Yorumlar gelsin yorumlar. Tşk———
Gözlerimi açtığımda olduğum yerde bulunacağımı hiç düşünmemiştim. Bir hastanedeydim ve buraya nasıl geldiğime dair tek bir anı bulunmuyordu beynimde. En son Levent'le konuştuktan sonra kendimi dışarı atmıştım. Niyetim eve gitmekti ama sonrası benim için bulanıktı.
Ne işim vardı ki burada? Tedavi olmamı gerektirecek bir durum yaşamamıştım sadece biraz midem ağrıyordu o kadar. Onu da atlatabilirdim ya da ben öyle sanmıştım.
Bu hastaneden çıkıp gitmem gerektiğini üstüme üstüme gelen duvarların beni nefessiz bırakmasından anlayabiliyordum. Şu an bulunmam gereken yer burası değildi. Ben kendi sahip olduklarım dışında hiçbir yere ait değildim. Elimdeki iğneden serumu çıkarırken de bunu düşünüyordum. Bir türlü; kimseye, bir yere ait olamayışımı. Bazen bir hayalet olduğumu bile düşünüyordum ama sonrasında kırıldığım her an, acıyı her zerremde hissedecek kadar hayatta olduğumu yüzüme çarpıyordu. İşte bu da canımı acıtan bir başka noktaydı.
Yanımdaki koltuktan eşyalarımı alıp kot ceketimi üzerime geçirerek hastaneden dışarı attım kendimi. Soğuk hava tüylerimi ürpertirken anlam veremediğim halsizliğin getirisiyle titriyordum. Ceketim de durumu daha çekilmez bir hale sokuyordu. Hastanenin karşısındaki durakta tam da binmem gereken otobüs durduğunda vakit kaybetmeden otobüsün nefes aldırmayan ama yine de iç ısıtan sıcaklığına adım attım. Bazen işte böyle çok küçük şeylerde şansım yaver gidebiliyordu. Bunu da hak edip etmediğim tartışılırdı.
Yanımdan geçip giden insanların bakışlarının bana değmesi bile diken üstünde oturmam için bir sebepti. Herkesin içimi, yaşadıklarımı, hayatımı biliyor olduğunu düşünmem paranoyak kişiliğimin bir parçası mıydı bilmiyorum ama iyi hissettirmediği kesindi.
İki durak sonra mahallem göründüğünde eve yakın bir yerlerde bilincimi kaybettiğimi anladım. Anlamam yine bana pek bir şey kazandırmamıştı.
Otobüsten inip biraz yürüyerek evime ulaştım. Anahtarla kapıyı açıp dışarıdan daha soğuk olan evin içine girmek içi sıcak olmasa da verdiği o tanıdık histen dolayı yine de iyi hissetmemi sağlamıştı. Dökülüyor olsa da, yakında zatürre olmana yetecek kadar soğuk olsa da burası benim evimdi. Dışarıdan bakan biri ev gibi görünmediğini söyleyebilirdi orası ayrı.
Isıttığım tek yer olan odama girip üzerimdeki hastane kokan kıyafetlerden kurtularak yine aynı dertten muzdarip olan bedenimi temizlemek için banyoya girdim. Bu dışarıdan görünen bir temizlikti. Aynadan kendime baktığımda gördüğüm o iğrenç teni yok etmeye hiçbir temizlik maddesi yetmezdi. Ben temizlenemezdim. Sonsuza kadar bu pislikle yaşayacaktım.
Banyodan bir yirmi dakika içinde çıkıp elimde unuttuğum iğneyi kan akmasını umursamayarak çöpe attım. Acı çekiyordum ama çekmiyordum da. Garip bir döngü içerisindeydim.
Kapı çalındığında ise kıyafetlerimi giymekle meşguldüm. Üzerimde yalnızca eşofman altı varken kapıyı açabileceğim insan sayısı sınırlıydı fakat şu an bunu takacak durumda değildim. Bir şeyleri umursamayı bırakalı uzun zaman olmamıştı.
Kapıya giderken yatağımın üzerindeki telefonu elime alıp saate baktım. Hastaneden çıkalı bir saat altı dakika olmuştu. Bu arada Buğra'dan gelen onlarca mesaj ve aramayı da görmüştüm ama dediğim gibi artık umursamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yüzlü Çocuk [boyxboy]
Historia CortaDüşündükçe bir çıkar yol bulamayanlar, aşka sarılırlar.