Medya: Buğlem ve Batu
Uzun bir aradan sonra hastaneye giriş yaptım. Tatilim bitmiş ve staja başlamıştım. Bugün Buğlem'in cezasını kesmeyi düşünüyordum. Öğle arasında kafeteryada planımı devreye sokacaktım. Eğlenceli olacağa benziyordu. Kendi kendime güldüm.
Üzerimi değiştirip formamı giydikten sonra Tuna'nın odasına gittim. İçeride Taner tek başına oturuyordu. Beni görünce gülümsedi. Bende ona gülümseyerek karşılık verdim. Anlaşılan Tuna hala gelmemişti.
"Tatilin nasıl geçti?"
Koltukta yanına oturarak kafamı geriye yasladım.
"Çok güzeldi. Bol bol yattım. Staja gelmemek o kadar güzel ki."
Taner dediklerime güldü. Kafamı yan çevirip yüzüne baktım.
"Bende 'Huysuz' un kahve getir götürlerini çektim. Birkaç gün daha gelmesen pes edip stajı bırakacaktım."
Güldüm. Çok çekmiş olmalıydı. Benim işlerim de ona kalmıştı. Onun adına üzülmüştüm ama kendi adıma seviniyordum.
"Aslında düşündüm ama sonra vazgeçtim."
Bir de sanki inadına yapar gibi kahveye hep Taner'i gönderiyordu. Aralarındaki ailevi sebebi hala öğrenememiştim. Anlaşmamız orada bitmiş olmalıydı.
Kapının açılmasıyla ikimizin de bakışları kapıya döndü. Tuna elindeki notebook çantasıyla içeri girdi. Koltuğuna oturana kadar ikimizden de ses çıkmamıştı. Bakışlarını bana çevirdiğinde gergince yüzüne baktım.
"İyi misin?"
Kafamı salladım. Masasını biraz düzenledikten sonra bakışları tekrar bana döndü.
"O zaman kahve alda gel."
Gözlerimi devirdim. Kahve kahve kahve. Yerimden kalkarak odadan çıktım. Koridoru döndükten sonra karşıma çıkan Batu'yla gülümsedim.
"Hey!"
Arkasını dönerek bana baktı. Yanına gelmemi bekledikten sonra beraber ilerlemeye başladık.
"Selam"
"Selam"
Beraber ilerlerken aklıma gelen düşünceyi sunmaya karar verdim.
"Öğle arası beraber yiyelim mi?"
Direk konuya girmemle şaşkınca bana baktı.
"Ne , yiyemez misin?"
Ellerini savurarak itiraz etti.
"Hayır , hayır yiyebilirim. Ben şaşırdım sadece."
Gülümsedim.
"O zaman görüşürüz"
Önden hızlı hızlı gitmeye başladım. Kahveyi yetiştirmem gerekiyordu.
<>•••••<>
Gülümseyerek gergin ortamı dağıtmaya çalıştım ama işe yaramamıştı. İkiside birbirlerine bakmamak için büyük çaba sarf ediyordu.
"Neden böylesiniz? Anlaşamadığınız konuyu bana anlatın hemen!"
İkisinin de bakışları bana döndü. Sıkılmıştım artık. Öğle aramı yiyorlardı. İlk olarak Buğlem konuşmaya başladı.
"Kendini bir şey sanıp hayatıma karışıyor"
Ardından Batu devam etti.
"Beni iki dakika dinlesen neden karıştığımı anlarsın."
İkiside iyice sinirlenmişti. Ben ise sakince onları dinliyordum.
"Tanımadığım bir kişiyi neden dinleyeceğim ki?"
Batu sinirle elini masaya vurdu.
"Beni tanıyorsun!"
Pekala iş gittikçe ciddileşiyordu ama konuşup halletmelerini istiyordum.
"Nerden tanıyabilirim ki ben seni?"
Batu elini Buğlem'in yakasına atarak kendine çekti. Hışımla tişörtünün omzunu sıyırdı. Ortaya çıkan yara iziyle duraksadım. Bundan bende de vardı.
"Ben seni , sende beni tanıyorsun Bukre"
Aaaaaaaaaaaaaa kızlar bu ne yazar hanım bana inme indi burda ne yapıyorsun acaba aaaaaaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET
Teen FictionKış yaraların üstüne buzdan saraylar dikiyor Ve buzun içinde sonsuza dek kanıyor İhanet perisinin soğuk sarayında Kadın adını buluyor Ve erkek taşa dönüşüyor -Tuğrul Tanyol- Sağ elimdeki kağıdı sol elime alarak kağıdın çıktığı zarfı inceledim. Üzeri...