Tekrardan merhabalar. Bölüm erken bitti sizleri bekletmeye kıyamadım. Gününü beklemesine gerek yok, zaten kısa bir hikaye olacak.
Multimedyada Teoman "Sonbahar Rüzgarları" var. Kahvelerimizi yapalım müziğimizi açalım. Sonbaharda adıyla müsemma yeni bölüm sizlerle. Keyifle okuyun🌷
Nâlân duyduğu isimden sonra tutulup kalırken, hafif çiselemeye başlayan yağmura zıt gözyaşları içinde bir yerlerde dondu kaldı. Aylardır azalmayan, bitmeyen, katran gibi üst üste yığılan sıkıntılar sonrası duyduğu bu sözlere nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Kerem Atay adını çevrelerinden ve iki yalı arasındaki duvar sorunu sonucu duymuştu. Bir türlü görüşme de olmamış sonra unutulup gitmişti. Şimdi aynı kişinin adını kızıyla aynı cümlede duymuştu. Kenan'ı düşündü onun ailelerine ve Zeynep'e yaptıklarını... Üstelik Kenan uzaktan akraba da geliyordu. Ona rağmen yaptıkları ve hiç tanımadığı adamın Zeynep'e olan aşkını... Rahatlaması mı gerekiyordu bunu duyunca, yoksa...
"Çok şaşırdım Mustafa. Hiç tanımadığımız birinden böyle bahsetmene ne söyleyebilirim ki."
Oğuz'da olanlara tutuk ifadesiyle katılırken Mustafa Bey söylediğinden dolayı rahatlasa da huzursuzdu. Çünkü Kerem Atay böyle bir şey söylemesini hiç hoş karşılamazdı. Koçer ailesiyle nasıl dostsa, Atay ailesini de yıllardır tanıyordu. Kerem Atay'ın babasıyla olan dostluğu üniversite yıllarına dayanıyordu. O da hukuk fakültesini bitirmişti fakat işini yapmayıp aile şirketinin başına geçmişti. O yüzden de ailenin avukatlığını kendisi yapmıştı. Kerem'i bebekliğinden beri tanırdı. Onu bir baba gibi dinlemiş sırrın sırrım demişti. O da rahmetli babasının yerine koyup dertleşmişti. Oysa şimdi o sır, sır olmaktan çıkmıştı. Huzursuzluğu artarken karşısında tutuk halde duran iki kişiye baktı.
"Bu konuşmanın yılların dostluğu adına aramızda kalmasını ikinizden de istirham ediyorum. Onunla olan dostluğum en az sizinle olduğu kadar eski ve önemli. Dostumun birinin sırrını diğer dostumu kurtarmak için ifşa ettim. Üzgünüm ama oldu bir kere."
Sessizlik...
Katmer katmer büyüyüp katranlaşırken Mustafa Bey'in düşünceli ifadesi sesine de durağanlık olarak yansıyordu.
"Kerem'in babası rahmetli Melih Atay'la meslektaştık. Annesi Sibel Atay da mimardı ve eşimin arkadaşıydı. İkisine de Allah rahmet etsin. İki kadim dostum vefat edince Kerem kız kardeşiyle kaldı. Ona çocuğu gibi baktı. Yalıda kız kardeşiyle birlikte yaşıyorlar. Buraya ne zaman taşındıklarını biliyorsunuz. Gerisini anlatmama gerek yok."
Nâlân iki arada kalmış gibi Oğuz'a baktı. O da aynı kendisi gibiydi. Ne konuşacağını bilemeyen, tutuk, sessiz...
"Mustafa amca o kadar şaşırdım ki. Yan komşumuzu tanımıyoruz. Bizim camiada onları hiç görmedik. İsmen duyduk o kadar."
Mustafa Bey tebessüm ederken sandalyedeki pozisyonunu değiştirip arkasına iyice yaslandı.
"Kerem farklı biri. Kenan ve siz magazin sayfalarına haber olursunuz ama o bundan kaçınır. Çünkü karakteri farklı. Aynı camiadasınız ama değilsiniz. Kerem anne ve babasını kaybettikten sonra kendini işine adadı. Yüksek inşaat mühendisidir. Kız kardeşi de Zeynep'in mezun olduğu fakültede okuyor. Yani o da mimar olacak. Bu olay üzerine tanışmanızı çok isterim. Ama konu aradaki duvar olacak ne dersiniz?"
Nâlân ve Oğuz birbirlerine bakıp kaldılar. Diyecek ne vardı ki? Bu kadar olay üzerine söylenecek ne olurdu ki?
"Mustafa, Zeynep Kenan'la buluşmaya gitti. Birazdan harap bir halde gelir. O karışıklıkta olmaz. Her şey özel olarak ayarlanmış gibi. Bombaların pimleri çekilmiş, belli aralıklarla patlıyor sanki. Bu konu burada sır olarak kalacak. Kimsenin sevgisini başkalarına anlatacak kadar aciz olamam. Sevgi benim için kutsaldır. Oğuz'un da benimle aynı fikirde olduğuna eminim. Değil mi Oğuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar Rüzgarları
RomanceÖlümün mevsimidir sonbahar... Sonbaharda seçeneği yoktur yaprağın, dökülmekten başka. Sararmak, dökülmek, sonrası ölüm... Tıpkı insanın ölümü gibi. Ben de tıpkı o sarı yapraklar gibi meçhule savrulurken rastladım ona. Bu kez önümde seçeneğim vardı...