Multimedya Astrid'in gelinliği
Bölüm şarkım beyonce - crazy in love (fifty shades of Grey)
Bruno Mars - Marry you
Size ayrıcalık yapıp bölümü yayınlıyorum.
Ve bu benim son bölümüm.. Üzülmüyorum çünkü 2. Kitapla geri döneceğim. Ama oylar, yorumlar, düşünceler.. Hepsi benim için çokkk güzeldi. Bana harika hissettirdiniz.. Çünkü sizler harikasınız..
Çok teşekkürler.. Sizler.. Kullanacak gerçekten kelime bulamıyorum :) sizi çok seviyorum. 😍😍❤️❤️❤️❤️✌️
....................
Ayaklarım yere değmiyordu... Havada asılıydım sanki. Gökyüzünde havada duruyordum. Bir an kanatlarım var sandım. Ama hayır. Yoktu..
Karşıdan Dişsiz ve Hıçgıdık uçarak tam karşımda duruyordu. Bana yaklaştı ve ellerini boynuma doladı ve beni öptü. Bu gariplik içinde bile beni yatıştırıyordu.. Gözleri gözlerime odaklandı. En gülümsemesini takınınca , istemsizce banada bulaşıyordu.
Gökyüzünü aydınlatan mavi bir ışık Hıçgıdık'a isabet etti ve bi anda toz zerrelerine dönüşüp havaya karıştı. Dişsiz.. Zebella yanındaydı ve bana gülümsüyorlardı. Nefes alışverişlerim birbirine karışmıştı.
Bir patırtı koptu. Hıçgıdık'ın sesi yankılandı
"Dişsiz!"
Sesi sitemkardı.
Bir patırtı daha duyulunca gariplikle dolu olan rüyamdan uyandım. Hıçgıdık camımdan içeri girmeye çalışıyordu. Sinirle doğruldum ve yatağımın başındaki günlüğümü ona fırlattım.
Fark etmiş olacak ki düştüğü yerden kafasını kaldırıp duvara çarpan günlüğüme baktı.
"Senin burda ne işin var?!"
"Uyku tutmadı. Ne yapayım."
Daha çok köpürdüm.
"Ve gelip binbir güçlükle başardığım uykumu bozdun!"
"Üzgünüm Astrid." Dedi mahcup bir gülümsemeyle.
"Sessiz olmaya çalıştım ama.."
"Neden uyumaya çalışmıyorsun? Yarın çok yorulucağız."
"Biliyorum." Dedi penceremin eşiğine otururken.
"Ama uyuyamıyorum."
"Ne yapmayı önerirsiniz Bay Haddock?"
"Dışarıda hava harika! Hafif yağmurda yağıyor. Dışarı çıkıp biraz yürüyelim lütfen."
"Hıçgıdık yarın bizim düğünümüz var ve uyumamız lazım."
"Astrid bunun nesini anlamadın? U-yu-ya-mı-yo-rum."
"Öyleyse bırak ben uyuyayım."
"Ah evet. Aslında.. Uyuman lazım. Yarın çok ihtiyacınız olacak." Deyince kızarmamı saklayamadım. Ve omzuna yumruk attım!
"Beni utandırma!"
Güldü ve beni kolları arasında aldı.
"Bana katıl. Beraber gezelim. En azından uykum gelene kadar?"
Derin bir iç çekip kabul ettim. Çünkü kesinlikle beni rahat bırakmayacaktı. Dolabın yanındaki tüylü şapkamı alıp boynumdan bağladı. Ve kendini pencereden sarkıttı. Dişsiz'in kuyruğundan yardım alarak sakin bir iniş yaptı. Aşağıdan inmen için ellerini salladı.
"Hadi güzelim."
Ellerimle tutunup aşağı bıraksam.. Olmaz! Dişsizle? O da olmaz! Düşerim herhalde.
Ayaklarımı pencerenin iskeletine dayayıp atladım. Atlamadan bana bağırmaya başladı.
"Hayır! hayır! Böyle atlama!"
Tabii ki beni tutması için çok geçti -.- direk üzerine çakıldım! Beraber yere 2.80 yattık. İnleyerek yerden kalktım.
"Ahh! bu çok acıttı!"
"Evet! Bir de benim üzerime düşmeseydin." Dedi. Sesi hem alaycı hemde ciddiydi.
Kafamı umursamazca salladım. Yavaşca ıslanırken beraber yürümeye başladık.
"Gece çok güzel değil mi?"
Evet. Öyleydi. Bilindik siyah değildi. Aydınlık, bir kızıllık hakimdi. Ellerini ellerime kenetleyince uyku mahmurluğuyla kafamı omzuna koydum. Sırıttığını görür gibiydim.
Yarın bu saatlerde toplantı salonunda sabaha kadar eğlence yapılacaktı. Deli gibi eğlenip, içecektik. Bense zarif harika bir gelinlikle onlara eşlik edecektim. (Profilimdeki gelinlik.) Köydeki terziler özenecek yapmıştı.. Çünkü reis karısı olmak fazla sancılıydı. Zor ve sorumluluk gerektiriyordu. Bir süredir Hıçgıdık'a yardım ettiğimden, evlenmem bana fazladan bir şey getirmeyecek, şaşırtmayacaktı. Alışmıştım. Hıçgıdık bana evlenme teklif ettiğinden beri yanından ayrılmıyordum. Annem? Hiç bir şey demiyordu. O zaten aşırı mutlu ve gururluydu. Babam da öyle.. Tam 15 yaşımdan beri Hıçgıdıkla çıkıyorum. Onlara göre ileride reisleri olacak adamla evleneceğimin kesinleşmesi harika bir şeydi!
Yağmurda suratımın iyice ıslandığını fark edince gözlerim kapalı yarı uykudaki düşüncelerimden ayrıldım. Kafamı boynundan çekince şaşkınca bana baktı. Nasıl bu kadar uykusuz?! Ben yarın düğünümüz olacağını unutmuş, bastıran uykumu zapt etmeye çalışıyordum.
"Uykum mu geldi?"
Konuşmak istemedim sadece kafa salladım. Bir anda elimi tutup koşmaya başladı.
"Ne halt ettiğini sanıyorsun?! Koşturma beni! Uykum var normal adım atamıyorum zaten!"
" O da ne demek? Hadi. Gel!"
"Hıçgıdık çok yorgunum!"
Dinlemiyordu. Beni bayır aşağı yalpalayan ve sendeleyen ayaklarıma aldırmadan -.-
Yağmur şiddetini arttırırken, beni köy meydanına sürükleyip ellerimi tuttu. Vikinglere has gelin ve damat'ın yaptığı dansa başladı. İstemsizce kıkırdayarak ona eşlik etmeye başladım. Ve bir şarkı mırıldanmaya başladı.
"Bu neden şimdi?"
"Yarın hata yapmamak için. "
Kıkırtılarıma yenileri eklendi. Gülerek ona eşlik ediyordum. Son olarak ellerimi ve beni kendi ekseni etrafında döndürüp yüzümü elleri arasına alıp öptü.
İşte o sırada fark ettim ki neredeyse bütün köy ya dışarı çıkmış yada pencereden.. Bizi izliyordu.
Şaşkınca ona baktım. Sanırım fazla ses yapmıştık. Ama kızgın değillerdi. Bize mutlu gözlerle bakıyorlardı. İnsanlara kaçamak bakış atıp Hıçgıdık'ı çekiştirmeye başladım. Gülerek beni eve götürdü.
"Seni bekliyor olacağım."
"Beyaz giyineceğim."
Güldü ve dudaklarını alnıma bastırıp beni odamın penceresinden içeri soktu. Yine gözlerime muzip bir bakış attı.
Ve anladım ki, ben onu çok seviyorum.
Sizden asla sıkılmayacağım Bay Haddock. Sizi çok seviyorum.. ❤️
BANA HARİKA BİR YAZ YAŞATTIĞINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER.. :)
Bana göre çok özelsiniz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanı Nasıl Eğitirsin
FanfictionYazılan bütün hikayeler ingilizce. Daha önce ejderhalar hakkında türkçe hikaye yazan olmadi. Bu yüzden ben ilk olucam :) Bu repligi bir yerden hatirladiniz :)