Bölüm 47

10.3K 1.3K 943
                                    

Jungkook'un Anlatımından

"Derse daha var, şuraya otursak mı?"

Soruma karşılık Mihera sadece bana bakmadan kafasını salladı ve gösterdiğim yere doğru ilerledi.

Bana sarıldıktan sonra yüzüme bakma yeteneğini kaybetmişti, benimle minimuma yakın sözlü iletişim kuruyordu.

Bir sarılmadan bile utanması garipti.

Üstelik aynı şekilde, aynı yerde daha önce de sarılmış olmamıza rağmen şu an yüzüme bakmıyor olması daha da garipti.

"Bir şeyler yemek ister misin?"

Oturmadan önce sorduğumda, kafasını iki yana salladı ve masanın üstünde birleştirdiği ellerine bakmaya devam etti. Keşke şunu biraz daha çaktırmadan yapsaydı.

Alnına yüzüne bakamıyorum yazsa belki daha az anlardım, kafası sürekli eğik olduğu için alnını görmek zordu.

"Ben bu meseleyi sevdim." Tepkisini ölçmek için sustuğumda, bir süre tepkisiz kaldı. Benim devam etmediğimi fark edince, meraklı bakışları daha fazla aşağıda kalamayarak, gözlerimi bulmuştu. "Ne meselesi?"

"Sokağın ortasında sarılmadan bahsediyorum, acaba her o yoldan geçişimizde yapsak mı?"

Göz kırptığımda, ilk utanacak gibi olup kafasını eğmişti ama daha sonra gülmeye başladı. Utandığı konuları böyle kamufle etmek gerekiyordu demek ki, ona takılarak normal hale getirince en azından gülebiliyordu.

"Güldüğüne göre kabul edildi fikrim?"

Uğraşmaya devam ettiğimde, gözlerini gözlerime sabitleyerek kafasını iki yana salladı. "İçimde kalmıştı sadece, artık içimde kalan bir şey yok." Derin bir iç çekerek, kederli kederli kafamı iki yana salladım.

"Ne yazık."

Gerçekten yazıktı, yolun ortasında durup bana sarılan bir Mihera düşüncesi kötü değildi.

"Selam."

Hemen yanımdan gelen sesle kafamı kaldırdım. Ten yanımdaki sandalyeye tutunmuş, bir bana bir Mihera'ya bakıyordu.

Bıkkınlıkla gözlerimi kapatıp, önüme döndüm. Bu çocuk iyi birine benziyordu ve Mihera'nın çevresinde ona aşık aşık dolaşmasına müdahale edemiyordum.

Başkası olsa döverdim, ben de çözümler hep kesindi.

"Selam Ten, nasılsın?" Mihera büyük bir gülümseme ile onunla konuşuyordu. Onu arkadaşı olarak gördüğünü biliyordum ama acaba Ten'in duygularının farkına varmış mıydı?

En son aşık mı değil mi diye bana soracak kadar kötü durumdaydı.

"İyiyim, bu arada tebrik ederim Jungkook." Şaşkınlıkla kafamı kaldırarak, ne konuda tebrik aldığımı anlamaya çalışıyordum. "Sadece 30 kişinin geçebildiği derste sınıf birincisi olmuşsun."

Masanın başında uyuyakalıp çalışamadığım dersten mi bahsediyordu o?

"Ciddi mi?" Ten sadece gülerek kafasını salladı. "Tebrikler Jungkook-ssi." Mihera'ya gülümseyerek, kafamı kaşıdım.

Dersin hocası çok illet bir adamdı ve dersi alırken, denk geldiğim hoca yüzünden kalacağıma yüzde yüz emindim.

Nasıl hiç çalışmadığım halde dersi geçen otuz kişiden biri olmuştum ki?

"Otursana Ten." Mihera, Ten'i masaya davet ettiğinde sessiz kaldım. Çocuk gayet doğal bir tavırla Mihera'nın yanındaki sandalyeye doğru ilerleyerek oturmuştu.

Elyora | JJK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin