7. Bölüm: Savcı

12K 541 108
                                    

Bölüm Şarkısı; Resul Dindar- Sevdaluk Etmeduk Mi?

-------------------------

''Ağam, arabanız garajda yok, onunla kaçmış!''

Fırat, duyduklarıyla odaya koştu hızlıca. Komodinin üstüne bıraktığı araba anahtarını göremedi. Belki başka bir yere koymuşumdur düşüncesiyle çalışma masasının üstünü, çekmeceleri hatta banyoyu bile kontrol etti fakat arabasının anahtarı hiçbir yerde yoktu. Ayşem, onun arabasıyla kaçmıştı...

Sabah uyandığında Ayşem yanında yoktu, fazla takılmamıştı bu duruma fakat aşağı indiğinde ve Avşin, karısını çağırmasını söylediğinde afallamıştı. Ayşem'i bütün evde aramalarına rağmen bulamamışlardı. Evdeki kimsede telefon numarası yoktu. Ulaşamamışlardı. Çantası, cüzdanı, kimliği evde yoktu hiçbiri. Mazlum, Ayşem'in kaçtığını söylemişti sonra, bütün bunlar ona işaret ediyordu.

Fırat hızlı adımlarla avluya geri döndü. Birde utanmadan onun arabasıyla kaçmıştı! ''Mazlum Abi, çabuk arabaları hazırla ve sakın kimsenin haberi olmayacak bundan! Şu konaktan tek bir laf çıksın, hayatı dar ederim size! Anladınız mı?''

Kapıdaki adamlar başlarını sallayarak onayladı ağalarını. Damarlarında kol gezen öfkeyi tanıyordu Fırat. Aynısını Rojda kaçtığı zamanda hissetmişti. Hayal kırıklığı ve öfkeyi hissetmişti o zaman. Ama şu an eksiklik vardı. Hayal kırıklığı yoktu. Öfke. Saf öfke hissediyordu sadece.

Odasından silahını aldı. Hızlı ve sert adımlarla kapıya doğru yaklaştı. Hissediyordu; kıpkırmızı kesildiğini ve boynundaki damarların genişlediğini!

Bunu beklemiyordu. Ayşem'den bunu yapmasını sadece o değil kimse beklemiyordu. Bu evlilikten nefret eden, sadece o değildi. İstemediği biriyle evlenen, sadece Ayşem değildi. Fırat'ta mutlu değildi fakat onun gibi kaçıp gitmiyordu. Herkesi arkasında bırakarak, geride kalanların canını umursamadan bırakıp gitmiyordu. Ayşem bencildi. Bu evde herkes ona iyi davranırken, alışması için çabalarken kaçıp giden bir nankördü. Evet, evet Ayşem buydu; bencil ve nankör!

Kapıya doğru yaklaştıkça düşünceleriyle daha da öfkeleniyordu. Ne olacaktı? Onu bulduğu zaman hem onu, hem kardeşini, hem de kendi kardeşini öldürecek miydi? Berdel bozulmuştu! Hüküm; ölümdü.

Dış kapıya birinin vurduğunu duydu kapıya bir kaç metre kalmışken. Adamlardan biri koşa koşa kapıyı açtığınde gördüğü kişiyle kocaman oldu gözleri. Genç kadın adamın şaşkın gözlerine aldırış etmeden "Teşekkürler" diye mırıldandı ağzının içinde. İçeri girdiğinde bütün ev ahalisinin avluda toplanmış olduğunu fark etti. Ve hepsi anlamsız gözlerle kendisine bakıyordu. Tek bir kişi hariç; Fırat. Aralarındaki yirmi-yirmibeş adımlık mesafeye rağmen öfkesini hissediyordu.

Karısının sarsak adımlarla kapıdan içeri girişini ve yorgun gözlerini avludakilerin üstünde gezdirmesini izledi Fırat. Kendisiyle göz göze geldiğinde kapanmaya yakın göz kapaklarını hızlıca yukarı kaldırışına şahit oldu. Şaşırmıştı, iyi ama neden? Kaçan kendisiyken ve geri gelmişken Fırat'ın şaşırması gerekmez miydi?

Silkelenip kendine geldi ve aralarındaki mesefayi kapatarak sağ eliyle, karısının sol bileğini tuttu, oturma odasına doğru çekti onu. Hızlı adımlar attığının ve arkasıdaki kadının ona zorla yetiştiğinin farkındaydı. Hatta arkasından "Bırak be, n'apıyorsun!" diye bağırdığını da duyuyordu fakat umurunda değildi.

Kapıyı açtığı gibi Ayşem'i içeri doğru ittirdi. Biraz sendeledikten sonra kendini toparladı kendini. Fırat'ın kapıyı kapattıktan sonra yaklaştığını fark etti fakat milim oynamadı yerinden. Tam karşında durup gözlerini gözlerini kilitledi. Ayşem bir an anlam veremedi, öfkeli yüzüne. Arabasını kullandığı için mi bu kadar sinirlenmişti?

KARADENİZ'İ GETİR DE GELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin