Ne istediğimiz hayatı yaşıyorduk ne de istediğimiz an yaşamaktan vazgeçebiliyorduk. Böyle değil miydi zaten? Hayat dediğin bir sınavdan ibaretti. O zaman yaşadığın şeyler yüzünden hayata küsmek niyeydi?Her zaman biraz da olsa umut vardı. Umut her yerdeydi. Güneşin doğuşunda, kuşların ötüşünde,bir insanın nefes alışında, suyun akışında...
Ben de böyleydim işte. Annesine küsmeyi beceremeyen küçük bir çocuk. Hayata kızamıyordum.Çünkü her şeyde yeni bir umut görüyordum.
Ben buydum hep. En güzel yaptığım iş gülmekti. Teyzemin deyişiyle hayatla Pollyanna'cılık oynardım küçüklüğümden beri.
Çünkü böyle öğretmişti annem gitmeden önce. Gitmişti.. Bir gece de tüm hayatım değişmişti. Sabahında ailemle güle oynaya kahvaltı ederken bir sonraki sabah onların yokluğu ile sınanmıştım. Yalan söylemeyeceğim, zordu. İnce bir çizgi vardı umutsuzluk bataklığına saplanmakla, tekrar umut dolmak arasında. Az kalsın bataklığa saplanıyordum.
Bir el tuttu ve çıkardı beni o bataklıktan. Teyzem... Hep yaptığı buydu zaten. Zor zamanlarımda bana her şey oldu. O benim annem. Annemi çok küçükken kaybettim. Hatırladıklarım sadece siyah beyaz bir kaç kare. Ama teyzem bana hep anne oldu. Ben de onun olmayan çocuğu oldum. Böyle böyle sardık birbirimizin eksikliklerini. Yarım bırakmazdık hiç birbirimizi.
Teyzem varken hiç yarım kalmam zannettim. Ama yanıldım. Yarım kaldım. Kandırıldım. Buna da iyi yönünden baktım. Hatalarımdan ders çıkarırım dedim. Ah bu ben...
'' Tebrik ediyorum vallahi seni Deniz.Eminim dalış rekorunu kırmışsındır. ''
Teyzemin cıvıl cıvıl sesiyle daldığım hayal aleminden çıkabilmiştim sonunda.
'' Tebrik etme güzelim. Ben hep rekor kırarım zaten. ''
Gidip o tontiş yanaklarını sıktım. Bana büyük bir sevgiyle baktı. Sevgi ne güzel şeydi öyle. İnsan sevdiğini hissettiği zaman, aynı zamanda var olduğunu da hissediyordu.Ama aşk farklıydı. Aşk kötüydü. Bunu deneyimlemiştim.
'' Deniz senin en çok neyini seviyorum biliyor musun teyzem? ''
Hemen sırıttım.
'' Popomu mu? ''
Bir kahkaha patlatmıştık. Ne zaman bana kızsa popoma şaplak atardı. Bende her seferinde ona popomu çok sevdiğini söylerdim.
'' Hayır tabikide. Senin koca poponun neyini seveyim ben. En çok gülünce gözlerinin içinin gülmesini seviyorum. Bu kadar içten gülmeni seviyorum. İçindeki çocuğu hiç kaybetme kızım. ''
Peki size duygusallığımdan bahsetmiş miydim? En kötü özelliğim felan olabilirdi. Hatta duygusallığımı şöyle tarif edeyim, bir gün sokakta bir kediyi ölü buldum diye 3 gün ağlamıştım. Hiç bir şey yiyip içememiştim. Ah ah, ne zor bir durum bir bilseniz.
Gözlerimden yaşlar süzülürken bu halime ben bile şaşırmıştım. Teyzem ellerini açmış benden yakınıyordu.'' Allah'ım sen şu dengesiz kıza bir denge nasip et. Bu benim de dengemi şaşırttı. ''
Kendi kendisine söylenirken arkasını döndü ve mutfağa girdi. Canım teyzem benim.
= = = = = = = = = = = =
Her zaman neşeliydim kabul.Ama bugün ki neşeme diyecek yoktu.Çünkü uzun zamandır beklediğim telefonu almıştım. Evet, yarın işe başlıyordum.
Hayalim diş hekimi olmaktı. Sınav senemde hatırlamak dahi istemediğim şeyler yaşayınca çalışmam da aksamıştı. İyi bir üniversite de yönetici asistanlığı kazanabilmiştim. İlk başta çok üzülmüştüm.Sonrası mı? Doğru bildiniz. Pollyanna'cılık oynadım yine. Kendimi ikna ettim ve bu bölümü bitirdim. Bir sene daha hazırlanmak o kadar zor gelmişti ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM
Teen FictionDeniz ve Batuhan'ın yarım kalan bir hikayesi vardı. Bu hikayenin ardında ise bazı sırlar ... Kader onları tekrar bir araya getirmişti ancak hiçbir şey 7 yıl öncesi gibi olmamıştı. Olmayacaktı. Deniz ve Batuhan'ın yarım kalan hikayesindeki sır...