin abla gülümsedi ve elindeki belgeleri hemşire odasına götürdü. Bende stajyerler için ayrılan küçük odaya girdim. Kapıyı da arkamdan kapatmıştım. Sandalyelerden birine oturarak kafamı arkamdaki duvara yasladım. Başım ağrıyordu. Gözlerimi de kapatmıştım. Uyuyamayacağımı biliyordum yinede gözlerimi kapatmak biraz da olsa iyi gelmişti.
Dinlenmeye başlayalı 5 dakika olmadan kapı açılmıştı. Sanırım bana ihtiyaçları vardı. Gözlerimi yavaşça açtım. Zaten gözlerimi açmadan deniz kokusu burnuma dolmuştu ve gelenin Tuna olduğunu anlamıştım.
Hızlıca ayağa kalktım. Kapıyı kapatarak yanıma geldi. Biraz sinirli gibi görünse de beni görünce ifadesi şaşkınlığa dönmüştü.
"Senin...gözlerine ne oldu?"
Gözlerim o kadar mı kötü görünüyordu? Bakışlarımı yere indirdim.
"Biraz uykusuzum ondandır."
Yüzümü avuçları arasına alarak yüzümü incelemeye başladı. Çok yakınımdaydı. Refleksle nefesimi tutup geri çekilmeye çalışmıştım ama izin vermemişti. Kalp atışlarım hızlanmıştı.
"Yalan söylüyorsun. Yoksa HAYALET yüzünden mi bu haldesin?"
Dalmış gözlerine bakarken söyledikleriyle kendime gelmiştim. Kokusu beni mayıştırmaya başlamıştı. Tedirgince konuştum.
"HAYALET neden olsunki?"
Geriye çekildi ve kaşlarını çattı. Bende tuttuğum nefesimi geri vermiştim. İlk girdiği andaki sinirli haline geri dönmüş görünüyordu.
"HAYALET'ten yeni bir zarf gelmiş olabilir ya da ne bileyim onu görmüşsündür geçenki gibi."
Kaşlarımı çattım. Evet HAYALET'ten bir zarf daha almıştım. Bunu nasıl anlamıştı?
"Hayır onunla alakalı değil."
Yüzü biraz gevşemişti. Gözlerimi yüz hatlarında gezdirdim. Şuan uyumak istiyordum, onun kokusuyla. Her geçen dakika dayanmak daha da zordu.
"Ne oldu o zaman? Çok kötü görünüyorsun."
Gözlerim dediğini doğrularcasına zonkluyordu. Gözlerimi kapatıp geri açtım. Bu biraz yanmasına sebep olmuştu.
"Ailevi bir sebep diyelim. Tıpkı seninki gibi."
Gülümsedim. Şimdi o gerilmişti. Daha fazla kurcalayacağını sanmıyordum. Artık buradan çıkmalıydık. Yoksa uyuyakalmaktan korkuyordum.
"Artık çıkalım mı Hocam?"
Kafasıyla onayladı ve odadan dışarıya çıktı. Gülümsemem bozulmuştu. Burada kalıp uyumak istiyordum. Tüm oda onun kokusuyla dolmuştu. Zorla da olsa dışarı çıktım. Kokunun odada kalması umuduyla kapıyı kapatmıştım.
Deskten kendi dosyam ve kalemimi alarak peşinden gittim. Hastaları tek tek gezmiştik ve bende küçük notlarımı almıştım. Yanımda olması işimi zorlaştırıyordu. Gözlerim kapanıp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET
Teen FictionKış yaraların üstüne buzdan saraylar dikiyor Ve buzun içinde sonsuza dek kanıyor İhanet perisinin soğuk sarayında Kadın adını buluyor Ve erkek taşa dönüşüyor -Tuğrul Tanyol- Sağ elimdeki kağıdı sol elime alarak kağıdın çıktığı zarfı inceledim. Üzeri...