Her günümüz aynı neşeyle geçiyordu. Emre'yi tanıyordum ve o da beni tanıyordu. Önceden iki yakın arkadaşın birlikteliğinin olmayacağını düşünsem de bu fikrime tezat bir hayat yaşıyordum. Ama oldukça memnun ve huzurluydum. Tüm yaralarım iyileşmese bile kabuk bağlıyordu. Tam 3 ay geçmişti evliliğimizin ilk günü ardından. Zaman su gibi akıp geçiyordu.
Kahvaltıyı hazırladıktan sonra odamıza ilerlemiştim. Emre'nin izni bitmişti ve işe başlaması gerekiyordu. Ama ben uyandırmadığım sürece uyanmıyordu. Fazlasıyla uykucu bir kocam vardı.
Evet kocam. Ona alışmıştım. Hem de fazlasıyla. Alışılmayacak bir insan değildi ki o. Tatlı mı tatlı bir devdi. Bazen ona dev diyordum ve o da bana gülerek kızıyordu.
'' Emre! Uyan artık. ''
Bir kaç kez bağırsam da uyanmamıştı ve ne kadar bağırırsam bağırayım uyanmayacağını biliyordum. Ben de hızla yanına gidip onu dürtmeye başladım.
'' Emre, Emre, Emre. ''
Yaklaşık bir 50. Emre deyişimde tepki gösterip ayaklanmıştı. Onun bu uykulu hallerine bayılıyordum. Bu sebepten olsa gerek her sabah kahkahalar ile gülüyordum.
Emre banyoya girdiğinde ben de mutfağa inmiştim. Onun bardağına kahvesini doldururken kendi bardağıma meyve suyu doldurmuştum. Emre lacivert takımını giymiş ve saçlarına hafif şekil vererek aşağı inmişti.
Mutfağa yüzünde güller açarak girdi.
'' Günaydın benim güzeller güzeli karım. ''
Bu sözüne gülerken yanıma gelmiş ve yanağıma uzun bir öpücük kondurmuştu.
Yerine otururken çapkın bakışlarını bana atarak konuştu.
'' Kokunu parfüm yapsalar da yanımda taşıyabilsem. İşteyken, seni özlediğimde sıkarım. ''
Bir kahkaha attım.
'' Bugün yine formundasın kocacım. ''
Böyleydi işte her günümüz. Güzeldi. Ama benim içim hep buruktu. Hem Emre için, hem Batuhan için. Emre'yi kandırıyor ve onunla evli olmama rağmen Batuhan'a karşı hisler beslediğim için ona ihanet ediyormuş gibi hissediyordum. Batuhan zaten içimde kanayan bir yara kalacaktı hep.
Emre'yi yolcu ettikten sonra bir süre salonda oturmuş ve bendeki değişimleri düşünmüştüm. Emre bana iyi gelmişti. Artık hep Batuhan'ı düşünmüyordum ama yine de aklıma geldiği her an beni öldürecek kadar yakıyordu canımı.
Biraz telefona bakmış ardından da film izlemeye karar vermiştim. Filmin ortalarına doğru telefonum çalınca cevapladım.
'' Alo hayatım? ''
'' Efendim? ''
'' Ya annem biraz önce aradı, akşam teyzemlerde aile yemeği varmış. Bizi de çağırdı. Eğer istersen gideriz. İstemezsen de birlikte bir şeyler yaparız. ''
Kurduğu cümle ile yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım.
'' Gideriz tabiki de tatlı devciğim.''
O da bir kahkaha attığında vedalaşma faslından sonra telefonu kapatmıştık.
Düşünceli bir insandı. Benim isteklerimi hep düşünüyor ve ona göre kararlar veriyordu. Arkadaş grubumuzun deyişi ile hanım köylü olmuştu. Bu söze fazla gülmüştüm.
Saate baktığımda 5 olduğunu görünce hızla ayaklandım ve bir duş aldım. Ardından saçlarımı kurutup onlara bir şekil verdikten sonra üzerime sade ama şık bir elbise geçirdim. Artık aralık ayına gelmiştik ve dışarısı fazlasıyla soğuktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM
Teen FictionDeniz ve Batuhan'ın yarım kalan bir hikayesi vardı. Bu hikayenin ardında ise bazı sırlar ... Kader onları tekrar bir araya getirmişti ancak hiçbir şey 7 yıl öncesi gibi olmamıştı. Olmayacaktı. Deniz ve Batuhan'ın yarım kalan hikayesindeki sır...