15 bölümlük hikayemizin 31. Bölümüne hoş geldiniz🌷
Güzel yorumlarınızı esirgemeyeceğiniz bir bölüm olmasını temenni ediyorum.🌷
Multimedyada Tarkan "Sevdanın son vuruşu" var. Açarak okumanızı tavsiye ediyorum. Sonbahar Rüzgarları kahvelerimiz hazırsa bölüm ve müzik de hazır. Keyifle okuyun🌷
Gözyaşları arasında aracını kullanırken; dudaklarından savrulan sesli bir hıçkırıkla beraber direksiyona hızla vurdu. Ağlamasının azalması gerekirken artıyor, sesi de gittikçe yükseliyordu. Az önce yaşadıkları değildi ağlamasına sebep. Kerem'i sevdiğini kendine itiraf ettiğinden beri içinden kopup gelen ağlamak hissini bastıramıyor ona rağmen anlamasa da ağladıkça rahatlıyordu. Kırmızı ışıkta durduğunda kesik hıçkırıkla karışık birkaç nefes aldı. Gözyaşları durmadan akarken Kenan'la yaptığı konuşmayı düşündü. Hissettiği tek şey vardı.
Tiksinti...
Onunla eski yaşadıklarını düşündükçe içi içine sığmıyor, ondan nefret ettiğini haykırmak istiyordu. Kenan'ın düğün için geleceği zamanı düşündü. Melin'le havaalanına gitmişlerdi ama gelmemişti. Telefon açtığında ya kapanıyordu ya ulaşılamıyor ya da cevap vermiyordu. Gözlerini, elinin tersiyle silip aracını gelişigüzel parkederek hızla çıktı. Koşarak gidiyor ama o kısacık yol, ayaklarının altından kayıyordu. Kapıya geldiğinde elini kaldırmadan zile basıyor yerinde duramıyordu. Nihayet kapı açılınca hizmetçiye bakmadan hızla içeri girdi. Etrafı hızla tarayıp hizmetçi kıza döndü.
"Arzu, annem nerede?"
"Çalışma odasında Zeynep Hanım. Mustafa Bey'de yanında."
Zeynep merdivenleri çift çift çıkarak yukarı ulaştığında nefes nefese bir halde çalışma odasının önüne geldi. Kapıyı açıp içeri girdiğinde annesi gözlüğünü takmış Mustafa Bey'le birlikte bilgisayara bakıyorlardı.
Zeynep'in nefes nefese içeri girdiğini görünce Nâlân gözlüklerini indirip telaşla baktı. Gözleri korkuyla dolarken ayağa kalktı.
"Zeynep?"
Kızının gözlerinin kıpkırmızı olduğunu görünce Mustafa Bey'e baktı, sonra tekrar Zeynep'e döndü.
"Anne acil konuşmamız lazım. Hemen!"
Nâlân yanına gelen kızına artan korkuyla bakarken kollarından tuttu.
"Kızım konuşalım ama niye ağladın bir şey mi oldu? Yüzün ne hale gelmiş."
Zeynep, Mustafa Bey'le göz göze geldiğinde onun kalktığını görünce sessizce konuştu.
"Sen de burada kal Mustafa Amca."
Mustafa tekrar oturdu ama gözlerine endişe hakim oldu. Nâlân, kızına bakarken aklına onlarca şey gelip gidiyordu. Hastalığı, Kerem'le ilgili kötü bir şey...
"Zeynep, konuşalım ama önce otur. Sakin ol, hastalığınla ilgili bir durum mu var?"
Zeynep, çantasını masaya bırakıp tekli koltuğa oturarak nefes nefese annesine baktı.
"Biz iflas mı ettik? Yalıyı satılığa mı çıkardınız? Anne bana her şeyi anlat."
Nâlân, duyduklarıyla sarsılırken Mustafa Bey suyundan bir yudum içip kaçamak bir ifadeyle kadim dostuna baktı. Onun ne yapacağını bilemez bir halde kaldığını görünce sıkıntıyla nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar Rüzgarları
RomanceÖlümün mevsimidir sonbahar... Sonbaharda seçeneği yoktur yaprağın, dökülmekten başka. Sararmak, dökülmek, sonrası ölüm... Tıpkı insanın ölümü gibi. Ben de tıpkı o sarı yapraklar gibi meçhule savrulurken rastladım ona. Bu kez önümde seçeneğim vardı...