47. Bölüm Hastane Günleri

2.7K 192 29
                                    

Yorumlarınız için teşekkür ederim. Keyifli okumalar🤗
Bu haftalık bu kadar yazabildim, affınıza sığınıyorum.
  Yorumlarınızı bekliyorum.

    Sultan Hanım'ın tedavisi yapılırken, aslında boşa bir çaba olduğunun farkında idi. Gün geçtikçe zayıflaması, hareketlerinin zorlaşması, ağrılarının artması, hazin sona az kaldığını kanıtlıyordu. Ümidi kalmamıştı Sultan Hanım'ın. Ona soracak olursak onda ne hanımlık kalmıştı ne kadınlık. Haftada bir uğrayan Şahin Bey de eskisi gibi sık uğramıyor du ki bu daha fazla ağır geliyordu Sultan Hanım'a. Zaten göğüsü alınmış bir kadın olarak kendisini eksik hisseden Sultan Hanım için bir de terk edilmişlik ve değer verilmiyormuş duygusu da eklenmişti, zihnini zorlayanların arasına.
         Evet o Şahin Bey'den vazgeçmişti de bu kadar çabuk vazgeçilmek daha da koyuyordu gün geçtikçe. Kendisi vazgeçilen olunca mı böyle aciz hissediyordu  insan. Şahin Bey de böyle mi hissetmişti ki konağın arkasına yerleşince Sultan Hanım? Bu kadar mı az sevmişti Sultan'ım dediği kadını? Hastalıklı kadın olmak mı bu kadar çabuk değersizleştiriyordu içi yanarcasına severken? Evde başka bir kadın beklerken ha bir eksik ha bir fazla mı diyordu Şahin Bey? Gelse şu kapıdan içeri şöyle bir içten sarılsa da derdini, sevincini, öfkesini paylaşsa, çok mu yük olurdu, yıllarını verdiği, gönlünü adadığı, beş çocuğunun babası? Anlıyordu artık son günleri idi, ama bu son günlerini de evlatlarından ayrı geçirmek istemiyordu daha fazla.
      Nasıl olsa bu hastaneden koşarak çıkamayacaksa en azıdan evim dediği yerde, evlatları ile aynı çatı altında vermeli idi son nefesini. Ya bir daha diğer çocuklarını göremezse? Evlatlarına bu hastane odasında son vedasını yapmadan gitmeyecekti Sultan Hanım.
    Açıp ellerini semaya ve yalvardı yaradana " Rabbim bir güç ver bu kuluna. Gideyim, yuvamda evlatlarımın yanında al şu garip bedenimi. Son bir kaç gün şu güçsüz bedenime güç ver ki gidebileyim, son görevimi yapayım evlatlarıma. Onları senden başka emanet edebileceğim kimsem yok Allah'ım. Sen koru sen kolla, etrafındakilere merhamet ver ki öksüzlüklerini unutsunlar bir nebze!" Göz yaşları içinde uykuya dalmak üzere olan Sultan Hanım, yanındaki sandalyede günlerini geçiren Kiraz'ın daha bu yaşta hastane köşelerinde kalmasından rahatsızdı. Ya bu koca şehirde başına bir şey gelirse, bir de bu derdi çektirmesin Rabbim diyerek günün aydınlanmasını bekledi Sultan Hanım.
      Sabah annesinin yatağında oturur halde gören Kiraz pek bir ümitlenmişti. Annesi iyileşecekti inşallah, bir haftadır başını kaldıramazken bu gün oturur halde gördüğü annesi onu ne çok mutlu etmişti. Güzel günler yakındı, buradan yürüyerek çıkıp evlerine gitmek istiyordu, kardeşleri ne haldeydi kim bilir?
       Doktorların kontrolü yapılırken, Sultan Hanım Kiraz'ı bilerek süt almaya yollamış, artık evine gitmek istediğini söylemişti. Doktorlar ikna olmayınca, yalvardı onlara. " Bırakın da son nefesimi evimde vereyim, biliyorum işe yaramıyor, geldi mi gitmiyor bu illet, bari son nefesimi huzurla vereyim der ve çıkış için Şahin Bey'in aranmasını ister. En geç 2 güne çıkabileceğini öğrenen Sultan Hanım mutludur artık. Sahi 2 güne ömrü, alacağı nefesi yeter miydi? İnsanoğlunun yaşadığı gün değil, aldığı nefes sayılıdır derdi ninesi küçükken Sultan Hanım'a. Yeter miydi nefesi eve varıncaya kadar? Gerekirse nefesi az alır, ama evine gidip, evlatlarının kokusunu son kez içine çekerdi. "Allah yardım etsin bana, Allah'ım ne olur nasip et şu kuluna evine varmayı!" olur şimdiki duası.
      Kiraz elinde süt ile içeri girince Sultan Hanım şöyle seslenir kızına " Kiraz'ım en geç 2 güne evimizde olacakmışız, doktor söyledi yavrum sen de kurtulacaksın sandalye tepesinden !" 
    Kiraz umut doludur, doktorlar yolluyorsa annesi iyileşiyordur diye düşünür
Kiraz da özlemiştir; evini, kardeşlerini...
       

Gönlümün Sultanı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin