↾ 5- Yılanlar Cemiyeti ⇃

9.3K 728 253
                                    

Stresten kaynaklı birkaç ter damlası şakaklarımdan aşağı süzülürken bileğimdeki kol saatine zilyonuncu kez daha baktım. 1 saat 43 dakikadır yoldaydık. Yeraltına inişler biraz zaman alıyordu çünkü aşağı doğru uzanan bir ray sistemi vardı. Iskarta yeraltı şehrine girmek isteyen birinin arabası raylara bağlanır ve mekanizma çalıştırılarak rayların dişlerinin hareket etmesi ile araba aşağı doğru inerdi ki bu uzun bir inişti. Güvenlik nedeni ile rayların hareketi yavaştır.

Uzun süredir Iskarta'ya ayak basmamıştım. Annemle kaldığımız evin durumu ne halde onu bile kestiremiyordum. Çocukken o 1 odalı küçük ev de uyumakta çok zorlanırdım rutubetten nefes alamaz yarım yamalak uyku ile günü geçirmeye çalışırdım. Annemin eski bez parçalarından yaptığı oyuncak bebekle oynardım. Annem eve müşteri alacağı zaman elime elma verir dışarıda bir süre oynamamı isterdi. Iskarta'da meyve bulmak zor olduğundan mutlulukla yer, elime aldığım dal parçası ile toprağa eşeleyip resim çizerdim.

Maziyi tam şu an hatırlıyor olmam biraz garip hissettirmişti. Fakat Iskarta'dan napıp ne edip tekrar göğün üstüne çıkmalıydım bu yüzden de Kılıç Bey'i ikna etmenin bir yolunu bulmalıydım.

Uzun ve sancılı geçen zaman akıp geçtiğinde çoktan yeraltına inivermiştik. Filmli camlar aşina olduğum manzaranın önünü kapatırken elimi arabanın kapısına attım ve kapıyı açtım. Yavaş ama kendinden emin adımlarla yeryüzünden çok farklı olan toprak zemine ayaklarımı basıp indim. Gözlerim etrafı tararken şoför bagajdan eşyamı çıkartmak ile meşguldü. fahişelerin yaşadığı mahalle değildik. Şu an Valhalla'nın tam önünde duruyordum. Başımı yukarı kaldırdım göğe doğru fakat masmavi gökyüzü yerine yüksek kalite aydınlatma kullanılmıştı.

Şoför Valhalla'nın giriş kapısında badyguardların yanına gidip kimliğini ve burada neden olduğumuzu anlatan şeyler zırvalarken ben karşımdaki valhalla'yı izliyordum. Devasa büyüklüğünde bir bina. Dışarıdan tıpkı bir hastahaneye benziyordu gözterişsiz ve sadeydi fakat annem bana bir keresinde Valhalla'yı anlatmıştı. Valhalla, ıskarta yeraltı şehri içinde başka bir şehir sayılan Ak kemiklerin girebildiği özel bir mülkiyetmiş. Bu yüzden Valhalla adı verilmiş. Ak kemiklilerin cenneti.

Badyguardlar geçiş izni verdiğinde birkaç parça olan eşyamın olduğu küçük valize elimi geçirip adımlamaya başladım. Korkuyor değildim ama içim ister ister bir tedirginlikle dolup duruyordu. Sanki zihnim içten içe Iskarta'da sıkışıp kalmaktan korkuyordu...

╎ ┇ ︱ ┊

Iskarta'ya geleli 2 gün olmuştu ve ben o 2 gün içerisinde doğumumdan ölümüme çizilen yolun bir kısalıp bir uzadığına şahit olmuştum. İlk gün hizmetkarlığa başladığım Valhalla'nın elit ortak salonunda sarhoş bir ak kemik tarafından az kalsın öldürülüyordum. Neden ötürü ölümden döndüğümü soracak olursanız fahişelerden birinin içkisine afrodizyak ilacı katmamı istemeleri ve ben de bunu yapmamamdan ötürüydü. Sırf eğlencesine birkaç damla limon sıktım diye silahı kafama dayadığında sonumun geldiğini düşünmüştüm ki ucuz yırttım. 2. gün ise afrodizyak ilacını vermediğim fahişe tarafından zorbalığa uğramamdı. yok efendim o adamı kullanıp yeryüzüne çıkacakmışta ben bütün planının içine etmişim falan filan. Cidden bir tane akıllı insan yoktu Iskarta'da.

Ve şimdi ki zaman 3.günümdeyim. Bugün de başıma ne geleceğini düşünmek yerine kalçalarımı zar zor kapatan hizmetçi eteğini uçlarından aşağıya doğru çekiştirdim fakat oluru yoktu. O kadar erkeğin yanında oturan kadınlar mı fahişeydi yoksa hizmetçiler mi belli olmayan bu ahlak dışı hizmetçi kıyafetini giyerken aşırı rahatsız olmuştum. Bacaklarımı göstermekten oldum olası nefret ederdim çünkü topallık nedeniyle yürüyüşüm hep aksaktı. Birkaç kez fahişelerin bile arkamdan kıkırdayarak güldüğüne şahit olmuştum. İşin garip tarafı ben de onların böyle bir cehennemde yaşamalarına rağmen başkalarını küçümsemelerine gülüyordum.

KASATURA | Yarası Keskin +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin