47. Bölüm Aydınlık Sonbahar

3.3K 512 48
                                    

15 bölümlük hikayemizin 47. bölümüne hoş geldiniz🙄

Multimedyada Göktan "Sen" var. Açarak okumanızı rica ediyorum.


Sonbahar Rüzgarları kahvelerimiz hazır biliyorum. Kahvelerimizi yudumlarken bölüm ve müzik sizlerle. Keyifle okuyun🌷



Bir, hastanede kalana saatler geçmezdi, bir de hapishanede olana... İğne batıyorcasına acıyan gözlerini kapatıp kaldı. Eli, Zeynep'in elini tutmaktan uyuşmuştu artık. Ellerini kapatıp açtı üzerini değiştirip halsiz bir halde dışarı çıktı. Yanına gelenlere yorgun gözlerle baktı.



"Zeynep nasıl?"


Sorduğu sorudan dolayı çoktan pişman olan Nâlân'a bakarken sessizce cevap verdi. 


"Aynı, değişen bir şey yok."


Diğerlerinin sorularını duymazdan gelerek adımlarını sürürcesine atarak gösterilen yere girdi. Polis memurlarına bakıp sandalyeye oturdu. Ayakta duracak dermanını burada tüketmek istemiyordu. Polislerin sorduğu sorulara tek tek cevap verirken bir yandan saatine bakıyordu.



"Maktul size kendini zehirlediğini mi söyledi?"



"Beni vurduktan sonra yanıma geleceğini söyledi. Akli dengesini o an için yerinde olmadığını düşünüyorum."



"Odanızdaki kameradan görüntüleri izledik Kerem Bey. Maktule, şizofreni teşhisi koyulmuş ve hastalığı ilerlemiş. Söylediklerinizle görüntüler uyuşuyor."



Kerem, sandalyeden tutarak ayağa kalktı.



"Başka sorunuz yoksa gidebilir miyim?"



"Teşekkür ederiz geçmiş olsun."



Kerem, başıyla onaylayıp dışarı çıktı. Gelirken ayaklarını sürüyordu ama giderken tam aksi, adımlarını hızlandırarak yoğun bakım ünitesinin önüne geldi. Çalan telefonuyla duraksayıp kaldı telefonunu çıkarıp açtı. Ekrandaki numarayı görünce gözlerini kapatıp kaldı bir süre. Açıp açmamak arasında gidip gelirken bir anda açtı.



"Efendim."



"....."



"Çok uzun sürdü."


"....."



"Eve teslim edin, şu an gelecek durumda değilim."



Telefonu kapatıp yoğun bakımın kapısından içeri girdi. İstemsiz, eli ayağına dolaşırken heyecanı artmaya başladı. Zeynep uyanmadan gidip geleyim demişti ama sanki geç mi kalmıştı? Sevdiği kadının yanına gelip oturdu. Sonbahar gözleri hâlâ kapalıydı. Açsaydı gözlerini o çok sevdiği aydınlık sonbaharı yaşatsaydı... Elini tutup yüzüne bakarken doğum gününü düşündü. Hediyeni sonra vereceğim demişti ve... Zeynep'in hediyesi az önce gelmişti. O zaman araları iyi değildi ama ona rağmen almıştı hediyesini. Zeynep'in beğenmeyeceğini bile düşünmüştü ama ona rağmen...



"Sonbahar gözlüm açsan gözlerini, baksan eskisi gibi. Zeynep seni çok özlüyorum. Yanımdasın ama özlüyorum. Tıpkı eskiden olduğu gibi... O zamanda yanımdaydın ama değildin. Şimdi yanımdasın ama yine değilsin."



Elini dudaklarına götürüp çekti. Yorgun gözlerini yüzünden ayırmadan bakıyor hep o vurulma ânını düşünüyordu. Gözlerindeki o korkusuzluğu görmüştü ama kıpırdayamamıştı. Sonbahar gözleri simsiyah olmuştu ve sonrası karanlıktı... Zeynep'in elini sıkmaya çalıştığını hissedince, heyecanla eline, sonra yüzüne baktı. Yüzünde ara ara kesik gülümsemeler oluşuyor yerinde duramıyordu. "Zeynep" dedi heyecanla. Sevdiği kadının gözlerinin kıpırdadığını görünce az önceki yorgun bakışları değişti, yerini mutluluğa bıraktı. Ve o mutluluk, sonbahar gözler açılınca bir damla gözyaşıyla birlikte devam etti.



Sonbahar RüzgarlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin