29. Bölüm Sonbahar ve Masal

3.5K 572 444
                                    

29. Bölüme hoş geldiniz🌷

Bu bölüm istek üzerine bir gün erken geldi. Çünkü benim canım okurlarım benden "SEVGİLİLER GÜNÜ" hediyesi olarak bölümü erken atmamı söylediler. E ben de kırar mıyım? Tabii ki kırmam. Sevgililer gününüz kutlu olsun❤️❤️❤️ Canlarım keyifle okuyun🌷



Beni en zorlayan bölüm oldu. Müziğimizi bulamadım yazamadım ve canım meleğim multimedyadaki müziği gönderdi hop bölüm bitti.


Artık hikayeyi toparlamaya başlamam lazım ama zorlanıyorum. Bir açık kalmaması lazım eksiksiz olması lazım. Ve canım meleğimin müziği atmasıyla bir yerlerden başladık. Bu bölümde ilk kez geçmişten bahsedildi. Anlayan olacak mı bakalım çok merak ediyorum.🌷


Multimedyada benim en az dinlediğim Sezen Aksu var. "Sen de benim kadar gerçekleri biliyorsun" şarkısını açalım. Sonbahar Rüzgarları kahvelerimizi alalım ve buyrun bölüme. Keyifle okuyun🌷






Kimi hayatını İstanbul'da geçirmiş, kimi o şehri hiç görmeden aşık gibi sevmiş. Kimi yazma ilhamını İstanbul'dan alırken, kimileri onu görmeden, özleyerek yazmış dizelerini. Birçok şairimizin şiirlerine konu olmuş dünyanın en güzel şehri İstanbul... En çok da aşk şiirlerine konu olmuş. Ya sevdiğinin gözlerini benzetmiş İstanbul'a, ya saçlarını, ya karmaşık ruhunu... Bazen bir renge, bazen esen bir rüzgara, bazen rüzgarın önünde savrulup giden kahverengi kuru bir yaprağa...



Milyonlarca insanı üzerinde barındıran güzel şehir, kimine zindan olmuş, kimine cennet... Büyük şehrin karmaşasında herkes ruhunu bırakmış, başka yerlere emanet... Kalabalığın arasına girilip, tek tek bakılırsa insanların hayatına, hepsinin küçük dünyasında büyük hayalleri görülürken...



Zeynep....


Kendi dünyasından çıkıp başkalarının hayatını ilk kez görmüştü ve alışmaya çalışıyordu. Belki alışmıştı da... Şimdi, sıcak nefesini soluduğu adamın yeşil gözlerine dalıp giderken aklına gelenler... Elinde olmadan, istemsiz, ruhunu talan eden o sözler, dün geceyle birlikte harmanlanıyordu. Karşısındaki adamın gözlerinin yeşillerinin arasında nefes almaya çalışırken, bir kez daha duyduğu o dizeler.... Kalbi seğirirken titrek bir nefes aldı.



İstanbul bana hep seni hatırlatıyor.
Çünkü onun gözleri de en az seninki kadar yeşil...



Vücudunu bir titreme sardı, sanki bu sözleri sesli düşünmüş de Kerem duymuş gibi gözlerini kaçırırken kapının kolunu tutan eli kaydı yavaşça. Kerem'in söylediği sözler yaralı bağrını delip geçerken yaşadığı duygu patlaması gözlerine hücum etti. Titreyen göz kapaklarını sabitleyemese de başını kaldırıp baktı. Kerem'in bakışları, sözleri gibi kalbini paramparça ederken, sıcak nefesini ciğerlerine çekti. Bu kadar yakın olması tüm vücudunu zelzele misali sarsıyor, ayakta durmakta zorlanıyordu. Dün gece, gözlerinin önüne gelince sesli bir nefes aldı. Gözleri yeşillere dalıp giderken az önce duyduğu sözlerin arasında kayboldu. Melin'in konuşması her şeyi bertaraf ederken, boğazı kupkuru oldu. Tek taraflı evlilik demişti. Kerem'i sevmediğini, sırf yenilmemek için böyle bir şeye kalkıştığını söylemişti. Kalbi hissettiği duygularla kanarken, çelişkili duyguları ruhunu çıkmaza sürükledi. Şu an hissettikleri ne, bilmiyordu. Minnet mi, borç mu, zorunluluk mu...?




"Önemli olan ben değilim, biliyorum. Önemli olan ne hakkında konuşacağın ve ne konuşacağını biliyorum. Sabah geldiğimizde de söylemiştin."



Sonbahar RüzgarlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin