Yorum istiyorum yorum hadi ya üzmeyin beni.———
Cuma
(12.29)Sorunlar üzerine düşündükçe daha da çıkılmaz hal alıyor, düşüncelerin içinde boğulmaktan başka bir seçenek bırakmıyordu. Her zaman bu bitmek bilmeyen sorunların beni bulduğunu, benimse bunda pek bir payımın olmadığını düşünürdüm fakat şu andan itibaren işler dönülmez bir şekilde değişmişti. Aptalca bir unutkanlıkla Buğra'nın geleceğini unutup Levent'in gelmesine izin verişim yeni sorunlarımın başlangıcını kendi ellerimle yapmama sebep olmuştu. Neyin ispatını yapmak istiyordum? Onu hayatımdan çıkarabileceğimin, bunu da yüzüne karşı siktir git diyerek yapabileceğimin mi? Ondan kopamayacağıma emin olduğum halde saçma düellolara girmem dahi ne kadar aptal olduğumun kanıtıydı.
Kapı Levent'e ait olduğunu düşündüren yumruklarla sarsılırken bir an önce ne oluyorsa olsun, Buğra gelmeden evden ayrılsın düşüncesiyle, bekletmeden son yumruğunun havada kalmasını sağladım. İçeri davet etmediğim halde klasik Levent tavırlarıyla beni beklemeden salona doğru ilerledi. Bu hallerini bile özlemiş oluşum ne denli sağlıklıydı bilinmez fakat ona dair özlediğim o kadar şeyin arasında bu önemsiz kalıyordu.
"İçeri geç dedim mi Levent?"
Arkasından salona girerken homurdanmayı ihmal etmek gibi bir şansım yoktu. Sonuçta buraya onu gözlerinin içine bakarak kovmam için gelmişti. Böyle söyleyince fazla ergence dursa da her konuda zıtlaşmak üzerine iki yıldır master yapan da bizlerdik. O yüzden artık tartıştığımız konuların mantığını düşünmeyi kesmiştim.
"Kapıyı açtın sonuçta." diyerek umursamazca koltuğa kurulduğunda başına geçip kollarımı bağladım. Beden dilimden, her ne kadar böyle bir durum olmasa da, istenmediğini anlamalıydı.
"Seni dinliyorum Bera. Beni nasıl kovacakmışsın görelim."
Gözümün, bana bakmak için kafasını geriye yatırdığında ortaya çıkan Adem elmasına takılı kalmasına engel olamıyordum. Boynu her zaman böyle güzel mi görünüyordu yoksa ben onun itirafından sonra bilinçaltımın oyunlarına mı yenik düşünüyordum? Nedeni ne olursa olsun karşımda böyle durmasına izin vermemem gerekiyordu. Hele ki bana sevgilim diyen adam yanıma gelmek için yola çıkmışken.
Evi inletecek bir sesle "Kalk ayağa." diye bağırdığımda, ellerini teslim olurcasına havaya kaldırıp dudaklarını esir alan bir sırıtma eşliğinde bir adım ötemde durdu.
"Sinirlendin mi sen?"
Bir çocukla konuşur gibi konuşması yetmezmiş gibi bir de aramızdaki mesafeyi her saniye daha çok azaltıyordu. Her ne yapmaya çalışıyorsa iyi beceriyordu ve ben etkisinden nasıl kurutulacağım hakkında bir bok bilmiyordum.
"Çık git evimden Levent." İşaret parmağımla kapıyı gösterdiğimde indirdiği elini bileğime sarıp beni sertçe kendisine çekti.
"Buraya niye geldiğim hakkında bir fikrin var mı aptal?" Yüzüme vuran hızlı nefeslerinin sıcaklığında kaybolmamak için aklı başında bir insan olmam gerekiyordu fakat onun yüzünden delirdiğimi çok önceden anlamıştım. Bana dokunan her tende ondan bir parça aramamın da, Buğra beni sevsin diye kendimi paralayışımın da sebebi bu delilikti.
Aynı bağırışla "Söylemezsen nerden bileceğim lan?" dediğimde, tuttuğu kolumu bir hışımla itip geriye savrulmama neden olmuş olsa da bu sefer onun yerine ben tam karşısına geçip "Söyle." dedim. "Söyle neden geldin? Seni evimden de, hayatımdan da kovmam için gelmediysen niye geldin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yüzlü Çocuk [boyxboy]
Storie breviDüşündükçe bir çıkar yol bulamayanlar, aşka sarılırlar.