Chapter 17 ~ Romantic Dinner

4.3K 324 972
                                    

"Louis?!" Kapının yanından duydukları şaşkın sesle Omega sıçrayarak Alfanın dudaklarından ayrılıp kafasını arkaya çevirdi. Gördüğü bedenle tüm kanı midesine çekilmiş ve orada kaynamaya başlamış gibi hissetmişti. Çok, çok utanmıştı. Ellerini hemen Alfanın tişörtünün altından ve saçlarından çekip kucağından indi.

Omega yutkunarak bir şeyler söylemeye çalışırken yalnızca kekeledi. "A-anne..." ama devamı gelmiyordu. Harry de şokla onlara bakan kadını tanıyınca üstünü düzeltip kaydığı yatakta dikleşerek oturdu. Üçü de birbirine bakmak ve göz kaçırmak dışında bir şey yapmazken Johannah kapıyı kapatıp gözlerini kırpıştırdı, hasta yatağında baygın görmeyi beklediği biricik oğlunu onu hastanelik eden adamın kucağında onunla öpüşürken görmeyi beklememişti.

Aslında ikisini çocukluklarından beri yakıştırmıştı ama... Oğlunu o şekilde görmek şoka girmesine sebep olmuştu. Gözlerini kırpıştırarak gördüklerini sindirmeye çalışırken Louis utancından domatese dönmüştü, annesine ne açıklama yapabilirdi ki? "Bana bir su verebilir misiniz?" Harry derhal yerinden kalkıp "Tabii Bayan Tomlinson." diyerek odadan çıktı. Johannah yavaşça oğlunun hasta yatağının yanındaki minik koltuğa çökerken Alfa elinde bir şişeyle geri gelmişti. Louis bir an uçtuğunu falan düşünmüştü.

Louis kulaklarına kadar kıpkırmızı olmuş ve başını öne eğmiş parmaklarıyla oynuyordu. İçeriye giren Harry de nereye oturacağını seçemeyip Louis'nin ayak ucuna oturmuştu. Beta suyunu içip gayet sağlıklı olan oğluna baktıkça Louis daha da gerilmişti. Kim bilir neler düşünüyordu annesi. Başkasıyla mühürlenmek üzere olup Harry ile öpüştüğü için ona ne kadar kızmıştı kim bilir! Hem kendisini o şekilde görmesini de hiç istemezdi...

"Kay bakalım kenara." Louis annesinin sesiyle kafasını kaldırıp dolmuş gözlerini onunkilere dikti, annesi de duygulanmıştı. Belki de sinirlenmişti...

Louis kenara kayınca annesi oturduğu yerden kalkıp oğlunun yanına oturdu. Minik meleğine bir şey olacak diye çok korkmuştu haberi aldığından beri. Louis onun biricik oğluydu ve en değerlisiydi. Jay de Louis'nin hem en yakın arkadaşı hem idolü hem de meleğiydi.

Omega burnunu çekerek kollarını annesinin beline sardı. Anne Beta da gülümseyerek kıymetli oğlunu kolları arasına alıp saçlarını öptü. Louis Harry'den başka birinde bu rahatlamayı hissetmeyi çok özlemişti. Ona fazla bağlı hissediyordu yoksa.

"Seni kaybedeceğim diye çok korktum bebeğim..." Louis ağlamaya başlarken Harry de ona sarılmak istiyordu. O da sürekli Louis'ye kötü bir şey olacak korkusu yaşıyordu. Ve Tanrı aşkına şuan Louis'yi annesinden mi kıskanıyordu?! Jay oğlunun saçlarını sevip öperken Louis annesinin kucağına gömülmüştü. Onu çok özlemişti ve annesine çok ihtiyacı vardı. Meleği yine en ihtiyacı olduğu zamanda yardımına gelmişti.

"Alfa." Kendisine seslenilince Harry gözlerini Louis'den ayırıp ciddi bir ifadeyle ona bakan Betaya çevirdi. "Umarım oğlumu hastanelik etmek için geçerli bir sebebin vardır." Harry az önce olanlar yaşanmamış gibi yapacaklarını düşünüp derin bir nefes alarak kendini açıklamaya başladı. İpleri az önce oğlunu öperken basıldığı bu kadının elindeydi, pek iyi bir tanışma değildi ha?

"Ben şans eseri mühürlenmek üzere olmalarına denk geldim." diye yalanına başladı. "Louis bana sinirliydi, sırf inat uğruna yapıyordu. İstemediği çok açıktı." Jay tek kaşını kaldırıp oğluna baktı. "Sevgiline sinirlenip başkasıyla mühürlenmeye mi çalıştın?" İkisi de gözlerini kocaman açıp ellerini iki yana salladı. "Hayır anne! Ne sevgilisi?! Bununla sevgili mi olunur?" Dehşet dolu bakışlarla Alfayı gösterdi.

Alfa da bir elini beline koyup diğeriyle Louis'ye parmağını doğrulttu. "Ben sana çok meraklıydım çünkü!" Johannah gözlerini ikisi arasında gezdirirken kaşlarını çattı. "Sizi ne halde gördüğümün farkındasınız değil mi? Yalan söylemenin bir anlamı yok." Louis gözlerini büyüterek annesine baktı. "Anne! Onunla birlikte değilim! Öküzün teki ve sürekli kalbimi kırmak dışında bir bok yaptığı yok!"

Always You [LS]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin