Evde iftar verdik o yüzden yazamadım. Yarısını tamamlamıştım. O yüzden bir kısmını paylaşıyorum. Çok çok öpüldünüz. (Biraz sıkıcı bu bölüm farkındayım.)
Geyirik Gothi'nin kapısında çıktı ve dışarı baktı.
"Dışarısı kalabalık. Astrid'e bir şey olup olmadığını soruyorlar."
"Sanırım açıklama vakti geldi. Astrid bizi uzun kutlamalar bekliyor."
"Ah, bilmezmiyim."
En sevmediğim olay. Sabaha kadar sana doğum, bebek, annelik hakkında nutuk atarlar. Seni korkuturlar. Eirik'in doğumunda sırf korkudan ağlamıştım.
Hıçgıdık yavaşça dışarı çıktı ve duyuruyu yaptı.
"Lütfen sakin olun. Astrid'in hiç bir şeyi yok. Sadece kutlama salonu hazırlansın! Berk adasına yeni bir veliaht geliyor!" dediği anda sevinç çığlıkları koptu.
Hala yatakta oturuyordum. Derin bir iç cekip geri verdim. Gothi bana yaklaştı ve yüzümü elleri arasına aldı. Sıcacık bir gülümsemesi vardı. Yüzüme gelen bir kaç saç tutamını geriye itti. Sonra kum kasesine yöneldi. Ve yere tekrar serpti.
Geyirik, "Gothi diyor ki; korkmana gerek yokmuş. Korku seni daha büyük bir çıkmaza sokarmış."
"Teşekkür ederim Gothi."
Bana gülümsedi ve yanağımı okşadı. Hıçgıdık da içeri geldi.
"Hadi Astrid. Artık evimize gidelim."
Koluma girdi. Ondan da destek alarak yavaş adımlarla eve ilerledik.
...............
"Sence iyi oldum mu?"
Mavi gözlerini kırpıştırdı ve bana bakmaya başladı. Beni yine büyülemişti.
Beyaz bir elbise giymişti. Elbise göğüslerinin altındaki kemerden sonra dümdüz yere dökülüyordu. Saçlarını yine açmıştı. Başından hiç düsmeyen bandanası...
"Evet."
Koluma girdi. Derin bir iç çekti.
"Ah, sanırım kusucam."
"Ciddi misin?"
"Hayır tabii ki. Heyecandan ölücem. Hiç sevmiyorum biliyorsun."
"Benimle evlenmek isteyen sendin. Katlanacaksın."
"Ne? Teklif eden sendin."
"Teklif etmem için gözümün içine bakanda sendin."
"Kapa çeneni pislik."
Güldüm ve kutlama salonuna girdik. Alkış sesleri onu daha da tedirgin ediyordu. Nefes alış verişini duyabiliyordum.
"Odin aşkına ölücem Hıçgıdık!"
"Sakin ol ve akışına bırak. Çok kasıyorsun."
"Kolaysa sabaha kadar sana doğumun korkunç olduğunu söylesinler."
"Tatlım bu senin ilk doğumun olmayacak. Artık tecrübelisin."
Konuşurken bir yandan insanları selamlıyorduk. Kol kola tahta oturduk.
Yavaş yavaş kadınlar yanına geldiğinde daha da gerildi. Gerçekten de korkutuyorlardı. Amaçları ne ki?
"Bayanlar izninizle." Deyip can çekişen Astrid'i yanıma aldım. Ve kutlama salonunun balkonuna götürdüm.
"Bir an seni yiyecekler sandım."
"Eğer beni aralarından almasaydın, kendimi içki kasesinde boğacaktım."
İster istemez gülmeye başladım.
"Çok ciddiyim!"
Beraber köyü izleken gözüme aşağıda Günışığı ile oynayan Dişsiz'i gördüm. Ona seslendim.
"Birileri hoşlanmış!"
Sanırım sohbetlerini kesmistim. Bana kızgınca dönüp, ateş topu fırlattı.
"Hey!"
Homurdanarak Günışığı ile oyununa devam etti.
Günışığı? Dişi ejderhamız. Ona bu adı verdik.
Asdrid düşüncelerimi böldü.
"İçeri girelim mi?"
"Seni yine boğmasınlar?"
Omuz silkti. Yeniden koluna girdim ve içeri girdik. Tam tahmin ettiğim gibi kadınlar onu çekiştirmeye başladı.
"Yanlız bırakayım mi?"
"Başa çıkabilirim. Yani umarım."
"İyi eğlenceler."
"Ya! Değil mi?"
Kadınlar onu aldı ve ve toplandıkları yere götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanı Nasıl Eğitirsin
FanficYazılan bütün hikayeler ingilizce. Daha önce ejderhalar hakkında türkçe hikaye yazan olmadi. Bu yüzden ben ilk olucam :) Bu repligi bir yerden hatirladiniz :)