41. Bölüm Şölen

3K 170 19
                                    

     İki gelin bir görümce iki bebek ve üç kız ile konakta hayat devam ederken Şahin Bey'in mutluluğuna diyecek yoktu. Sultan Hanım yanıbaşındaydı ve evde ayrı gayrılık yoktu onun gözünde artık. Yaradandan dilediği ne varsa evinde idi. Ablasının gelmesine başlangıçta sevinse de sonraları tedirgin olmuyor değildi hani. Yuvasına kuma zorlamasını ablasının isteği ile olduğunu biliyordu ancak Keklik ile birlik olup; Sultan Hanım'ı üzerler diye düşünüyordu ancak engel olacak pek bir şey bulamıyordu şimdilik Şahin Bey.
       Göçüp giden Ayşe ablasından sonra Fatma ablasının kendisini ailesine adadığının farkındaydı ama huzur istiyordu artık evinde yöresinde Şahin Bey. Erkek torun diye tutturdular da ne olmuştu ki? Yaradandan öyle bir tokat yemişlerdi ki! Farkına varamamıştı ki Fatma Hanım. Şimdi derdi başkaca idi ama ne idi ki, zaman gösterecekti elbette.
       Evin düzenine alışan Fatma Hanım yine kendi zorlaması ile güzelce kurbanlar kestirdi ve kazanlarca yemek pişirtti. Tüm ilçeye dağıtılsın ki, Şahin Bey'in artık bir oğlu olduğunu cümle alem duysun  diye. Şaşalı sofralarda fısıldayıverdi gelene gidene, dedikoducusuna, gün görmüşüne,  sonradan görenine; bebek nazarlardan korunsun diye kırkının çıkması beklendi diye. Kime ne idi ; eksik etek Sultan Hanım'ın canı istemedi de duyurmadık diyecekti ki. Uydurdu bir güzel kılıfına her bir kızgınlığı ve kırgınlığı. Kadındı o da  hissetmişti amma velakin; hissizmiş gibi bilmiyorum ben ayaklarına yattı öylece. Önceliği kadınlık gururu değildi ki, ailesinin devamı idi.
        Yuvasının ortasına  incir ağacı diken kadın ile oğlu oldu diye şenlik sofraları kurdurtan kadının aynı kişi olduğunu anlamakta zorlandı Sultan Hanım bir süre. Doğuramazsa kadın kusurlu, doğurursa neden kız doğurdu, sonrasında neden erkek doğuramadı diye dışlanan kadın her daim eksik, her daim kusur sahibi oluverirdi işte. Şuçlayan kadın , yine başka bir kadını suçluyordu öylece. Suç ne idi ki? Güç sahibi olamamak mı? Kadere boyun eğmek zorunda olmak mı? Kabahati olmayanı suçlamak, suç teşkil etmiyordu belli ki o zamanlarda da.
     Tüm şenlik süresince kenarda olan biteni izleyen Keklik Gelin ise her geçen gün kendini  daha değersiz ve beceriksiz olarak görüyordu. Konağa gelme sebebi elinden alınmış gibiydi kendince. Ya Fatma Hanım bir sözü ile kuma olarak getirdiği evden yine bir sözü ile baba evine gönderir miydi ki? Baba evine dönmek bir kadın için ölümdü. Bu kadın işe yaramaz artık, alın siz ne yaparsanız yapın demekti. Buna razı gösterir miydi ki Şahin Bey? Tanımıyordu ki evlendiği adamı. Yollayacak bir adam gibi merhametsiz  birine benzemiyordu Şahin Bey. Baba evinde gün aşırı dayak yiyen ve sebepsiz yere eziyet gören biri iken Keklik Gelin, koca evinde hiç dayak yememişti ki , geldiği bir yıla yakın süre içinde.
    El mahkum Sultan Hanım ile de Fatma Hanım ile de iyi geçinmek zorunda kalacaktı Keklik Gelin. Mecburdu buna aksi durumda ölümle yüzleşemezdi. Sultan Hanım'ın bir kötülüğünü görmemişti ki Keklik Gelin bu güne dek. Üzerine kuma geldiği kadın ,kocasını paylaşmak zorunda kaldığı kadına, kumasına ablalık, yeri geldiğinde analık yapmıştı, inkar edemezdi. Aynısını yapabilir miydi Keklik Gelin? Deneyecekti. Kim bilir yapabilirdi...

Gönlümün Sultanı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin