Nemrud

724 4 0
                                    

Gözlerini kapadı, kimseyi beklemeye tahammülü yoktu artık. Önce bedeni sonra aklı hareketsiz kaldı, göğüs kafesi inip kalkmasına rağmen ölü gibiydi. Bir sivrisinek havalandı, rüya onu alıp götürmüştü çoktan.

Sivrisineğe yenildiğini gördü. Nemrut'un küçücük bir sivrisinek yüzünden bütün huzuru kaçmıştı. Her nereye gitse sinek de onunla birlikte gidiyor, burnuna, yüzüne gözüne konuyordu, hortumunu vücuduna saplayıp kaçıyordu. Ne kadar çalışmışsa, sineği yakalamaya muvaffak olamamıştı. Bütün saray seferber olmuştu. Herkes sineğin peşindeydi fakat hiç kimse tutamıyordu.

Kapıları, pencereleri sıkı sıkıya kapatıyorlar fakat sinek ne yapıp ediyor, içeri girmeye muvaffak oluyordu. Nemrud'un gözüne günlerdir uyku girmemişti. İlahlık davası güden Nemrut, bir sinek yüzünden ne hallere düşmüştü. Nemrut, tarihlerin şahit olduğu en cebbar ve en zalim bir hükümdardı. Üstelik ilâhlık davası da gütmekteydi. Zenginliği, mülkü, serveti onu şımartmış, sonsuz gurura sevk etmişti.

Kuraklık zamanında kendisinden zahire istemeye gelenlere ''Rabbiniz kimdir?'' diye soruyor ve ''Sensin,'' demeyenlere bir şey vermiyordu. Bu yüzden herkesi hâkimiyeti altına almıştı. Mırıldandı ama rüyadan kopamadı.

İbrahim'in insanları elleriyle yaptıkları putlara tapmaktan sakındırıp Cenab-ı Hakk'a iman etmeye, davet etmeye başlaması üzerine müthiş öfkelenmişti.

Huzuruna çağırdığı Hazreti İbrahim'e ''Söyle bakalım senin Rabbin kim? Sen kime itaat ediyorsun?'' diye sordu. Bunun üzerine Hakkın davetçisi İbrahim şu cevabı verdi: ''Benim Rabbim o zattır ki hem hayat verir hem öldürür. Hayatı vermek ve onu geri almak, sadece onun kudretine münhasırdır.''

Nemrut kahkahayla gülerek ''Bu da iş mi yani? Ben de hayat verir veya öldürebilirim. Madem Rab olmak bunlara bağlı, o halde Rab benim!'' dedi. Bu sözlerin ardından Nemrut iki adamı getirtti, birisini öldürdü, diğerinin de hayatını bağışladı. Daha sonra kibirlenerek ''İşte ben de öldürüp hayat verdim. Rabbiniz o halde benim!'' dedi. Bunun üzerine Hazreti İbrahim şöyle dedi:

''Benim Rabbim olan Allah, Güneş'i şark cihetinden doğduruyor. Sen de batıdan doğdur da görelim. Eğer hakikaten Rab isen bunda muvaffak olursun.''

Bu delil karşısında Nemrut hiçbir şey diyememiş, susup kalmıştı. Nemrut, İbrahim ile sözle başa çıkamayacağını anlayınca onu ateşe attırmış fakat ateş Allah'ın izniyle İbrahim Aleyhisselâm'ı yakmamıştı. Başarısız olmuştu. Ve ortam değişti.

Nemrut, şimdi ufacık bir sivrisineğin karşısında ne yapacağını bilemez duruma düşmüştü. Artık sarayda odadan odaya kaçıyor, sivrisinekten kurtulmak için türlü türlü yollara başvuruyordu. Fakat sinek bir türlü kendisinden ayrılmıyordu.

Bütün hizmetkârları Nemrud'un etrafında pervane olmuşlar, onu sivrisineğe karşı korumaya çalışıyorlardı ama bütün tedbirlere rağmen hiç kimsenin aklına gelmeyecek bir şey oldu, sivrisinek Nemrud'un burnundan içeri giriverdi. Kralın burnundan giren sinek gidebildiği yere kadar gitmiş ve orada dönmeye başlamıştı. O andan itibaren Nemrud'da müthiş bir baş ağrısı başladı. Beyninde dolaşan sinek onu müthiş huzursuz ediyordu.

Son çare olarak adamlarına başına tokmakla vurmalarını emretti. ''Vurun! Vurun!'' diyor, sineğin beynine verdiği ıstıraptan tokmağın acısını duymuyordu. Başına tokmağın her inişinde ''Daha hızlı vurun! Daha hızlı!'' diyordu. Başından kanlar akmaya başlamıştı lakin o aldırış etmiyor, başını tokmaklatmaya devam ediyordu. Bir yandan da başını duvarlara vuruyordu.

Hiçbir şey kâr etmemişti. Nemrud, başına yediği tokmaklarla kendinden geçmişti. Sivrisinek ise hâlâ beyninde dönüyordu. Çok geçmeden çırpına çırpına can verecekti.

Gül Yangını | Azer'in YükselişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin