Otele geldiğimizde kendimi yatağa attım ve yüzüstü uzandım.Kendimi uykunun kollarına teslim etmeden önce teyzemi aradım. Kısa bir sohbetin ardından saat daha erken olduğu halde uyudum. Çünkü düşünmek bir zehirdi ve bu zehir kanımı emerek beni öldürüyordu. Ben de böyleydim işte. Canı yanınca kendini uykuya verenlerden.Uykumun en tatlı kısmında çalan melodi ile gözlerimi araladım. Kayıtlı olmayan bir numaradan gelen aramayı görünce gözlerimi ovalayarak onayladım.
'' Alo. ''
Fikret amcanın sesini duymamla tüm uykum kaçmış, birden ayağa kalkmıştım. Bir şey mi olmuştu?
'' Fikret baba, bir şey mi oldu? ''
Fikret babanın kıkırtısı kulağıma doldu.
'' Yok yok kızım. Sizi özledim sadece. Bir sesinizi duyayım dedim. Rahatsız etmedim umarım? ''
İmalı bir şekilde söylediği son cümle ile yanaklarım tekrardan kızarmıştı.
'' Ne rahatsızlığı, olur mu öyle şey. Biz de televizyon izliyorduk. ''
Söylediğim yalan karşısında yüzümü buruşturdum.
'' O zaman Batuhan ile konuşabilir miyim kızım? ''
Gözlerimi büyüterek duvara baktım.
'' Tabi babacım, hemen veriyorum. ''
Daha cümlem bitmeden koşmaya başlamıştım. Kapıyı açarak Batu 'nun kapısını yumruklamaya başlamıştım. Onun uykusu ağırdı. Eğer uyuyorsa... Eyvah.
''Kendine dikkat et babacım. Hadi bay bay. ''
Bitmeyen veda cümlelerimle oyalamaya çalışırken bir yandan Batuhan'ın kapısını yumrukluyordum. Batuhan sonunda güzel uykusundan uyanabilmiş, küfür ederek kapıyı açmaya geliyordu. Kapıyı açtığında uykulu gözlerle bana 'ne oldu' der gibi baktı. Açıklamayı es geçip telefonu kulağına yapıştırdım ve o anlamsızca bana bakarken bende kulağımı telefona yapıştırdım. Şuan dışarıdan nasıl göründüğümüz pek de umrumda değildi.
Sessizce konuş dediğimde konuştu.
'' Alo? ''
'' Alo oğlum,rahatsız etmedim değil mi? ''
Batuhan babasının sesini duyunca elini alnına koydu.
'' Yok baba. Biz de sohb-''
Lafını bitirmeden elimle ağzını kapattım. O bana çözemediğim bakışlarla bakarken 'televizyon' diye fısıldadım. Bana anladığını belli etmek adına göz kırpınca elimi çektim. Yaptığım şeyin farkına geç varmıştım. Dudaklarına değen elim yanmaya ve uyuşmaya başlamıştı. Kalbim hızla atarken konuşmalarına odaklanmaya çalıştım.
'' Televizyon izliyorduk. Sen ne yapıyorsun? ''
Fikret amca kahkaha attı ve konuştu.
'' Oturuyorum ben de. Neyse oğlum ben kapatayım. Size iyi eğlenceler.''
Telefonu kapattıktan sonra hızlıca odama doğru ilerlemeye başladım. Heyecandan bir şey diyememiştim. Batuhan'ın kapıyı kapatış sesini duydum. Odamın kapısının önüne gelince kapıyı ittim ancak açılmadı. Elimi cebime atmak için indirince pijamanın cebi olmadığını fark ettim. Birden gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Ne yani, kapıda mı kalmıştım?
Oflayarak kapıya bir yumruk attıktan sonra aşağıda birileri vardır umuduyla aşağı indim. Kimseyi göremeyince tekrar sinirlenip kendime kızmaya başladım. Neden odanın kartını almamıştım ki sanki. Tekrar yukarı çıkınca, istemeden de olsa Batuhan'ın kapısının önüne geldim. Kapıya hafifçe vurdum. Batuhan'ın açmayacağını düşünüp buraya geldiğime pişman olarak arkama döndüm. Gidecektim ve aşağıda oturacaktım. Zaten uykum da kaçmıştı. O sırada kapı açılınca tekrar önüme dönmek zorunda kaldım. O an ona hiçbir şey söylemek istemedim. Ağzımdan dökülen sözcükler beni de şaşkına uğratmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM
Roman pour AdolescentsDeniz ve Batuhan'ın yarım kalan bir hikayesi vardı. Bu hikayenin ardında ise bazı sırlar ... Kader onları tekrar bir araya getirmişti ancak hiçbir şey 7 yıl öncesi gibi olmamıştı. Olmayacaktı. Deniz ve Batuhan'ın yarım kalan hikayesindeki sır...