Selam arkadaşlar🌷
Bazı aksiliklerden dolayı bölüm gecikti. Parmağımı kestim🙄 kesik parmakla o kadar zor yazdım ki bazı yazım hatalarını görmeyebilirim lütfen hoş görün. Yara bantlı parmağı tablet ekranı algılamıyor. O beni çok zorladı tek parmağa kaldım. Şarkımız gibi parmağım da tek başına kaldı. Bu yüzden bölüm gecikse de sizlere upuzun bir bölüm getirdim. Sanırım telafi olur. Böyle uzun bölümü hangi hikayemde yazdım bilmiyorum ama şu an 5021 kelimelik bir bölüm okuyacaksınız. Ne yapıyorum ben🙄
"ÖZÜR DİLİYORUM BUNUN İÇİN"
Nikah bölümü olduğu için detayları atlayamazdım. Çünkü artık büyük çoğunluk olarak hep Zeynep Kerem yazacağım. O yüzden kişi detaylarını atlayamadım hikaye onu gerektiriyordu.
Bu bölüm Zeynep'e bol sayıştıracaksınız gibi gibi duruyor. Çünkü okurken ben bile sinirlendim ama madem şımarık ukala kendini beğenmiş bir kız yazacaktım dozu aşmadan yazmam lazımdı. İnanın bu kız beni çok zorluyor. Ama merak etmeyin sizlerin fikirlerini de alıp adam edeceğiz evvel Allah🌷
Bölüm çok uzun oldu sizlerden ricam yorumunuzu esirgemeyin. Fikirlerinizi okumak istiyorum ki hikayeyi ona göre yönlendireyim. Yapmayanların telefon ekranı çatlasın diyorum( Kış Masalı)🌷
Multimedyada Feridun Düzağaç TEK BAŞINA şarkısı var. Tam bizim Kerem'e uydu gibi. Müziğimizi açalım kahveleri su bardaklarına ya da en büyük kupalara yapalım bölümü okumaya geçelim. Yeni bölüm sizlerle keyifle okuyun🌷
Kapının kolunu indirirken kalbi son çırpınışlarını yaşıyorcasına atıyordu. Kapıyı açtı ve az önce deli gibi atan kalbinin durduğunu hissetti. Sonbahar gözlüsü bembeyaz gelinliğinin içinde tarifi imkansız güzelliğiyle ayakta duruyordu. Elinde, kuru sonbahar yaprakları arasındaki mor leylaklar olan gelin çiçeği...
Derin bir soluk alarak, gözlerini kapatıp açtı. İnanamıyor gibi bakıyor sanki kaybolacakmış gibi, birden yok olacakmış gibi hissediyordu. Gelinliğin içinde anlatılan Peri kızlarını kıskandıracak gibi değil, kuğu gibi benzetmesi hiç değil...
Tarifi imkansızdı...
Ağır birkaç adım atıp yanına geldi; ellerini tutup gözlerini kırpmadan baktı... İçindeki aşkı gözlerine yansırken elini dudaklarına götürdü. Yumuşacık narin bir öpücük bırakıp yüzüne baktı.
"O kadar güzelsin ki..."
Kelimeler de yoktu ifade edecek... Güzel miydi sadece...? Yok, değildi... Tekti... Eşsizdi...
Zeynep heyecanla nefes alıp belli belirsiz gülümsedi. Artık yolun sonuna geliyordu madem...
"Teşekkür ederim" dedi sessizce. El çiçeğini sımsıkı tutup ne yapacağını bilemez halde kalırken Kerem'in elini sıkmasıyla gözlerini sevgiyle bakan gözlerle kilitledi. Söyleyecek sözü de yoktu, dili lâl olmuştu... Sadece onun da değil ikisinin de... Birisi sevgisinden, sevdiğinin karşısında böyle durmasından; diğeri hissizliğinden kendi içindeki karmaşadan... Kısa bir zaman dilimi olan sessizlik ve Kerem'in duvağı kapatmasıyla Zeynep'in içindeki bastırdığı korku yerinde kıpırdanırken konuşmasıyla aldığı nefesini sessizce verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar Rüzgarları
RomanceÖlümün mevsimidir sonbahar... Sonbaharda seçeneği yoktur yaprağın, dökülmekten başka. Sararmak, dökülmek, sonrası ölüm... Tıpkı insanın ölümü gibi. Ben de tıpkı o sarı yapraklar gibi meçhule savrulurken rastladım ona. Bu kez önümde seçeneğim vardı...