Selamlar. "15. Bölüm" yazarken dedim ki "iyi ki 10,15 bölüm yazacağım demişim. Bu bölüm güya final olacaktı🙄 Kısacık bir konusu olan hikaye 15 bölüm olmuş🙄 Sözüm yalan çıktı gibi oldu özür dilerim.
Sonra düşündüm ben bu bölümü -İki gün sonra- yazar düğün yaptırırdım ama düğün öncesi olanlar duygu geçişleri olmazsa sanki eksik olurdu. Pat diye geçiş yapamadığımı anladım. Yapsam da hem ben hem sizler beğenmezdiniz. O yüzden hikayeye devam ediyoruz. Gereksiz uzatmalardan zaten kaçtığımı biliyorsunuz artı detaylara önem verdiğimi de biliyorsunuz-ki zaten o detayları sizlerin isteği üzerine yazıyorum🌷
Sevgili Gülten Balkesen daha ilk başlarda "Yok bebeğim ne 15 bölümü sen onu 30 yaparsın seni tanıyorum" demişti. Haklıymışsın bebeğim 😂😂😂 Ben bile kendimi bu kadar tanımıyormuşum.
Evet 15. Bölümümüz hazır. Multimedyada Gökcan Şanlıman var.
"Biz ki sonları severiz.
Mevsimlerden Sonbaharı"sözleriyle başlayan çok güzel bir şarkı. Daha önce dinlediniz mi bilmiyorum ama dinlemenizi tavsiye ediyorum. Ben bu şarkıyı dinleyerek yazdım.
Sonbahar kahvelerimiz hazır mı? Müziğimizi açalım kahvelerimizi yudumlarken bölümü okumaya geçelim. Keyifle okuyun yorumlarınızı bekliyorum🌷
Zeynep telefonun ekranına bakıp kaldı bir süre.
İki gün sonra...
Kendisi en erken vakit olsun dediğinde bu kadar erken olacağını hiç düşünmemişti. Geç de olsa, o vakit er geç gelecekti de bu çok erken olmuştu. Midesinin kasılmasıyla telefonu bırakıp gözlerini kapattı. Kenan'ın yaptığını kabul etseydi gidip yüzüne tükürseydi, bağırıp çağırsaydı, çakma Gözde, Melahat'ı bir güzel benzetip tüm çevresine rezil etseydi... Bunu bekleyen onlarca kişi olduğuna adı gibi emindi. Biri de Leyla ve kafedeki o grup... Sonra bu olanlar basına sızardı ve uzun bir süre konuşulurdu. Kenan ve Melahat'ın düğün resimleri yayınlanır balayına nereye gittiklerine kadar yazılırdı. Sosyete bu olayları konuşup haberleri takip ederken kendisinin yalnızlığı resmedilirdi ve abuk subuk yalan haberler yapılırdı. Bir erkek arkadaşıyla kahve içse "gönül yarasını tamir etmeye çalışıyor" yazılır, konuşulurdu. Ne kadar dikkat etse de bir şekilde o pis ikiliyle elbet bir yerde karşılaşırlardı. İşte o zaman bunu kaldıramazdı. Hep eski nişanlı olarak anılır, eski ve yeni resimler yan yana koyulurdu. O da yetmez, gittiği bir davette tüm gözler onu bulur, herkes arasında fısır fısır konuşurdu. Ne kadar takmazsa takmasın bir yerlerde patlardı. Gözlerini açıp tavana baktı nefes nefese.
Bu düşündüklerinden fazlası olurdu...!
O zaman kahrolurdu ve ne yapacağını bilemezdi. Gururu herkesin eline malzeme olarak geçer o herkesler istediği gibi oynarlardı. Bu yaptığını her ne kadar istemese de bir kişi için gururunu yerlere atmıştı.
Kerem Atay...
Oğuz'un söylediklerinden sonra kurtuluşu olmuştu. Tek kişi mi, herkes mi diye sorup cevabını verdikten sonra koşup gitmişti. O geceyi ölene kadar unutmayacaktı. İlk kez bir erkeğe söylediği sözlerin bir erkek tarafından kibarca reddedilmesini... Söylediği tüm sözler buharlaşıp uçmuştu, ta ki Kerem'in geldiği güne kadar. O günü de asla unutamazdı. Dün kafede olanlar farklı şekilde olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar Rüzgarları
RomanceÖlümün mevsimidir sonbahar... Sonbaharda seçeneği yoktur yaprağın, dökülmekten başka. Sararmak, dökülmek, sonrası ölüm... Tıpkı insanın ölümü gibi. Ben de tıpkı o sarı yapraklar gibi meçhule savrulurken rastladım ona. Bu kez önümde seçeneğim vardı...