25. BÖLÜM: Tuna Hocam

79 19 28
                                    

Medya: İlayda

Hadi yine iyisiniz YB geldi

Hızlı adımlarla yanına yaklaştım. Kanlar içerisinde olan elini arkasına sakladı.

"Bir şeyim yok"

Gözlerimi büyüterek ifadesiz suratına baktım.

"Ne demek bir şeyin yok?"

Arkasındaki eline uzandım ama bir kaç adım geriye giderek beni engellemişti.

"Taner izin ver bakayım. Pansuman gerekiyor."

Sıkkınca cevapladı. Sesini de biraz yükseltmişti.

"Bir şey yok diyorsam yok İlayda."

"Aptal mısın sen?!"

Bir anda bağırmamla şaşkınca bana döndü.

"Ver hemen şu elini!"

Elini arkasından çıkardı. Elini parçalamıştı. Elini ellerimin arasına alarak ona döndüm.

"Nasıl oldu bu?"

Bana cevap vermedi. Sert bir şekilde bakmaya başlayınca cevaplaması gerektiğini anlamıştı.

"Aynaya vurdum."

Onu burada azarlamak istiyordum ama eli bu haldeyken yapamıyordum. Pansuman odasına yöneldim. Onu da peşimden sürüklüyordum.

Taner'i oturtarak bende pansuman malzemeleri ile önündeki sandalyeye oturdum. İlk işim saplanmış olan cam parçalarını çıkartmak olmuştu. Ardından pansumanını yaparak elini sardım.

İşim bittiğinde suratına baktım. İfadesizce beni izliyordu. Hiç canı yanmamış mıydı? Derin bir nefes aldım.

"Bunu neden yaptın?"

"Ece denen kız beni çileden çıkarttı."

Onu rahatlatmak adına gülümsemeye çalıştım ama hiç oralı olmadı.

"Seni daha önce hiç o kadar sinirli görmemiştim. "

Yüz ifadesi yavaş yavaş yumuşuyordu sanki. Konuşmak ona iyi geliyor olmalıydı.

"Bende kendimi hiç o kadar sinirli hissetmemiştim."

Şüpheci bir tavır takındım.

"Sadece Ece'ye sinirlendiğine emin misin?"

Bakışlarını gözlerime çevirdi ve kafasını salladı.
Gözleri daha yumuşak bakıyordu en azından. Sandalyemi geriye iterek yerimden kalktım.

"Gitsek iyi olur. Tekrardan mesaiye kalmak istemiyorum."

Hala sinirli görünüyordu. Pansuman malzemelerini toplayarak yerine yerleştirdim. Arkamı döndüğümde Taner önümde dikiliyordu.
Beni kendine çekerek sarıldı. Kaskatı kesildim. Bunu beklemiyordum.

"Beni rahatlattığın için teşekkür ederim"

Gülümseyerek bende kollarımı ona doladım. Rahatladığını bilmek iyi hissettirmişti.

"Her zaman. Arkadaşlar bunun için vardır."

Kollarını daha sıkı sardı.

"Hep yanımda kal olur mu?"

Kaşlarımı çattım. Gideceğimi neden düşünüyordu ki?

"Neden böyle söylüyorsun Taner?"

Benden ayrıldı ve gülümseyerek suratıma baktı. Siniri geçmiş gibi görünüyordu. Bu haline bende gülümsedim.

"Hiç. Sen söz ver sadece."

Güldüm. Güvenceye ihtiyacı var gibi duruyordu.

"Pekala. Söz."

Kollarımı ayırdım.

"Hadi gidelim artık."

Kafasını salladı ve beraber Tuna'nın odasına gittik. Kapıyı çalıp içeri girdiğimizde Tuna'nın gözleri ikimizin üstündeydi. Görünüşe bakılırsa hasta yoktu.

"Neredeydiniz siz?"

Gözleri Taner'in sargılı eline kaydı.

"Ayrıca elinin hali ne?"

Taner elini boşver dercesine salladı.

"Önemli bir şey değil. İlayda pansuman yaptı."

Tuna kafasını salladı. Ardından bana döndü.

"İlayda kahve. Taner sen de sıradaki hastayla beraber teste gidiyorsun."

Başımı sallayarak kahve almak için odadan çıktım. Kapıyı kapatırken koridorda bana arkası dönük olan Buğlem'i gördüm.

"Buğlem!"

Kafasını çevirerek bana döndü. Beni gördüğünde gözlerini irileştirerek tekrar arkasını dönüp hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.

Tabii kabahatini biliyordu ama ben yaptığını yanına bırakmazdım. Peşinden koştum. Nihayet yetiştiğimde kolundan tutarak bana dönmesini sağladım.

"Nereye gittiğini sanıyorsun?"

Gülümsemeye çalıştı. Gergin olduğu her halinden belliydi.

"Burak Hoca'ya yetiştirmem gereken dosyalar var."

Eline baktım boştu. Sinsice gülümsedim.

"Ellerin neden boş?"

Dikkatle ellerine baktı. Ardından tekrar bana döndü.

"Çok doğru bir soru. Ellerim neden boş?.... Buldum. Daha dosyaları almaya gitmediğim için."

Yüzümdeki sinsi gülümsemeyi bozmadan kafamı iki yana salladım. Ürkekçe gözlerime baktı.

"Olmadı değil mi? Kabul ediyorum cezam nedir?"

Elimi çeneme koyarak düşünüyormuş gibi yaptım.

"Buna daha sonra karar vereceğim. Şimdilk özgürsün. On saniye içinde gözümün önünden kaybol. 10..9..8.."

Koşarak kaçınca arkasından gülerek baktım. Aklıma Tuna geldiğinde bende koşarak kafetaryaya gittim. Tuna oyalandığımı anlarsa canıma okurdu. Umarım anlamazsın Tuna Hocam.

Hocan kocan olmasın ilerde canım
Hoca deme lazım olur
Bak bunlar sana tavsiye yoksa bu gidişle evde kalacan sen

Hocan kocan olmasın ilerde canım Hoca deme lazım olur Bak bunlar sana tavsiye yoksa bu gidişle evde kalacan sen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şimdi bu çocuğu da kaçırırsan kafanı yerlere vurarsın
Neyse ben kaçar büyyy

HAYALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin