↾21 - ihtimaller +18 ⇃

22.2K 1.2K 330
                                    

Sıcak nefesleri boynuma her vurduğunda tüylerim diken diken oluyordu. Şu an yaşadığımız bu oda da yapılmaması gereken bir olaydı. Boğazım farkındalıkla düğümlenmiş daha evvel bir şeylerin arzusuyla yanan bedenimin üstüne soğuk su dökülmüştü.

Bozuntuya vermeden "Kılıç durmamız lazım." diye fısıldadım. Neden fısıldadığımı bile bilmiyordum. Bilinçaltım kendi kendine hareket ediyor gibiydi. Sanki oda da Melek Hanım'a yakalanmışım hissi ağır bir travmaydı.

Anın büyüsüne benim gibi kendini kaptırmış olan Kılıç, kapadığı gözlerini açtı ve benden ilerisine arkamda kalan yatağa odaklandı. Sanki bir şeyleri yeni algılamış gibi yüz hatları gerilmişti. Ellerini benden çekip yüzünü başka yöne cam kenarına çevirdi. "Odana dön."

İlk kez reddedildiğim için rahatlayacağımı düşünmezdim ama rahatlamıştım. Hızlıca kucağından kalkıp ondan kaçar gibi uzaklaştım. Odanın kokusu mazisi beni içten içe boğduğunu hissettim.

"İyi geceler" dedim yarım yamalak çıkan sesimle ve ondan hiçbir tepki beklemeden odadan hızlı adımlarla çıktım. Boş karanlık koridorda dikilmeye başladığımda artık nefes alabildiğimi hisseder gibi oldum.

Arkamda duran kapıya yarım ay dönüp baktığımda aklımdan geçenler tam olarak neydi bilmiyordum hatta duymuyordum diyebilirim çünkü kalbimin sesi kulaklarımı esir almıştı. Kılıç için bazı şeyler atılamayacak veyahut bir sandığa kaldırılamayacak kadar kıymetli gibiydi. Onu suçlayamazdım yıllar boyunca hiç değişmeyen odasını düzenini bir an da yok etmesini elbette beklemiyordum fakat beni rahatsız ediyordu... Melek Hanım'ın anıları ilk kez beni rahatsız ediyordu çünkü hayalimdeki bir ailenin gerçekleşebilmesi için onun varlığını taşıyan hiçbir şey olmamalıydı. Kılıç, benim varlığımı istemediği sürece Melek Hanım'ın mazilerini asla silmeyecekti bu evden...

Daha fazla duramayacağımı düşünüp ayaklarımı zorla yatak odama sürdüm. Kabustan sonra uyuyabilir miydim bilmiyorum ama denemeye çalışacaktım. Odamın kapısını açtığımda gözlerim karanlığın içinde bir tur dolandı.

Ayaklarım geriye doğru kaçmak için can atarken ben ileriye adımladım. Boş ve dağılmış yatağa kayan gözlerim bir süre oraya kitlendi. Bir mezar kadar soğuk ve yalnız hissettiren o yatağa yatmak istemiyordum. Odanın içine girmiştim girmesine ama kaç dakikadır ayakta dikildiğimi bilmeden öylece duruyordum. Sanki etrafım tebeşirle çizilmiş ve çizginin dışına çıkmamam gerekiyormuş gibi hissediyordum.

Arkamdaki kapının açılıp kapanma sesi kulaklarımı doldurduğunda istemsizce korkmuştum. Yüzümü dönmeye çalıştığımda bir el bileğimden tutup beni duvara yapıştırmıştı. Çığlık atmama ramak kala büyük eli dudaklarıma kapandı.

Göğüs kafesimi parçalamak istercesine atan kalbimle birlikte göğsüm hiddetle şişip iniyor ve bedeni bedenime değen silüetin gövdesine sürtünüyordu. Beynim yeni yeni algılamaya başladığında ve korkudan ötürü bulanık gören gözlerimin görüşü netleştiğinde karanlığın aydınlattığı kadarıyla yüzüme bakan bir Kılıç gördüm.

"Korkutmak istememiştim." deyip boğazını temizledi ve elini ağzımdan çekti.

"Ama korkuttun." diyerek yanıtlamıştım onu. Sahi... "Neden geldin?"

Soruma yanıt vermeden önce daha da dibime girdi. Bedenlerimiz arasındaki o ufacık boşlukta artık kapanmıştı. Tek eli arkamdaki duvardan destek alırken kafasını bana doğru eğdi. "Yarım bırakılan işi tamamlamaya geldim."

Nefesi yüzümü yalayıp geçtiğinde derinlemesine soludum. Demek endişelenmekten ziyade kendini tatmin etmek için buradaydı... Olduğum konum bir eşten çok Iskarta fahişesini aratmasa da bu gece Kılıç'a kızamıyordum. Hatta buraya bu nedenden gelmiş dahi olması gözüme batmıyordu çünkü o yatağa bu gece tek yatmak istemiyordum.

KASATURA | Yarası Keskin +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin