Mihera'nın Anlatımından
Bizler ya iyiydik ya da kötü. Aksi nasıl mümkün olabilirdi ki?
Derse ilk gittiğim günün sonunda Jungkook bana mesaj atmış, hocaya ayar denen bir şeyi verdiğimi söylemişti ve benimle arasını düzeltmek için oldukça tatlı davranmıştı. Kalbimi kırdığını düşünüyordu, haklıydı diyemiyordum çünkü onu sadece bir görev olarak görüyordum. Kalbimi kırdı diyemezdim, sadece görevimi başarısızlıkla sonuçlandırma psikolojisine bürünerek üzülmeme sebep olmuştu.
Aramızı birkaç mesajla düzeltmiş, yazışmanın devamında kendini ne iyi ne de kötü biri olarak gördüğünü söylemişti.
'Bazen içimde sanki çok kötü biri varmış gibi oluyor, bazen de dünyanın en iyi insanı gibi hissediyorum.' Yazan mesajını okuduğum da şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak kıvama gelmiştim.
"Böyle bir duruma daha önce hiç şahit olmamıştım. Ne dediğini tekrar söylesene."
Sıkıntıyla nefes verdim ve şu üşüme denen insani özelliği neden aldığımı düşündüm. Gerçekten böyle olmak zorunda mıydı? Üstümde ceket olmasına rağmen üşüyordum.
"Sana daha kaç kez söyleyeceğim? Kendini ne iyi ne de kötü biri olarak tanımlayabiliyor, böyle olmaması gerekiyordu. İşin garibi, onun hakkında hiçbir şey hissedemiyor oluşum."
Aşağı doğru kıvrılan dudaklarımla ayaklarımı bir iki kez yere vurdum. Yolda yürüyen insanların bakışları sürekli bizdeyken, hareketlerime dikkat etme zorunluluğu duyuyordum ve gerçekten zordu.
"Babası insanoğlu ve annesi bizden biri. Mutlaka annesinin özelliklerini almıştır, Lisa'dan saf iyilik hissettiğim gibi senin de onu okuyor olman gerekirdi."
Bunların hepsini ben de biliyordum. Aksini iddia etmemiştim ve kendimi bu kadar güçlü hissederken nasıl başarısızlığa doğru sürüklendiğimi anlayamıyordum.
"Beni bırak da öleyim. Bunu hak ettim sanırım."
Jae adımlarını hızlandırıp, bir anda önüme geçince duraksadım. Ellerini yanaklarımın üstüne koymuş ve dudaklarımın kenarlarından çekiştirip gülümsememi sağlamıştı.
'Ölürsen içimdeki kötüyü tamamiyle serbest bırakmış olursun. Herkese düşman olmak istemiyorum.'
Düşüncelerini okumamama izin verdiği için şaşkındım, genelde bunu yapmazdı ve söylemeye çalıştığı şeyin ciddiyetini anlayabilecek kadar onu iyi tanıyordum.
Onun yanaklarıma koyduğu ellerine karşılık aynısını yaptım. Bizler kelimelerle anlaşmaktan çok bunu samimi bulurduk. Söylediklerimiz yalan olabilirdi ama hissettiklerimiz asla yanıltıcı ya da sahte olmazdı.
'Teşekkür ederim, Jae-ssi.'
"Böyle çiftlerden nefret ediyorum. Muhteşemler ve ağlayacağım."
"Ay şunlara baksana, dünyada gördüğüm en güzel insanlar! Fotoğraflarını çekip İnstagrama mı atsak?!"
İnsanlar gerçekten çok sevimli varlıklardı. Dış görünüşe neden bu kadar önem verdilerini anlayamasam da ellerimi Jae'nin yüzünden çekmiştim.
"Bu insanlar tam bir gerizekalı. Seninle bir çift olacağıma ölürüm daha iyi, iğrenç."
Ely'lerin herkes tarafından kabul edilebilir bir güzelliği olsa da, bununla gurur duymak ya da ego kasmak en kötümüzün bile yapacağı bir davranış modeli değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elyora | JJK ✓
Fanfic"Hiç kolay olmayacak." Erkek olan iç çekerek konuştuğunda, kız en yakın arkadaşının sesindeki hüzün içinde boğulduğunu hissetti. Kolay olmayacaktı ama bir kere kaderleri yazılmıştı. Birleşen yolları ayıramazlardı, kaderin düğümlerini çözmeye onlar...