ÖZGÜR LİSESİ

10-kaçak baba

-artık odanın dışında da görüşürcez sanırım yeni kız.

üzerini banyoda değiştirip yine çok hızlı bir şekilde gitti.

yine beni merakta bırakan bir durumun daha içerisindeydim. ve bu durumdan artık çok sıkıldım.

sabah olduğunda sinirli uyanmıştım. bütün gece dönüp durmuştum. hem merak hem sinir beni fazlasıyla ele geçirmişti. adeta uyku değil eziyetti.

ilk derse giderken sarı başkanın bana doğru adete uçarak geldiğini görmüştüm.

-esrarengiz kız yine iyisin dikkat çekecek birşey daha buldun. düş bakalım önüme.

+nereye şimdi ? dersim var benim. önemli değilse dersten sonra gelirim yanına.

-adın canandı dimi ?

+evet

-bak Canan. bir büyük sana düş önüme dediğinde bunu sorgulama yetkisine sahip değilsin. şimdi, sana uyarı vermemmi istemiyorsan ki ben çok istiyorum, düş önüme. bir dahada lafımı ikiletme.

cevap vermeden sadece onunla beraber yürüdüm. çünkü asi ve sinirli kişiliğimin vereceği binbir türlü ters cevap vardı hatta ve hatta sinirli kişiliğim şiddete çok meyilliydi. susup yürümeyi seçmek en iyisiydi.

kırmızı binaya girdiğimizde asansörle en üst kata çıktık. asansörde çalan klasik müziğin rahatlatıcılığı içinde bulunduğumuz gerginliğin ortasına tezat bir şekilde oturmuştu. asansör durduğunda ayla hızlıca önden giderek koridorun sonundaki odaya doğru ilerledi ve arkasına dönüp ters ters bana baktı. içeri girerek ortadan kayboldu sarı başkan. hiç sevemedim ben bu kızı bunun altında ne yatıyordu acaba ?

odaya girmemeliyim diye düşünmüştüm ama bir uyarı daha almamalıydım. ve el mecbur girdim.

kendimi disiplin kurulunun karşısına çıkmış gibi hissetmiştim. u şeklinde düzenlenmiş masanın en orta kısmında müdür, onun sağ ve sol yanında ayla ve aslan oturuyordu. aslanın yanında iki erkek bir kız, aylanın yanında tam tersi bir erkek iki kız vardı. ama kızlar sanki aylanın yan ürünü olabilicek kadar yakın benzerlikleri de gözümden kaçmamıştı. müdür bir öksürükle benim incelememi yarıda keserek söze başladı

-canan otur bakalım şöyle

evet tam u masanın önünde en ortada müdüre yüzyüze gelecek şekilde bir sandalyeye oturtulmuştum. gergindim. gelebilecek hiç bir şeye hazır değildim. çünkü kendimi neye hazırlamam gerektiğiyle ilgili en ufak bir fikrim yoktu.

- canan özel yeteneğini keşfettin mi?

+hayır efendim. zaten bu okula gelene kadar bur durumdan haberdarda değildim

-anladım canım. peki okulumuza gelmeyi neden seçtin yani sınava girme sebebin neydi?

+efendim aslında annem yaklaşık bir senedir bu okuldan bahsediyordu. bende bir senedir evdeydim. hiçbir lise bana uymuyor gibi hissediyordum. annemi kırmamak adına bu sınava girdim kazanıncada içimden bir his igt dedi ve işte burdyaım

-güzel bir hikayen var canan. babanı tanıyor musun

+hayır efendim ben çok küçükken öldüğünü biliyorum. ve ne zaman konusu açılsa annem üzülüyor bende oyüzden sormuyorum. siz bu konu hakkında birşey mi biliyorsunuz?

-evet sanırım sana göre daha çok şey biliyorum. canan şimdi seninle gerçekten önemli şeyler konuşacağız ve bunu bu kadar insan hatta tanımadığın insanların içinde öğrendiğin için özür dilerim ama buna mecburuz. şimdi kendini hazır hissediyorsan başlıyorum ..

canan senin baban metehan sarı. evet soyadımız neden farklı diyecekisn ama şimdi anlatacaklarımdan sonra bunun nedeninin anlayacaksın. metehan benim buradaki sıra arkadaşımdı hatta siyah büyüklerinin kurul başkanlığını daha birinci sınıfın sonunda almıştı bende onun yardımcısıydım. o da aynı senin gibi birincilikle girmişti ve yaptığın puanla babanın rekorununu 15 yıldır olan bu okulda sallayan tek insansın. her neyse baban bu kadar başarının altında kendine birçok düşman edinmişti sadece siyahlardan değil beyazlardan da çok fazla düşmanı vardı. bu yüzden üniversiteden sonra annenle evlendiğinde izmir'e taşındınız bunların hepsini izini kaybettirmek için yaptı ama babanı düşmanları asla rahat bırakmadı ve sen 3 yaşındayken baban sizi bırakıp kanada ya yerleşti. annen ve sende dahil olmak üzere herkesle iletişimi kesti. bunu yapmak zordur ama sizi korumak için yaptı hepsini. gelelim babanın neden bu kadar düşmanı olduğuna ..