Jungkook'un Anlatımından
"Buradasın."
Bana sırtı dönüktü, yüzünü görmüyordum ama gülümsediğini içimin derinliklerinde hissediyordum. Ona doğru birkaç adım attım, sanki bu odaya gelmeyeli yıllar olmuş gibiydi.
"Bu evi," Derin bir nefes alıp verdiğini hareket eden omuzlarından gördüm. "Bu evin içinde yaşadığım her şeyi çok özlemişim."
Elini yatağıma koyarak, destek aldı ve bana döndü. Onu ilk defa böyle görüyor olmanın şaşkınlığını yaşıyordum. Rüyalarımda, gördüğüm her resminde, onu anlatan herkesin sözlerinde tam bir kraliçeydi.
Karşımda beyaz, günlük elbisesi ve tek omzunda toplanmış saçlarıyla normal biri gibi duruyordu, her zamankinin aksine.
"Seni de çok özlemişim, oğlum."
Bana seslenişini duymak, hala büyüleyici geliyordu. Onun sesinden her şey daha güzeldi, bu odada o varken sanki ben çok daha basit biriydim.
Ne bir kraldım, ne baba, ne de eş.
Sadece bir annenin tek evladıydım, çocuğu için ölmeyi göze alacak kadar fedakâr bir annenin oğluydum.
"Uzun süre oldu," Yanına oturarak ona döndüğümde, yüzünün her ayrıntısında gözlerimi gezdirdim. "Ben de seni özlemişim, anne."
Elini elimin üstüne koyarak, hafifçe okşadı. Onu rüyalarımda görmeyeli çok uzun zaman oluyordu. Kral olduğumdan beri, bir kez bile onu görme şansım olmamıştı. Rüyalarım bitmişti, uykusuzluk artık sürekli peşimde değildi.
Çünkü artık nadiren uyuyordum.
"Bu, Hermia'nın işi, değil mi?" Annemin yüzünde şefkat dolu bir tebessüm oluştu ve huzurla gözlerini kapattı. "Güçlerini kullanma konusunda her gün kendini geliştiriyor, onun gibi biriyle daha önce hiç karşılaşmadım. İnanılmaz bir çocuk, Jungkook."
Kalbime yayılan his, dudaklarımın iki yana kıvrılmasına neden oldu. Bedenlerini terk etmiş ruhlarla konuşabilen çok özel bir çocuktu o, tıpkı ikizi gibi ona bahşedilen özel bir yetenekle var olmuştu.
Ben ise onlara sahip olduğu için her gün şükreden ve böyle muhteşem iki şeye sahip olmak için ne gibi bir iyilik yaptığını bilemeyen acemi bir babaydım.
"Senin ruhundan bir parça taşıyormuş," Annemin yüzündeki tebessüm büyüdü, gözlerinden geçen parıltıya şahit olmuştum. "Keşke oğlum da taşıyor olsaydı."
"Belki onu yönetmekte zorluk çekiyor olabilirsin ama emin ol ki," Baş parmağını elimin üstünde hafifçe hareket ettirdi. "Senin ruhun onun yol haritası. Sen, benden çok daha güçlü bir kralsın oğlum. Senin ruhundan bir parçaya sahip olmak onun için çok kıymetli ve en az ikizi kadar muhteşem bir çocuk o da. Yüzyıllardır ondan başka kimse Elyora'nın koruyuculuğuna layık görülmedi."
Kafamı salladım, hepsini biliyordum bunların. Onlardan gururla bahseden annemi dinlemek, kalbimi sızlatıyordu. Bu öyle büyük bir sevgi ve gururdu ki, kalbime sığmıyor gibi hissediyordum.
"Artık her şey yoluna girdi, değil mi?"
Gözlerimin içine bakarak sorduğu soruyu kısa bir süre düşündüm. Neyi kast ettiğini anlıyordum, bir insan olduğumu sanarken ve bir melezken soru işaretleri ile dolu bir hayatım vardı.
Bilinmeyen güçlerim, anlayamadığım özelliklerim ve bitmek bilmeyen karmaşıklığım.
"Girdi, anne." diyerek içini rahatlatmak adına gülümsedim. Gözlerinde hala endişe kırıntıları görüyordum, elini sıkarak devam ettim. "Artık her şey daha anlamlı, Mihera yanımda, ait ve sahip olduğum topraklardayım ve," Derin bir iç çektim. "Hermia ve Hieron'a sahibim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elyora | JJK ✓
Fiksi Penggemar"Hiç kolay olmayacak." Erkek olan iç çekerek konuştuğunda, kız en yakın arkadaşının sesindeki hüzün içinde boğulduğunu hissetti. Kolay olmayacaktı ama bir kere kaderleri yazılmıştı. Birleşen yolları ayıramazlardı, kaderin düğümlerini çözmeye onlar...