39. Bölüm 3. Kadın

3.4K 176 10
                                    

     Yorumlarınız için teşekkürler. Keyifli okumalar.

   Konak günleri başlamıştı artık. Çocuklar hep bir arada oynuyor, iki bebek de bir arada büyüyordu. Bebeklerden biri erkek çocuk verecek diye alınan kumanın kızı Havva, diğer bebek ise kız çocuk veremedi diye üzerine kuma getirilen Sultan Hanım'ın oğlu Ahmet'ti. Kader ağlarını örerken; insanlar bu ağlarda kendilerine açılan yollardan devam ediyorlardı hayatlarına.
   Şahin Bey artık aynı evde evlatları ile bir arada olmanın mutluluğunu ve Sultan Hanım'ın yanıbaşında olmasının huzurunu yaşarken, olan bitenden çok da haberdar olamayan Keklik Gelin de şaşkın bir şekilde izliyordu evdeki yaşananları.
     Artık mutluydu o da aslında. Gerginlik ve kavga ortamı Keklik Gelin'e de iyi gelmiyordu. İçten içe  bazen ben gelmeseydim kuma olarak bu eve, onlar mutlu mesut hayatlarına devam edeceklerdi hayatlarına, bu evde çalı dikeni olan bir tek ben varım derken ; bazen de erkek evladı ben vermeliydim neden Sultan Hanım verdi ki diyor, haset tarafı ağır basıyordu.  Arada melek; arada şeytan yoklayıp duruyordu onu da. İnsanoğlunun hep çıkmaza düştüğünde lafını dinlemesi en çok sevilen, en çok bizden yana baldan tatlı sözler söyleyen olağan şüpheli malum hepimizce zaten. Şeytan...
     Arada olan ufak tefek atışmaları sağlam manevralar ile ve olgunluğunun etkisiyle atlatmaya çalışıyordu Sultan Hanım. Hem seven hem de paylaşmak zorunda olan kadın olmak zordu vesselam. Kumasını evladı yerine koymak için çaba gösterse de o da düşüyordu arada şeytanın vesveselerine. Seven kadın kıskanır yahu! Bahaneler arasındaydı her daim.
      İyi kötü birbirlerini idare ederken iki kadın, bir üçüncü kadın daha katılır aralarına habersizce, onay almadan ve kendi eviymiş gibi yayılır konağa.
       Köydeki yaşantısından biraz uzakta kalmak istediğinden ve binbir emekle erkek evlat sahibi yapmak için kaç kişinin hayatını altüst ettiğine bakmaksızın geliverir konağa. Şahin Bey'in iki evladı daha olduğunda herhangi bir şenlik yapılmadığını ya da zılgıtlar çalınmadığını duyduğundan, evlerine de müjdeler olsun hediyesi istemeye kimse gelmediğinden, kendince ikisi de kız olmuştu.  Acer ( yeni) gelin de aynı eski gelin gibi çıkmıştı ya !
        Erkek olsa idi bebeklerden biri babalarına mavi renk gömlek hediye edilir ve çarşı ya da köy meydanında öyle gezdirilirdi. Artık ben erkek evlat sahibiyim cümlesinin renklere yamanmasıydı aslında bu gelenek. Mavi özgürlüktür, huzurdur, ayrımcılık ya da bağnazlık rengi değildir düşünülenin aksine. Ama öğretilenleri sorgulama ya da aslını öğrenmeye çalışma istek ya da gereği duyulmazdı ki... Gel gör ki âdet ya da töre adı altında bir çok şey kullanılmıştı ya..... 
      Müjde istenmedi, koç kesilmedi ise   ikisinin de kız olduğunu düşünen, karalar bağlayıp, başka bir kuma mı bulsak sorularını sorarken Şahin Bey'in ablası, erkek bebek  olduğunu duyduğunda soluğu hemen kardeşinin evinde almıştı.
       Fatma Hanım bir taraftan sevinçli idi; artık soyları devam edecekti, bir taraftan öfkeli idi bu sevinci yaşamalarına neden izin vermemişlerdi ki bu iki gelin! Hangi hakla ağa evinde doğan erkek bebek saklanır, koçların kesilip, davulların çalınıp, yemeklerin dağıtılmasına engel olunurdu ki! Onun tek istediği soyun devamı idi. Bu gelinlerin başında bir büyük gerek onlara hadlerini bildirecek deyip, çöreklendi konağa.
    Artık bundan sonra hangi tarafta ne olaylar ne entrikalar dönecekti Allah bilir. Bir evde bir kadın iyidir, iki kadın tehlikelidir, üç kadın olursa ne olur göreceğiz bakalım.
    Hangi tarafa daha yakın olur Fatma Hanım sizce? Yorumlarınızı bekliyorum.

Gönlümün Sultanı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin