Gözlerimiz biraz yorum görsün değil mi ama?———
Kapı çaldığında Buğra tarafından bölünen uykuma geri dönmek için yatağımda uzanıyordum. Uykuya bir türlü geçemiyordum çünkü onun dengesizlikleri beynimi oldukça meşgul ediyordu. Bakışlarını, o yıkılmaz karakterinin yanıma her gelişinde biraz daha sarsıldığını görmesem söylemeye dilinin varmadığı yalanlarına inanabilirdim ama görüyordum. Benden nefret ettiği kesindi buna inanıyordum. Sadece nefret etmediği de kesindi ve bu içimde ölsünler diye uğraşıp durduğum umudumu tekrar tekrar yeşertiyordu.
Eğer çalan ahlak masası falan değilse çok büyük ihtimalle bir yanlışlık olmuştu ama sıcak yatağımdan çıkıp oraya doğru ilerledim. Zil sesi yumruk seslerine dönüştüğünde duyduğum "Aç kapıyı." diyen sesle hemen kapı kolunu indirdim.
Düşündüğüm diğer ihtimallerin saçmalığı kadar Buğranın karşımda olması da saçmaydı. Beni önemsemediğini üstüne basa basa, beni inandırmaktan çok kendisini inandırmaya çalışarak söyleyen biri için evime çok fazla uğruyordu.
"Bana ne yapacağımı söyleyemezsin." İçeri geçip kapıyı sertçe kapatarak üstüme yürümeye başladığında geri geri giderek aramızdaki mesafeyi korumaya çalıştım.
"Çok ani olmadı mı bu ziyaret?" Alaycı çıkarmaya çalıştığım, ama pek de öyle olmayan sesimi duymayacak kadar sinirli bir hali vardı.
"Bir daha bana emir vermeyeceksin." Sırtım duvara yapıştığında bile durmayarak yüzünü yüzümden iki santim öteye getirdi.
"Anlaşıldı mı?" Sesinden yayılan tüm sinir vücuduma işlemiş gibi titrememe neden olsa da korktuğumu belli etmeyecek kadar gurura sahiptim en azından.
"Bana lafını geçiremezsin be Buğra." deyip elimi omzuna koyarak korkmadığım imajını vermeye çalıştım. "Hem sen kim oluyorsun da evime bu şekilde girebiliyorsun?"
Önce omzundaki elime sonra da gözlerime doğru bakıp kafasını geriye doğru eğerek omzundaki elimi kafamın üzerinden duvara yasladı. Bu vesileyle yüzlerimiz arasındaki son aralık da yok olduğundan nefesini kendi nefesimde hissedebiliyordum.
Bileğimden tutan eli elime doğru kayıp parmaklarını parmaklarıma geçirerek öyle kaldı. Yakınlığımızın en az benim kadar onu da etkileyişini, bakışlarının öfkeden başka bir hale, korkudan değil de heyecandan titreyeceğim bir hale dönüşmesini hayranlıkla izledim.
"Kendimi artık tanıyamıyorum." Burnunu yanağıma sürterek kafasını yana kaydırıp alnını yasladı oraya. "Ayarlarımla oynadın lan. Değişik bir adam olup çıktım. Nasıl eski halime dönebilirim onu da bilmiyorum."
Sesindeki tüm sinir gitmiş, fısıldayarak tüm sözlerindeki ruhuma anlatırmış gibi bir incelikle konuşuyordu.
"Senden uzak durmaya çabaladıkça beni daha zor bir duruma sokuyorsun." Kafamın üstündeki ellerimizi yanıma indirip derin bir nefes aldı üstündeki tüm ağırlığı atmak istercesine.
Onun üstünde olan baskıyı ilk kez bu kadar yoğun hissediyordum. Benim için onunla olmak kolaydı ama sevgilisi, gerçekten iyi kalpli bir sevgilisi varken benim gibi ne idüğü belirsiz birinden etkilenmiş olması karakterinin sarsılmasına neden oluyordu.
Benimle olmayı seçmezse bir daha karşısına çıkmayacaktım. Kararını verdiğim şeyi ne denli uygulayabilirdim bilmiyordum ama en azından kararımın bir yerde mantıklı olduğuna inanıyordum.Alnını yanağımdan omzuma doğru kaydırırken boynumda, beni koklamak gibi olağandışı bir eylemi yaptığını düşündürecek kadar uzun süre oyalanışının üzerinde fazla durmayıp boştaki elimi dokunmak için yanıp tutuştuğum saçlarına çıkarttım.
Bir elim onun parmakları, bir elim de saçlarının arasındayken nefes almayı unuttuğumu soluk soluğa kaldığımı anladığımda fark ettim. Upuzun bir yolu koşmuş gibiydim ama mesafe sadece onun kalbiyle benim kalbimin arası kadardı.
Sesini çıkarmadan uysal bir şekilde saçlarını okşamama izin verdi. Baş parmağı baş parmağımın üstünü hafifçe okşuyordu ve bu içimi tarifi imkansız duygularla doldurmuştu. Önemsemiyorum diyen adam böyle bir hareketi yapar mı sorusu cevabıyla birlikte kafamda dönüp dolaşırken kendimi iyi hissetmememin imkanı dahi yoktu.
Konuşmaya çekiniyordum. Bana yaslanışından, benim sesimle vazgeçmesinden çekiniyordum. Bunun nasıl bir his olduğunu, varlığımın gereksizliğini yüzüme nasıl bir tokat gibi çarptığını anlatamazdım. Çünkü bunu yaşıyordum. Yaşarken bunu fark etmiş oluşum bile acı vericiydi zaten.
Cesaretimi toplayabildiğimde "Buğra." diye fısıldadım kulağına doğru. Cevap vermeyip olduğu yerde durmaya devam etti. Bunu, konuşursam tüm büyünün bozulmayacağına yormak istiyordum.
"Korkuyor musun?"
Kafasını iki yana sallayıp konuşmadan cevap verdi bana. Ama cevabının doğru olmadığını biliyordum. Cevap vermeden önceki duraksaması; diline, hareketlerine dökemediklerini anlatıyordu. Benim yapmam gereken şey onu korkularından kurtarmaktı.
"Bir daha sana yapman gerekenleri söylemeyeceğim. Emir vermeye de çalışmayacağım."
Boynumdan kaldırdığı yüzünü yüzümün karşısına getirip bakışlarıyla ezberledi orayı.
"Git mi diyorsun? " Gitme demek istediğimi biliyor gibi, gitmek istemiyor gibi sormuştu bu soruyu. Biraz çaresizlik, biraz da pişmanlıkla.
Gözümü kapıya dikip göğsümü oynatmayan sessiz nefesler almaya başladım. Sonsuza kadar bu anda durmak, böyle durmak istiyordum.
Söylediklerim tam tersini ifade etmiyormuş gibi "Git demiyorum." deyip gözümü iki saniyeliğine çekemediğim yüzüne çıkardım. "Dediğim gibi, sana yapman gerekenleri söylemeyeceğim."
Başını sayamayacağım kadar çok sallayıp benden uzaklaşarak "Tamam." dedi kararlı bir ses tonuyla. "Gideceğim. Aramızdaki şu saçmalık bir son bulacak artık."
Saçmalık demesi değil de en çok şu demesi acıyla dokunmuştu kalbime. Aramızdakiler şu kelimesini alacak kadar değersiz miydi onun için?
"Tamam." deyip biraz ötemdeki çekyata sanki bana ait değilmişçesine bir yabancılıkla oturup gözlerimi ona diktim.
O da beni izliyordu. Ne yapacağını bilmediğini gösteren elleri hareketleniyor, yine Buğra'nın her zamanki kararsızlığını göstererek amaçsızlıkla salınma işine devam ediyordu.
"Giderken kapıyı çekebilir misin?"
Kafasını sallamayı bile seçmeden kapıya yürüdü. O kapıyı sessizce çekip giderken ona son bir kez gülümseyip arkamı döndüm. Gidişini, gerçek gidişini görmek istemiyordum. Görecek takatimin olduğuna da emin değildim.
———
Bölümü bok ettim. Gerçek anlamda iğrenç bir bölümdü.
Yok yok ben yazamıyorum artık. Bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama olmuyor.
🐘🔸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yüzlü Çocuk [boyxboy]
Short StoryDüşündükçe bir çıkar yol bulamayanlar, aşka sarılırlar.