İki katlı ahşap evin alt kısmından çığlıklar yükseliyordu. Burası evin ahır olarak kullanılan arka tarafıydı. Sultan Hanım evde değil ahırda doğum yapıyordu. Yaşadıkları yerin ileri gelenlerinden varlıklı ailelerindenlerdi . 'Dayan kızım dayan Sultan'ım' diyordu teyzesi Sultan Hanım'a. Sultan Hanım 3 kızından sonra 4. evladını dünyaya getirmeye çalışıyordu. Aslında zor değildi o kadar doğum onun için. Fiziksel olarak değildi acısı.... İçi acıyordu...... Yavrusunu dünyaya getirmek onu mutlu ediyordu tabii. Canını yakan evladı değildi elbette.
Şahin bey heyecanla Sultan'ının kurtulmasını bekliyordu. Bildiği tüm duaları okumuştu ama içinde bir sancı vardı geçmeyen, bitmeyen... Sebep olduğu bu sıkıntı şimde nerden gelmişti aklına. Düşünmemeye çalıştıkça yapamıyordu. Birden o günleri hatırladı.
Zümrüt gözlü Sultan hanımı görürgörmez beğenmişti. Allah'ım o gözler o ten nasıl da bir bir arada ahenk içindeydi. Rabbine bu güzelliği kendisine bahşetmesini diledi deniz gözlü, uzun boylu Şahin bey. Şahin bey yakışıklıydı. Köy meydanından geçerken su başında bekleyen kızların hepsi ona daha fazla bakabilmek için ellerinden geleni yaparlardı. Bakmazdı Şahin bey o kızlara. Ama tarladan dönerken Sultan'ı görmüştü gözleri. Ahh 'Rabbim ne olur bir yavuklusu, nişanlısı ya da kocası olmasın. ne olur rabbim'diye dua ederken buldu kendisini. Ablası kız aramaya başlamıştı Şahin beyin. Ama oralı değildi ta ki bu güne kadar. Ablasına söylemeli tez zamanda o güzeli hanımı, gözünün bebeği, gönlünün sultanı yapmalıydı Şahin.
Ablasına açılmaya çalışırken adını bile bilmediği o kızı nasıl tarif edeceğini düşündü. Gözlerini tarif etse ablası bilir miydi acaba? Teninin beyazlığından da bahsedeyim bir de diye düşünürken, ablası " sen Sultan'ı mı anlatmaya çalışıyorsun kardeşim " deyince Şahin bey tam olarak tarif etti gönlünü çalan hanımı. Adı da tam olarak onu anlatıyordu Gönlünün Sultanı'nı......
Kısa zamanda haber gönderilmiş cevap beklenmeye başlanmıştı. Ne kadar da zor geçiyordu günler verecekler miydi o güzeli Şahin Bey'e? Verirlerdi tabi... Ağa olmasına rağmen adildi , hatırşinastı, güvenilir ve saygın biriydi Şahin Bey.
Uzun bir bekleyişin ardından haber gelmişti. Ağamız bizi kendisine layık görmüştü de biz mi karşı gelebiliriz, onur şeref duyarız gibilerinden bir cevap yollmışlardı. Kızın gönlü varmı yok mu bilmiyordu bile. Kesin abileri sormamışlardı gönlün var mı diye.. Gönlü olmasa da güzel gözlü Sultanı kendisini sever miydi? Ya sevdiği varsa ? Kendisini istemezse ne yapardı Şahin Bey? Bu düşüncelerle boğuşurken ablası gülerek yanına geldi "Hadi hayırlı olsun Ağam sevdiğine kavuşacaksın" dedi. Şahin Ağa birden " Abla ben bir saat kadar kızla konuşsam olmaz mı " dedi. Abla hışımla " Aman ağam bizi ele güldürecek misin ? Köylü Ağa Aslanların kızına boyun eğiyor, peşinden koşuyor derlerse ne yaparız biz ?" deyince elindeki umutları yok oldu. mecburen düğün gününe kadar birbirlerini görmeyeceklerdi, ama ya Sultan onu hiç görmediyse ne olacaktı? Buralarda kadın değersizdir sadece erkek karar verir, kızın ailesine haber yollar, kıza sormadan erkekler ve anneler aile büyükleri arasında münasip olup olmadığına karar verirler. Kadın ise gider ve verilen karaları uygular. Daha önce bu durumu hiç düşünmemiş olan Şahin bey herşeyi oluruna bıraktı. Bırakmak zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönlümün Sultanı (TAMAMLANDI)
Roman d'amourYarım kalan bir sevda masalı. Herkes kendinden, geçmişinden bir şey bulacak bu hikayede. Bazen hüzün, bazen öfke bazen ..... İlk yazılmaya başlandığı tarih 26 Ağustos 2014.