15 bölümlük hikayemizin 44. bölümüne hoş geldiniz🙄
İçerikli bir bölüm getirdim size. Bakalım neler olmuş. Yorumlarınızı bekliyor olacağım. Yorum yapanlara şimdiden teşekkür ediyorum🌷
Multimedyada Yaşar'dan "Benim bütün rüyalarım seninle" var. Sonbahar Rüzgarları kahvelerimiz hazır biliyorum. Müzik de benden. Hadi müziğimiz açalım ve bölüme geçelim. Keyifli okumalar🌷
Zeynep, heyecanla Kerem'e bakıyor olanlara hâlâ inanamıyordu. Başını yastığa iyice yerleştirip aşk dolu gözlerle kendini izleyen kocasının yanağını öpüp geri çekildi. Çıplak omzunda parmakları dolaşırken geçmişteki olayları düşünüyor hepsi tek tek gözlerinin önüne geliyordu.
"Hayatımı kurtaran, aradığım mucizem yanıbaşımdaymış. Onunla evlenmişim haberim yok. Seviyorum haberim yok. En acısı da ne biliyor musun?"
Kerem, aşk dolu gözlerle bakarken Zeynep'in çıplak sırtından dolaşan elini saçlarının arasına çıkardı.
"Ne?"
"Ben tanımıyorum, minnet duyuyorum merak ediyorum ama tam aksi o beni tanıyor. Ve acı olanı yıllardır sevgisini içine gömüp karşılıksız sevdi. Kullanıldığını bile bile sustu."
Kerem, buruk bir ifadeyle bakarken belli belirsiz bir tebessüm belirdi yüzünde.
"Sen karşımda savunmasız dururken kendimi hiç düşünmedim. Senin için hayatımı ortaya koymuşum gururum yanında hiç kalır."
Zeynep, iç çekip parmağını Kerem'in dudaklarının üzerine dokundurdu.
"Hâlâ sen olduğuna inanamıyorum, başka birini anlatır gibi seni sana anlatıyorum. Her şeyi öğrendim ama kabul etmem biraz zaman alacak."
"Ben de beni sevdiğine hâlâ inanamıyorum. Bazen diyorum ki seni düşünürken uyudum, rüya görüyorum ve uyanmaktan o kadar korkuyorum ki."
"Seni o kadar seviyorum ki bunu kelimelerle anlatamam. Seni öğrendiğim zaman dedim ki, eğer Kerem'i o zaman tanısaydım nasıl olurdu. Belki bir teşekkür edip çekilirdim. Ben seninle yaşamaya başlayınca sevdim seni. Karakterini kişiliğini sevdim. İnşaat sahasında seni sevdiğimi anladım ama kendime bile itiraf edemedim. Sonra gözümü bile kırpmadan atladım. Sana bir şey olmasını istemedim. Bu da hayatıma dokunan mucizenin bende bıraktığı bir izdi. Yani yine sen."
Kerem, Zeynep'i sarıp tutkuyla dudaklarına kapanıp çekildi. Saçlarını okşarken kısık sesiyle konuştu.
"Öğrendiğinde her şey bitti dedim. Beni affetmeyeceğini düşündüm. Onu göze alarak gelmiştim yanına. Son görüşmemiz olacak korkusuyla kavruldum. Ama senden beklemediğim sözleri duyduğumda inanamadım. Zeynep seni çok seviyorum."
Zeynep'in dudaklarından seni seviyorum sözleri dökülürken boynunda hissettiği dudakların etkisiyle gözlerini kapattı. Sımsıkı sarılıp kendini bırakırken sevdiği adamın söylediği sözlerle kendinden geçti. Böylesine severken sevilirken hayatını kurtaran adam sırf bunu söylemediği için onu affetmemek... İşte bunu ölse de yapmazdı; çünkü onu hayatını kurtardığını bilmeden koşulsuz sevmişti.
***
Zeynep, soğukkanlı bir ifadeyle karışısında oturanlara baktı. Bakışları Kerem'le buluştuğunda kalbinin çarpıntılarına aldırmadan slayt gösterisini başlattı. Bir yandan sunumu yapıyor, bir yandan yeni eklediklerini, çıkarttıklarını anlatıyordu. Kendini işine kaptırsa da Kerem'in kendine olan bakışlarını görünce gözlerini kaçırıyordu. Hayır, insan arada önündeki dosyaya bakardı ya da arada yanındakine bir şey söylerdi! Nerede kaldığını unutup kaldı bir an. Ekrana bakıp durdu, sonra Kerem'e baktı. Onun, elini çenesine koyup gülümsediğini görünce eli titremeye başladı. Aklı zaten dünden beri gidip geliyordu şimdi tamamen gitmişti. Bakışlarını kaçırıp önündeki dosyaya baktı. Yüzünün alev alev yandığını hissederken kendini toparlayıp boğazını temizledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar Rüzgarları
RomanceÖlümün mevsimidir sonbahar... Sonbaharda seçeneği yoktur yaprağın, dökülmekten başka. Sararmak, dökülmek, sonrası ölüm... Tıpkı insanın ölümü gibi. Ben de tıpkı o sarı yapraklar gibi meçhule savrulurken rastladım ona. Bu kez önümde seçeneğim vardı...