Geçmiş Zaman Olur Ki Hikayemizin finalini yayinladık bu gün. Artık Gönlümün Sultanı final yapıncaya kadar devam edeceğiz.
Günler birbirini kovalarken doğum sancılari artmıştı Sultan Gelin'in. Ne kadar geç o kadar iyi diye düşünerek, sancısını da söyleyemiyordu kimseye. Her ananın yüreğine fısıldanırdı evladının ne olacağı ve biliyordu ki bu yavrusu da kız olacaktı, artık benden yana olan Ay'ım dediği Şahin Bey onu eskisi gibi görmeyecek , sevmeyecek korkusu sarmıştı Sultan Gelin'i. Kocasının bir kiz evlat daha dilediğini bilmeden yedi bitirdi kendisini günlerce.
Vakit erince sona ne kadar uğraşsa da boşa idi ve doğum başladı. Şahin Bey'in yüzüne nasıl bakacağını düşünürken Sultan Gelin bu sefer yeşil gözlü ahusuna vuruldu. Güzeller güzeli bir kız evlat daha nasip etmişti yaradan. Üzülse mi sevinse mi bilemedi. Kokusunu içine çekince şükürler düştü dilinden. Yaradanın hikmetinden sual olunmaz. Bu yavrumu da diğeri ile bana bağışla Rabbim, iki cihanda da yüzlerini güldür kızlarımın derken, içeri Şahin Bey girdi. Yüzünü yere eğen hanımının yüzünü yukarı kaldırıp, şöyle konuştu Şahin Bey:
" Bana ikinci bir güzelle baba olmayı nasip eden Allah'a şükürler olsun. Ettiğim dualar kabul olup, yitip giden bacımın yerine bir kız evlat hayrından daha verdin. Bu yavrumumun adını Ayşe koyayım ben Rabbim, bahtını güzelinden, karakterini ve namusunu da ad aldığı halasından versin. " Dedi ve hanımına içten bir sarılma bahşetti.
Sultan Gelin günlerce boşu boşuna kendini yediğini bu sözlerle anlamıştı işte. Ketum bir adamdı kocası. Bu kadarını tahmin edememişti. Suratını asıp ; kendisine kızmasını beklerken, şükrünü ve sevincini dile getirmişti koca yürekli beyi.
Günlerce uykusuz, gergin geçirilen gecelerin acısını çıkartırcasına uyudu Sultan Gelin bir hafta boyunca. Çocuğunu besleyip, yorgunluktan bayılıp, yığılıveriyordu yatağa. Bu süre zarfında evdekiler yardımina koşmuştu ve hiç şikayet eden de olmamıştı. Doğumun zor geçtiğine yormuşlardı bu halsizlikleri.
Şahin Bey arada ebeyi getirtip; Sultan Gelin'i kontrol ettiriyordu. Hanımının bu hali pek hoşuna gitmese de ona da soramıyordu, neyin var can özüm diyemiyor, kendince kuruyordu, dermansız dertlere düşmesinden tedirgin, iki kızını da görünce, bu evlatları analarından ayırma Ya Rab dualarını eksik etmiyordu.
Sevmek yetiyordu onlara ama dile getirmek ya da derdinin ortağı olmak pek de bilinen bir şey değildi kendilerince. Kadın dile getirse şikayet ediyor oluyor, erkek dinlemeye kalkışsa, hanımın eteğinden ayrılmıyor oluyordu. Her iki taraf için söylenmemiş sözler, edilnemiş itiraflar varken, yürekte şükür ve dualar devamlılık gösteriyordu işte.
Şimdilerde biz herşeyi konuşuyoruz diyen nesil mi doğruyu yapıyor da en ufak problemde yıkılmaya ya da sarsılmaya hazır yuvalar kuruyor? Geleneklere sıkı sıkıya bağlı insanlar toplum baskısı ile sustuğu için mi bir ömür aynı yastığa başkoyuyorlar? İşin özü her iki tarafta da problemler var zannımca. Sosyolog değilim ancak bir yerlerde hata yapıyoruz yeni nesil olarak ama nerede? Öncelikle bunu bulabilmek lazım düşüncesindeyim.
Okuyan arkadaşlara kısa bir tüyo vereyim. Bu hikaye gerçekten yaşanmıştır. Arada benim hayal ürünü olarak eklediğim kısımlar yoğunlukta. Ama ana hatları ile yaşanmışlığa bağlı kalıyorum. Bu hikayenin ana karakterleri ise benim rahmetli Anneannem ve Dedemdir. Sonu belli olan bir hikayenin aralarına çeşitlilik katmaya çalışıyorum sadece. Okuyan ve beğenen-beğenmeyen tüm arkadaşlardan yorum bekliyorum. Selametle kalın.
Bölümler artık sık sık gelecek. 😀
![](https://img.wattpad.com/cover/10487501-288-k707704.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönlümün Sultanı (TAMAMLANDI)
RomanceYarım kalan bir sevda masalı. Herkes kendinden, geçmişinden bir şey bulacak bu hikayede. Bazen hüzün, bazen öfke bazen ..... İlk yazılmaya başlandığı tarih 26 Ağustos 2014.