Oylamayanlar ben bitirince falan okusalar? Cidden okunma sayısı ve oyların farkını görmek yazma isteğimi sömürüyor...
>•<
Louis Harry'e olan nefretini açık açık söylediğinden beri konuşmuyorlardı. Harry Louis'den tarafa başını bile çevirmemişti tüm gün boyunca Louis'nin gördüğü kadarıyla. Louis ayıldıktan sonra beraber ilk ortak dersleri olan sınıfa yürümüşlerdi, ikisi de ağzını açmamıştı yürürken. Louis özür dilemek istemiyordu, Harry de bir kere daha özür dilemezdi.
Son dersleri de ortaktı. Yani son iki derse beraber girmiş ve minicik bir iletişim bile kurmamışlardı. Hatta ilk derse beraber geç kaldıkları için birlikte oturtulmuş ve onca dedikodu duymuşlardı kendi haklarında. Buna bile tepki vermemişlerdi. Louis rüyasını düşünüp ağlayacak gibi oluyordu. Harry de Louis'nin gözlerinin içine bakarak ondan nefret ettiğini söylemesini atlatmaya çalışıyordu.
Louis karnına dokunup dokunup üzülüyordu. Karnında çocuklarını taşıdığını bilmek çok garip bir duyguydu. Rüya da olsa çok garip ve güzel bir histi. Minik minik kurtlar, kendi karnında büyüyen, onun yetiştirdikleri, Harry'e benzeye- Ne? Harry'e neden benzesinlerdi ki? Onları Louis doğuruyordu sonuçta. Büyük oğulları ona çekmişti zaten, hah.
Aklına Anne Jay gelince gözleri dolmuştu. Dünyanın en güzel kızını doğurmak ancak rüya olabilirdi zaten. Aklına rüyasındaki kızı gelince dolu gözlerini Harry'e çevirmişti. İlk derste yan yana oturdukları için şuan sınıfın Louis'ye en uzak köşesindeydi. Burukça gülümseyip önüne döndü. Rüyalarının asla gerçek olmayacağını biliyordu, ama çok güzellerdi işte! Düşünmeden edemiyordu.
Louis gözlerini Harry'den çektiği an Harry ona dönmüştü. Louis Harry'nin ondan tamamen nefret etmeye başladığını düşünürken Harry'nin tek merak ettiği neden Louis'nin gözlerinin dolu olduğuydu. Gözleri dolu kırıkça gülümsüyordu. Bunun kendisiyle bir alakası olması çok saçmaydı ama Harry öyle hissediyordu.
Sonunda son dersi de atlattıklarında ikisi de inatla birbirine bakmıyordu. Kaçak bakışlar hariç. Harry grubuna -Louis'nin deyimiyle minik sürüsüne- çoktan antrenmanda olacağını söylemişti, direkt sahaya gidecekti. Louis dersten çıkınca telefonunu çıkartıp Liam'ı aramıştı. Rüyasına iki ders düşünmek yeterdi, daha fazla düşünmeyi kaldıramıyordu.
"Payno nereye geleyim ben?" Liam şansını denedi son kez. "Yanında eşofman falan yoktur senin. Kotla oynayamazsın gelme. Eve git dinlen işte yarın haftasonu." Louis gözlerini devirip yerinde adımlamaya başladı. "Okula kayıt olurken spor salonundaki dolabıma şort koymuştum. Yemedi yani. Sahada mı oluyorsunuz?"
Liam uzunca ofladıktan sonra yanıtladı. "Eğer ponpon kız olmaya mı geldin diye seninle dalga geçerlerse onları değil seni döverim anlıyor musun?" Louis gülüşünü tutmaya çalışsa da başaramamıştı. Liam gözlerini devirip "Soyunma odası B'de seni bekliyorum koca kıçlı." dedikten sonra telefonu kapatmıştı.
Louis'nin kendini iyi olarak nitelendirebileceği sınırlı şeylerdendi futbol. Şu tür ayrımcılığını bıraksalar onun gibi iyi oyuncular bulabilirlerdi. Ama nerede! Neyseki Louis vardı da bu durumu düzeltecekti.
Louis spor salonunun soyunma odaları için olan kısmına yürürken tüm bedenini heyecan kaplamıştı. "Ne?" Brendan kaşlarını çatmış onlara doğru sırtında çantasıyla gelen gence bakıyordu. Liam biliyorum der gibi kafasını salladı. "Louis?" Louis Brendan ve Liam'a el sallarken Liam'ın diğer iki Betası ve Zayn de sahaya geçerken ona el sallamıştı.
"Ona söylemeli miyiz?" Brendan Liam'a endişeyle sorduğunda Liam nefesini verdi. "Söylemedim mi sanıyorsun?" Brendan ağzı açık Louis'ye bakarken Liam sadece ona zarar gelmemesini istiyordu. Takım Alfa ve Betalardan oluşuyordu, bolca Alfadan. Eşlenmemiş Alfalar, Louis'yi çiğ çiğ yiyebilecek Alfalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Always You [LS]
FanfictionKitapta en çok göreceğiniz; 《Alfalar》 ♤Harry Styles ♤Liam Payne ♤Kate Stonebone ♤Aiden Grimshaw ♤Nick Grimshaw ♤Desmond Styles ♤Geoff Payne ♤Mark Tomlinson 《Betalar》 ♧Niall Horan ♧Stanley Lucas ♧Cheryl Tweedy ♧Zayn Malik ♧Martin Langers ♧Olivia Hat...