19. Bölüm: Merhaba..

3.6K 124 18
                                    

Mavi gözleriyle bana bakan miniğimi inceliyordum. Göğsümde yatmış bana bakıyordu. Porselen bebek gibiydi. Bembeyaz ve kusursuz. Küçük pembe dudaklarını saymıyorum bile.

Gülümseyerek yanımda yatan Astrid'e baktım. Huzurlu görünüyordu. Derin bir uykudaydı. Ayrıca yorgundu da.

Dışarıdan uğultular duymaya başlayınca kulak kabarttım. Eirik ve annemin tartışmasıydı.

"Hayır! Girmek istiyorum! Çok merak ettim."

"Şimdi olmaz Eirik. Hepsi uyuyor."

"Bende uyurum, lütfen. Sadece kardeşimi görmek istiyorum."

Eğilip Aesa'nın uyuyup uyumadığına baktım. Uyanıktı. Astrid'i rahatsız etmemeye dikkat ederek yataktan kalktım. Aesa'nın üzerine battaniyesini örtüp dışarı çıktım. Aşağı indim. Eirik beni görünce sevinçle ciyakladı.

"Kardeşim mi o? Kardeşim mi?"

"Sakin ol Eirik. Annen uyuyor ve kardeşinde korkabilir. Gel yanıma."

Oturduğum koltuğun yanına dikildi ve kucağımdaki Aesa'yı incelemeye başladı.

"Anneme benziyor. Kız mı baba?"

Kıkırdadım.

"Evet kız."

"Erkek olsun isterdim."

Daha çok gülmeye başladım.

"Bence bu bebekte işimizi görür."

"Evet, fena sayılmaz."

Annemle bakışıp gülmeye başladık. Bu çocukla ne yapıcam ben?

Aesa kıpırdanıp, sesler çıkarmaya başladığında ona döndüm. Küçük şapkası gözlerine kadar inmişti. Kapımızı biri tıklatıp, içeri girdi.

Geyirik.

"Hıçgıdık. Bütün köy hediyelerle kapının önünde."

"Ah! Bu harika. Astrid'in yanına kimse çıkmıyor. Rahatsız edilecek herhangi davranış vs. Hepsinden uzak dursunlar. Yorgun ve uyumaya ihtiyacı var. Onun dışında gelebilirler."

Kafasını sallayıp kapı sonuna kadar açtı. Insanlar yavaşça içeri girmeye başladılar. Ilk girenler tabii ki arkadaşlarımdı.

Tersceviz hemen yanıma atladı.

"Ov! Hıçgıdık bu şey çok sevimli. Tıpkı Astrid'e benziyor."

Yavaş yavaş Sert, Balıkayak ve Südüklü de katıldı.

Sert, "Düşünsene Astrid gibi peşinden koşanları dövüyormuş."

İster istemez güldüm. Onların arkasından bakan bütün köyü gördüm. Ah! İşim zor.

.......................

Aesa'yı beşiğine yatırıp koltuğuma yayıldım. Sağ tarafım bir sürü hediye ile doluydu. Sıkıntıyla iç çektim. Annem yanımdaki kanepede uzanmış yatıyordu. Yorgundum ama uyumakda istemiyordum. Annemi uyandırmayacak şekilde yerimden kalktım ve Dişsiz'in yanına gittim. Sessiz olmaya çalışıyordum. Çünkü beni almak istemiyordu. Ama bu sefer ne olduğunu göreceğim.

Dişsiz'i görünce ister istemez bir garip oldum. Derin bir nefes alıp ona değmeden ilerlemeye çalıştım. Ortalarına gelince durdum. Aldığım nefesi orada bıraktım. Şimdi. Nerde bu hediye bakalım?

Etrafıma bakımlara devam ettim. Arkamı döndüğümde Günışığı kuyruğuyla siyah bir şeyi sarmıştı. Ne olduğunu iyice anlayabilmek için iyice yaklaştım..

Bu gerçekmiydi? Yumurta.. Dişsiz'in... Bir Gecenin Öfkesinin.. Yıllar süren yanlızlığı sona ermişti. Bu küçük yumurta çatladığında, Dişsiz asla yanlız olmayacaktı. Bu ona dişi ejderha bulmaktan daha güzeldi.. O benim gibi baba olacaktı!

Hızla ona döndüm. Beni izliyordu. O an ağladığımı fark ettim. Ağlıyorum çünkü mutluyum. Kafasının yanına doğru emekledim. Bana gülüyordu. Biraz eğilip boynuna sarıldım.

Bu benim hayalimdi.. Başından beri... Nasıl ağlamayayım ki?

Sırtım ıslandığında kafamı kaldırdım ve onunda ağladığını anladım. Gözyaşları kocamandı. Kafasını okşadım, okşadım ve okşadım. Ama gözlerimiz hiç ayrılmadı.

"Bana hediyelerin en güzelini verdin dostum..

Gülmeye başladı ve beni hep yaptığı gibi kollarının arasına alıp kanatlarıyla sardı. Koca gövdesine sarıldım ve onun verdiği huzurla kendimi uykuya bıraktım. Onun kolları olabileceğim en güvenli ve en güzel yerdi...

Bu bölüm kısa oldu. İki bölüm üst üste yazdığımdandır :D neyse uzatmıyorum iyi okumalar. Iti yorum yapmalar. ;) :D

Ejderhanı Nasıl EğitirsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin