27- irina

75 8 0
                                    

biliyorum çok uzun zaman oldu ama sonun yazabildim ve dönüşüm sanırım muhteşem oldu. beğeni durumuna göre yeni bölüm atacağım. beğenenler paylaşırsa gerçekten çok sevinirim.

.

.

.




Mert bu cümlemin ardından elini uzattı. Bu ne demekti ki?

Güveniyordum tabi ki. Aban kalp suratlı diyen adamdan nasıl bir zarar gelebilirdi ki? Tuttum elini. Ayağa kaldırdı beni. Yürüyordum ormanın içine doğru. Çok merak ediyordum ne yapacağımızı? bir oyuğun önüne geldiğimizde durdu.

-etrafımızda herhangi bir canlı yada tehlike hissediyor musun kalp surat?

Sessizliği dinledim. Birkaç sincap kozalak taşıyordu yuvasına. Orman faresi tilkiden kaçıyordu nefes nefese kalmıştı. Kuşlar göçe başlamıştı yeni evlerine can havliyle uçuyorlardı. Ama hiç insan sesi yoktu. Sadece orman halkı normal bir gün yaşıyordu.

+hayır hiç tehlike belirtisi yok.

-güzel.. gir bakalım

+korkmalı mıyım mert ne yapıyoruz?

-korkma kalp surat. Güven bana sadece bugün sana özel bir turistik gezi ayarladım. Hadi vakit kaybetmeyelim gir.

Mert'e neden bu kadar çok güvendiğimi bilmiyordum ama içeri girdim. Ama burası bir oyuk değildi tam uzakta tahta eski bir kapı olan bir mağaraydı. Mert girdikten sonra kapıya gidip değişik birkaç cümle kurdu ve kapı açıldı. Göz alan bir ışık çıkmıştı kapıdan. Gözlerim ışığa alışana kadar mert'in beni yönlendirmesine izin verdim.

Gözlerimi açabildiğimde ağlamak istedim.. burası cenneten çıkma bir ormandı. Karşımda harika bir şelale vardı. Akan suyunda bile gökkuşağı rengindeki balıkları görebiliyordunuz. Koşarak şelalenin kenarına geldim.

+mert burası neresi? İstanbul nasıl bir yer ? çok güzel...

-burası cennet portalı kalp surat. Yıllardır ailemin korumasında olan bir portal.

+bir saniye o zaman biz yasak bir gezi mi yapıyoruz?

-aslında yasak ama tam olarak değil.

+mert o nasıl oluyor?

-buraya benim soyadımda olmayan kimse gelemez. Çünkü izin vermem. Karşında bu cennet portalının son yüzyıl koruyucusu duruyor. Seni ben getirdiğime göre sana yasak değil.

+mert ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok teşekkür ederim. Buna layık gördüğün için nasıl mutlu oldum anlatamam.

-anlatma kalp surat. Yüzün güldü ya bana yeterli hadi anın tadını çıkar. Bu arada burada zaman benim istediğim şekilde akar. Yani sen sıkılana kadar gitmeyeceğiz ve bir döneceğiz ki dünyadan sadece 1 saatliğine kaybolmuşuz. Sen anın tadını çıkar burası bizim..

Çığlık çığlığa suya koşmuştum. Ama girip kirletirmişim gibi hissediyordum. Suyu izlemek bana huzur verirdi her zaman konak da Alsancak kordon da kendimi en huzurlu yerde hissederdim hep ama burayı gördükten sonra çok sevdiğim İzmir'in suları o kadar güzel gelmemeye başlamıştı.

Suyu izlerken önümden büyük bir balık geçti gibi oldu. Ben bakarken sudan kırmızı saçlı bir surat çıkıverdi. O anın şokuyla itici bir şekilde kırmızı saçlı kadını çok güzel süzdüm. Bakılmayacak gibi değildi. Hayatımda gördüğüm en güzel canlıydı sanırım.

*merhaba özel ve ilk misafir. Ben cennet portalının deniz kızı prensesi irina. Büyük savaşlarda ailemi kaybettikten sonra mert'in ailesi beni kurtarıp buraya getirdi. Seni nereden kurtardılar?

-irinanın kusuruna bakma canan. Buraya benden başka bir insan gelmediği için heyecanlandı. İrina canan'ı bir yerden kurtarmadım. Onunla burayı biraz da olsa paylaşmak istedim ve gezmeye getirdim.

*çok mutlu oldum mert. Bu irina burada ne kadar çok sıkılıyor haberin var mı?

-getiririm irina artık cananı siz tanışın hadi ben biraz etrafı kolaçan edeyim..

*canan benden korkmuyorsun değil mi? Burada şiddet kavga gibi tehlikeli pis duygular yoktur. Mert'in ailesi de her zor durumda kalanı buraya getirmez. Sadece iyi olanlar girebilir buraya. Her ne kadar gerçek cennet olmasa da burası da cennetin küçük bir parçası.

+korkmuyorum irina senden. Sadece şaşkınım. Özür dilerim ama hayatımda her gün denizkızı prensesi ile tanışmıyorum. Cennet portallarına girmiyorum

*anlıyorum. Ama alış buraya ve bize. Daha sık gel olur mu ? Seni kendime çok yakın hissettim sana bir hediye vermek istiyorum. Kabul eder misin?

+irina çok renklisin hem de her anlamda pulların çok güzel anladığım kadarıyla için pullarından da güzel. Çok teşekkür ederim ama benim sana karşılığında verebileceğim hiç bir şey yok yanımda.

*hayır karşılıklı olmaz gönülden olur burada her şey. Senin gelip sıkıcı hayatıma heyecan vermen bana en güzel hediye zaten. Biraz bekler misin?

Kafamı sallamamla irina suyun derinliklerinde kayboldu. Dibinin gözüktüğünü düşündüğüm o masmavi su ne kadarda derindi öyle bir anda irina'nın bedenini kaybetmişti.

Suyu izlemeye devam ederken ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama çok iyi ve huzurlu hissediyordum. Gökkuşağı balıklarının su da süzülüşleri o kadar güzeldi ki film seyreder gibi balıkları seyrediyordum. İrina aynı girdiği gibi zarif bir şekilde çıkardı gövdesini sudan elinde bir istridye vardı.

*canan bu siyah bir inci. Sadece benim soyumdan gelenlerin olduğu sularda bulunur. Çok özel bir incidir. Senin hissettiğin her duyguda içine sıcaklık verir mutluluk verir. Depresif duygularını geldiğin ilk andan beri hissediyorum. İlk geldiğinde daha yoğundu ama şuan daha iyi olduğunu biliyorum. Bu siyah inciyle çok daha iyi hissedeceksin. Bu inciyle artık sen benim dostumsun.. yaşımı saymayı bırakalı yüzyıllar oldu ama kendi cinsim hariç ilk arkadaşımsın

-irina biraz daha duygusal konuşursan ağlayacağım. Çok kibar ve zarifsin çok teşekkür ederim. Bu inci hep boynumda olacak ve sen benim her zaman arkadaşım olacaksın mert izin verdikçe de buraya geleceğim. Ve seni göreceğim.

*irina arkadaşı olduğunu tüm ormana anlatacaaakkkkk. Sonra görüşürüz canan benim suyum bütün portalda gezer. Tüm cennet potalı canlılarına seni anlatmam gerek. Yaşasın benimde anlatacak bir arkadaşım var. Görür o gıcık sentor .

-irina sentor da kim? Değişen ruh haline ayak uyduramıyorum. Biraz sakin olur musun?

*sentor ulrich ile tanışırsın merak etme. O ve egosu tüm ormanda gezerler. Dediğim gibi mutlaka tanışırsın. benimle sürekli uğraşır ama birbirimizi çok severiz olsun yine de bu sefer ben onu gıcık edeceğim çünkü seninle ilk ben tanıştım.

Dedi ve gitti. Evet gerçekten bunu dedi ve gitti. Heyecanı çok tatlıydı. Bir canlıya bu kadar heyecan verebilmek kalan son depresif halimi de aldı götürdü. Mert'i bulma umuduyla oturduğum güzel parlak kayadan kalkıp ormana doğru yürüdüm. Çok fazla sessiz bir ormandı. Herhangi bir hayvanın sesini duyamıyordum. Her ne kadar tehlikenin asla var olmadığı bir ormanda olsam da biraz tedirgin hissediyordum az önce bir denizkızıyla arkadaş olduğumu varsayarsak beş gözlü bir timsahla birazdan evlenmeyeceğimin hiçbir garantisi yoktu.

Yürürken gördüğüm kadarıyla hiç boş ağaç yoktu. Boş ağaç yani meyvesiz ağaç yoktu. Acıktığımı hissediyordum ama daha hangi meyveden alıp yiyeceğime karar verememiştim. İlerde çok harika bir elma ağacı gördüm. Tüm elmaları yeşilken bir dalda kıpkırmızı bir elma vardı. Evet onu yemeliyim diye düşünerek hızlandım ama tam o anda bir hışırtı ilişti kulağıma...

ÖZGÜR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin