8-garipten de garip

159 19 2
                                    

saatin alarmı çalıyordu ama kalkmak çok zor geliyordu. kalktım yüzümü yıkamadan aklıma dün gece duyduğum mesaj sesi geldi ve mesaja bakma kararı aldım.

"tanışmadığımızı da nerden çıkardın? "

ben bu okulda kaç kişiyi tanıyordum ki zaten ? mert de alt katta kaldığına göre .... Aslan inanamıyordum. aslan derin'le aynı oda da mı kalıyordum? şans mı yoksa talihsizlik mi diye düşünürken dar bit kot ve dar bir bluz giyinmiş ve çıkmıştım odadan. aslanın mesajı cevapsız kalmıştı ama derse yetişmeliydim.

ders arasında merte şu kütüphanedeki değişik dili sordum "evet onu çarşamba günleri tam gün alacağız ve öğrenmeye başladıkça okursun. ama tabi mert çok yardıma ihtiyacım var dersen bende biraz yardım etmeyi düşünebilirim " dedi ve sırıttı. bu çocuk dışarıdan sert gözüküyordu ama içi iyilikle doluydu sanki. o yeşil gözler güldüğünde çizgi gibi oluyordu ve çekiciliğine +6786268 puan katıyordu. farkında olmadığına eminim. tam ağzımı açıp konuşacakken, "benim hakkımda böyle şeyler düşünme canan beni çok fazla zorluyorsun. ben gidiyorum dersin bitince kütüphanede buluşuruz" dedi ve daha üç ders olmasını umursamadan çıktı gitti. anın şokuyla sadece arkasından nereye diyebilmişitm. ama iyiki gitmişti bu kızarıklığıma on saat gülerdi.

mert gittikten sonra 3 tane kız gelmişti yanıma arya, zeynep ve maya. tanışmak için geç kaldığım sınıfımdan sonun da 3 tanede kız arkadaş yapabilmiştim. arya kızıl çok minyon tatlı yuvarlak suratlı büyük gözlü bir kızdı ve çok konuşuyordu. zeynep simsiyah sanki tokayı koaparacak kadar güçlü duran kıvırcık saçlı uzun ince bir kızdı. maya ise onlara göre daha tombul kahverengi saçlı 1.50 boylarında bir kızdı. üçüde dışarıdan tanışıyormuş. sınıftan da çoğu kişiyi tanıyorlarmış ama yeni biriyle tanışma fikri daha sıcak gelmiş ve beni seçmişler. seçilmiş olmak güzel hissettirmişti. yurtta odalarımızın yakın olduğunuda iki aradaderede konuşup akşam odalarına çağırdılar beni. üçü aynı odada kalmak için özel istek yapmışlar. kütüphaneden sonrası içip sözleşip kütüphaneye gitmek için yürümeye başladım. kütüphane büyük kırmızı binanın zemin katının altındaki dibe doğru 3 katlık bir bölümdeki tek kattı. asansöre binip dğmeye basmıştım ki asansörün kapısını biri tuttu. ve yine aynı kokuburun delikelrimi taciz etmeye başladı. aslan tüm heybetiyle asansörü doldurmuştu. asansör bana dar gelmeye başlamıştı. aslan da dibime dibime girmeye başlamıştı. neden hep bu çocukla yakın temasa giriyordum ki ? konuşmak zorunda hissettim kendimi ve ;

-selam

+selam oda arkadaşım

-sahi neden odaya hiç gelmiyorsun?

+ben 4.sınıfımı tekrar okuyorum. geçen sene biraz araverdim ondan derslere girme zorunluluğum yok bende gündüzleri uyuyup geceleri takılıyorum

-takılıyorum?

+yine mi meraklısın yeni kız?

işte tam da bu anda boyum girintimde burnunu hissetmiştim. heyecandna titriyordum. midem yine garip triplere girmişti.

-napıyorsun aslan?

+odada bir koku var da senden mi geliyor bakmam gerek. ve evet senden geliyor. vanilya he?

-evet severim. kokladıysan biraz uzaklaşsak artık ?

+tamam yeni kız heyecanlanma. heyecanlanınca daha çok kokuyorsun. dar alanda beni bu kadar zorlama istesen.

tam zamanında asansör durmuştu ve ben koşarak kaçmıştım. bu olay da neydi böyle? mert'i gözlerimle ararken arkamı dönmemle aslan yok olmuştu. rüzgarını hissetmiştim. kokusu yine burnumu doldurdu. gözlerimi kapamama engel olamamıştım. mert seslendi ve gözlerimi açmak zorunda kaldım

-canan

+mert bende seni arıyordum.

-gözlerin neden kapalıydı ne düşünüyordun yine

+hiç.

-emin misin?

+evet. ne tarafdan başlayalım. ben bir kaç kitap koymuştum şu arkadaki masalara dün. kaldırılmadıysa onlardan başlayalım istersen ?

-sen nasıl istersen kalp surat. bu arada oda arkadaşınla tanıştın mı? yurtta çizelgeye baktım ama yazmıyordu.

+evet. aslan derin.

mert bana bir anda çok garip bakmaya başlamıştı. sorun neydi ?

-demek aslan derin he. şimdi anlaşıldı neden onu düşündüğün. ama renginde bir garip. sana birşey mi söyledi ? bir şey mi yaptı yoksa?

mert çok endişeli gözüküyordu. onu daha fazla endişelendirmeden gülümseyip iyi olduğumu söyledim ve masalara yönlendirdim. ilk kitapla başladık ama bu kitapta da sadece egzersiz olduğunu söylüyordu. bir 5 kitapta ona benziyordu. son kitaba gelmiştik. 'Safkanlar ve Özel Yetenekleri'. bu da yine o garip dildeydi. dilin adı harokçaymış. harokça türkçeye hiç benzemeyen hatta daha önceden gördüğüm hiç bir dile benzemeyen bir dildi. baştan ve sondan eklemeli, garip çekimleri,garip harfleri olan bir dil. ben bunları düşünürken mert kitabı karıştırmayı bırakmış ve dikkatli bir şekilde bir sayfaya kitlenmişti. okuması bitsin diye beklerken artık umudumun kalmadığını düşünüyordum. ta ki mert .."işte buldum kalp surat ama işler artık senden bile garip. " diyene kadar ..

ÖZGÜR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin