34. Bölüm İyi mi?

3.6K 199 29
                                    

Kıyamadım sizlere, bu gece yetiştirdim. Ama eklemem gereken bir kaç konu var. Yazar olamadım henüz ancak hikayeyi kelimelere dökmeye çalışan bendeniz aslında bir öğretmenim Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni değilim 😀 Branşımı tahmin edene bir bölüm de benden hediye 🤔🤗😂 Yatılı bir okulda çalışıyorum ki mesai yükünü arttırıyor malesef. Bunun yanı sıra biri cimcime biri de kara böcük 2 tane de çocuğum var. En küçük çocuğum ise 1. sınifa gidiyor. Ela Lale el ele dönemindeyiz anlayacağınız. Hikayeyi yazmaya başladığim zamandan bu güne 4 yıl geçmesi ve henüz tamamlayamamış olmam bir türlü fırsat bulamamamdan kaynaklanıyor aslında.
      Bu aralar fena halde gaza gelmiş durumdayim ki burada okuyan ve yorum yapan tüm arkadaşlara teşekkür ederim, sayenizde geceleri klavye sesleri yükseliyor mutfağımızdan 😀🤗
      Yorumlarınızdaki her cümleyi okuyup, eklemeler yapabilir miyim diye düşünüyorum. Gecikmem aslinda bir çok sebebe bağlı.
     Bu hafta beni bu bölümle idare edersiniz diye düşünuyorum. 24-25 Kasımda Açıköğretim fakültesinde ikinci üniversite için ara sinav döneminde sınavlarım başlayacak. Umarım beni mazur görürsünüz. Her firsatta yorumlarıniza bakip cevap yazmaya çalişacağım. Anlayişıniza sığınıyor, keyifli okumalar diliyorum 🤗😀

       Ahırdan ilk çıkan Keklik Gelin oldu. Şahin Bey Keklik Gelin'in başının yerde olmasından ve kimsenin zılgıt çalmamasından bebesinin kız olduğunu düşündü. Sanki kendisi tutturmuştu erkek çocuk verin diye. Umursamıyordu ki Şahin Bey, evladım sağlıkli olsun yeter diyordu. Umursayanlar sadece başına iş açmışlar, sonra da kenara geçmişlerdi işte. Olan ona ve ailesine olmuştu işte...
       Buna da şükür dedi içinden. Sadece Keklik Gelin'e 'Sultan iyi mi ?' diye sordu. Aldığı cevap sadece baş sallanması olunca içi rahat etti. İlk kez doğum yapınca Sultan'ım dediği kadının yanına gidememişti. Anlamıştı Sultan Hanım'ın benden uzak dur ağa mesajını. Yoksa hangi kadın ahırda doğum yapardı ki. Varsın istediği olsun. Kendisinigöstermeyen kadın şimdi bebesini göstermiyordu. Haklıydı kendince ne yapsa azdı ona...

Keklik Gelin ise Şahin Bey'in 'Sultan iyi mi ? ' sorusuna pek içerlemişti. İyi ki Sultan söz verdirmişti de o söylemek zorunda kalmamıştı OH olsundu Ağa'ya.
Sultan Hanım'ı da anlamamıştı ki Keklik Gelin. Neden öyle söz verdirmişti ki? Kendisinin oğlu olsa zil takar, oynar, şenlik kurdurur, kurbanlar kestirirdi işte. Sultan Hanim ne diye kendini bunlara layık görmüyordu ki? Oldukça güzel bir kadındı oysa. Kendisinden bile güzeldi. Bembeyaz teni, yemyeşil gözleri, upuzun kirpikleri ile, bir bakan bir daha bakmak istiyordu kendisine. Tamam güzel kadındı. Şahin Bey de onu seviyordu, sevmese idi neden Sultan Hanım iyi mi diye sorsun ki. Sultan Hanım'ın Şahin Ağa'yı sevdiğini de biliyordu. Neydi ki bu problem bir türlü anlayamıyordu. Gerçek ortaya çıkıncaya kadar, kuma beceremedi erkek evlat vermeyi, karısına nasip oldu bak diyecek olan dedikoduculardan bir süre uzak kalacaktı en azından. Kıskandı mı Keklik Gelin? Evet, biraz kıskandı. Birazdan daha fazla kıskanmış olabilirdi. Off, feci şekilde kıskanmış, evden gönderilme korkusu yine açığa çıkmıştı işte. Göndermezdi inşallah onu Şahin Ağa, Beceriksizin tekisin demezdi...
Evet Şahin Ağa'nın sonunda bir oğlu olmuştu. Hem de erkek doğuramıyor diye üzerine kuma getirilen karısı Sultan Hanım doğurmuştu. Sultan Hanım 'a nasip etmişti Allah Şahin Ağa'nın oğlan babası olmasını. Keklik Gelin'in anlamadığı ve anlam veremediği ise; Sultan Hanım'ın kırgınlığının hala geçmemesi. Geçmemişti içindeki kavgası, sessiz isyanı Sultan Hanım'ın. Sevinsin istemedi kocası; biliyordu ki kocası sevinirken; kuması daha bir üzülecekti. Kumasına da kıyamadı Sultan Hanim. Kıydıkları belli idi, kendisine ve Şahin Bey'e kıydı.
Am bir ay boyunca oğluna dair tek bir söz söyletmedi kimseye. Kızları ağzından kaçırmasınlar diye yeni bebeğin adını sadece BEBEK koyduk dedi. Kızlar da Bebek dediler durdular bu süre boyunca. Bebegin altını da kızlar yokken değiştirdi sadece. Öyle pembe mavi kıyafetler yoktu ki şimdilerde olduğu gibi. Bir kardeşten kalan kıyafetler tüm ailenin bebeğine yetiyordu o zamanlar, şu anda yetmemesinin, yetiremediğimizin aksine. Büyüklerimizin bu durumdan hareketle söylenmiş bir sözü vardır; Bebeğin yediği helal, giydiği haramdır diye....
Ama bir problem vardı. Bebeğin kırkının çıkmasına az bir zaman kalmıştı ancakbebek henüz isimsizdi işte. İsim hakkı ana ve babaya verilmiş olmasina rağmen Anadolu' da bebeğin anası utanır, istese de koyamaz bebesinin adını, sadece içinden geçirir. Babası da ayıplamasınlar diye koyamaz istediği ismi. Kural bellidir, oğlanın ilk çocuğunun adı.....
  

Kurallarin neler olduğunu bilen arkadaşlardan yorum bekliyorum. Bir de bebeğin adı ne olacak? Tahmini olan var mı?

Gönlümün Sultanı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin