Kusura bakmayın sınavlarımız vardı :(Mihera'dan
Ellerimi birbirine kenetledim ve Jae'ye odaklandım. Gitmek için hazırdı, bense Lisa'nın ölümünü görmeye asla hazır olamayacaktım.
"Mihera, benimle gelmelisin."
Oturduğum yataktan kalktım ve emin olmayan adımlarla Jae'ye yürüdüm. Üstündeki ceketi düzelttiğinde göz alıcı görünse de, birazdan can alacağı gerçeğini geri plana atamıyordum.
"Bunu görmek istemiyorum."
Jae ellerini yanaklarıma koydu ve göz göze gelmemizi sağladı. Onu tanıyordum, heyecanını okuyabiliyordum, birazdan yapacağı şey omu mutlu edecekti emindim.
"Aynısını sen de yapacaksın biliyorsun değil mi? Her ne kadar okuyamasan da Jungkook'un hisleri olmadığına inanmıyorum. Sadece altında başka bir olay yatıyor, buna eminim."
Gözlerimi kapattım ve sıkıntıyla nefes verdim, haklı olabilirdi. Bana karşı hisleri var mıydı bilmesem de öpüşünün anlamlı olduğunu inkar edemiyordum. Peki bu durum beni neden üzüyordu?
"Ailesel olduğu çok açık, yine de onu öldürmeni engelleyecek hiçbir sebep olamaz."
Sessiz kalmayı sürdürdüm ve kafamı aşağı yukarı salladım. Jae'yi tedirgin etmek istemiyordum ama birinin katili olmak benim için kolay değildi.
"Bir şey söylemeyecek misin?"
Dudaklarımı ıslattım ve kendini iyi hissetmesi için gülümsedim. "Lisa'yı az da olsa sevdin mi?"
Ellerini yanaklarımdan çekti ve kendi kendine güldü. "Onu sevmek için aptal olmak lazım, midemi bulandırmaktan başka hiçbir etkisi olmadı."
Bunların yalan olmasını isterdim ama Jae'nin ne zaman doğru konuşmadığını çok iyi biliyordum. Şu an içten konuşuyordu.
"Onu öldürecek olmak seni hiç mi üzmüyor?" Kendimi yatağa bıraktım ve oturur pozisyonuma geri döndüm. Jungkook'un bana vermiş olduğu odada, onun türünden birini öldürmek için konuşma yapıyorduk. Ne asilce ama.
"Onu öldürecek olmak beni güçlü hissettiriyor. O kız tek başına benim tüm ailemi yok edebilirdi Mihera, ya da senin anneni gözlerinin önünde parçalara ayırabilirdi. Şimdi ise onu öldürmek benim ellerimde ve kendimle gurur duyuyorum."
Söylediklerini dinledikçe ona katılma payım artıyordu. Olayı Lisa'nın üstünden düşünürsem doğru gibiydi ama işin içine Jungkook girince aynı duyguları paylaşamıyordum.
Onun iyi bir kalbi olduğuna emindim. Aileme ya da Ely halkından herhangi birine zarar vermezmiş gibi geliyordu. Ona güveniyordum ve düşmana güvenmek yapacağımız en son şey bile olmamalıydı.
"Haklısın."
Jae aynadan bana baktığında ifadesiz göründüğünü fark ettim. Soğuk duruşuyla Lisa'yı kendine aşırı kısa bir süre içinde aşık etmeyi başarmıştı. Topluluk tarafından bize verilen sürenin yarısı bile dolmamıştı. Başarmıştı ve ona hayranlık duymamı sağlıyordu.
"Benimle gel, zaten Lisa'nın ölümünü göreceksin. Neden kaçıyorsun?"
Olay yerinde bulunmakla bana gösterilmesini uzaktan izlemek arasında büyük fark vardı. Lisa'yı gözlerimin önünde can verirken görmek istemiyordum.
"Bir rüya gibi gösterilmesini tercih ederim Jae, teşekkürler."
Saçlarını düzelterek yanıma yaklaştı ve alnıma sertçe dudaklarını bastırıp geri çekildi. Onu seviyordum, ona hayrandım, katil olacağı için kızgındım, ailemizi koruyacağı için gurur duyuyordum. Tüm duygular zihnimde birbirine karışıyordu ve ben üstesinden gelebilmek için fazla güçsüzdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elyora | JJK ✓
Fanfiction"Hiç kolay olmayacak." Erkek olan iç çekerek konuştuğunda, kız en yakın arkadaşının sesindeki hüzün içinde boğulduğunu hissetti. Kolay olmayacaktı ama bir kere kaderleri yazılmıştı. Birleşen yolları ayıramazlardı, kaderin düğümlerini çözmeye onlar...