Adna - Beautiful Hell
Special Episode, for the who lost their love suddenly...
爱情是
Jackson
Elimdeki madeni parayı, beyaz masanın üstünde çevirip duruyordum. Zar zor toparladığım düşüncelerim, ani bir tsunami ile darmadağın olmuştu. Yüzüme vuran keskin ışıkların çevrelediği aynaya çevirdiğim gözlerim yansımamla buluştu.
Büyük bir çıkış yapmıştım.
Aradan geçen 1120 günün sonunda, ilk konserime çıkmak üzere sahne arkasında bekliyordum. Parayı bırakıp, masanın üstünde öylece uzanan ve ellerimden önce bakışlarımın ulaştığı kağıda uzandım.
O kadar eskimişti ki 3 yıllık değilde, 3 asırlık gibi duruyordu.
Gözlerim, bir kalemin ucundan kağıda dökülmüş silüetimle buluştu. Milyonlarca, belki milyarlarca kez incelediğim bu çizgilerin her birine işlemiş acı kırıntılarının kalemden kağıda dökülüşü gözümün önüne geldiğinde sertçe yutkundum.
Odanın kapısını açmaya çalışan Jaebum'u duyabiliyordum.
Kilitli kapı birden yumruklanmaya başladı. Her zaman ki gibi benim için endişeleniyordu. Kendime bir şey yapacağımdan korkuyordu.
Korkması komikti çünkü ben yaşamak için söz vermiştim.
Bu hayatı normal yollarla tamamlayacaktım.
"Jackson!"
Jaebum'un ani haykırışı ile donuk bakışlarım aynadan koptu ve kapıya yöneldi. Hiçbir refleksim yerinde değildi. Aylardır çektiğim bu akıl almaz acı duygularımı körelttiği gibi fiziksel tepkilerimi de köreltiyordu sanki.
Elimdeki kağıdı bırakmadan oturduğum sandalyeden doğruldum. Yavaşça kapıya yürüyüp kapıyı açtım ve ona bakmadan arkamı dönüp sandalyeye geri oturdum. Kağıdı tekrar masaya koyup az önce döndürüp durduğum parayı tekrar elime aldım.
"Neden kilitledin kapıyı? Derdin kalbime indirmek falan mı?"
Derin bir nefes alıp, gözlerimi döndürdüğüm paradan ayırmadan cevap verdim.
"Etrafta çok insan vardı, hyung. Yoruldum."
Jaebum'un suskunluğu, bir an için onun yanımda olduğunu unutturdu. Bakışlarım masada serili duran kağıda kaydığında arkasında duran sözler gözüme ilişti.
Bana yazılan bir şarkı.
Asla onun sesinden duyamadığım, benim olan şarkı.
Parayı aniden bıraktığımda, küçük bir paradan çıkamayacak kadar güçlü bir sesle yere düştü. Jaebum ani hareketim karşısında yerinden sıçradığında ben çoktan kağıda uzanmıştım. Beni çizmişti. Beni çizdikten sonra arkasına benim için bir şarkı yazmıştı.
Beni çok sevmişti.
Beni canından çok sevmişti.
Ellerimi yumruk yaptım. Ciğerlerime batan havayı umursamadan yumruğumu masaya indirdim.
"Jackson, sakin o-"
"Jaebum, çık."
"Jackson..."
"Çık dedim!" Bağırışımın tüm koridorda yankılandığını biliyordum. Umursamadım. O an tek istediğim yalnız kalmaktı. Tek istediğim kalbimi çıplak elleriyle ufalayan bu histen sağ kurtulmaktı.