•onbeş•

6.3K 443 191
                                    


Dinlenmesi tavsiye edilir :
Evanescence - Hello

———

Birilerine, bir şeylere ihtiyacım olduğunun farkında olup elimden hiçbir şeyin gelmediğinin bilincine de aynı anda varmak beni hiç olmadığım kadar yormuştu.

Zaman zaman oturup saatlerce bakıştığım duvar bile artık tüm gerçekliği yüzüme vuruyordu. Sevilmiyordum. Bunun insanın içini ne kadar acıttığını kimse tahmin edemezdi. Sevilmeyenler dışında.

Gittikçe yüzsüzleştiğimi biliyordum ama o elimden bir şeyin gelmemesi hali zoruma gitmeye başlamıştı. Buğranın kapısına kadar gitmem, hiçbir sorunum yokmuş gibi davranmam ya da hayatımdan memnunmuş gibi davranmam tamamen benim arayışımdan kaynaklanıyordu. Ben buydum. Değişemeyeceğimi söylemiyordum ama beni bu halimle kabul edebilecek insanlar arıyordum.

Bulamıyordum. Bulamayacaktım da. Yaramı bir peçeteyle sildi diye bakış açımın tamamen değiştiği çocuk beni istemediğini o kadar güzel belli etmişti ki ne aradığımı, ondan ne istediğimi unutturmuştu bana. Gerçekten de bir peçete uğruna düşmeye razı mıydım? Ya da bir bakış uğruna?
Buna cevabım hayır değildi. Evet de değildi. Kendimle çelişen bir insan olduğumu her zaman biliyordum ama nasıl bir insan olduğumu asla karıştırmamıştım bu çelişkiye. Sanırım bu da psikolojimin ne denli yerlerde olduğunun kanıtıydı.

Sınıfta yalnız başıma öğle arasının bitmesini beklerken sabah yediğim poğaçayı kusmamdan ötürü hala bir mide ağrısı içerisindeydim. Geçirdiğim tüm hastalıklar da beynimin bana karşı oynadığı oyunlardandı ama böylesi işime geliyordu. Acizliğim, fiziksel bir acıyla açığa çıktığında herkesin düşündüğü gibi acınası bir durumda olduğum yüzüme vuruyordu.

Elimi karnımdan bir an olsun çekemediğim için halimi etrafa belli ediyordum ama şanslıydım ki kimse yoktu. Beynim bu düşünceleri kurduğu ana tekabül eden bir süre içerisinde kapının açılması bir kez daha hayatın sana rahat yok deme şekliydi sanırım.

Ben mi dertleri üzerime çekmek için uğraşıyordum yoksa dertler mi beni kovalıyordu bilmiyorum ama kaçan kovalanır ilkesine bağlı kalırsak her türlü bu iş bende başlıyordu. Kapıdan içeri girenin Levent olması da bir nevi bunu gösteriyordu.

Benim için geldiği belliydi çünkü gözü hemen benim sınıfın sonundaki sıramı aramıştı. Bulduğunda ise yüzüne yamuk bir gülümseme yerleştirip yanıma geldi. Yine beni sinirlendirmek için gelmişti büyük ihtimalle ama artık yeterdi. Biri ona aramızdakilerin yıllar öncesinde kaldığını, intikamını bu kadar zamandan sonra almasının bir anlamı olmayacağını anlatmalıydı.

"Küçük orospumuz ne alemdeymiş bakalım?" Dalga geçmesi iyiydi bu dayak yemeyeceğim anlamına gelirdi.

"İyi sayılırım. Keko prensimiz nasıllar?"

Konuşmam formumdan düşmemişim gibi durabilirdi ama her kelimemde karnıma bıçaklar saplanıyormuş gibi hissediyordum.

"Ben iyiyim ya." Elini cebine sokup gözlerini etrafta dolaştırdı. "Neyin var?"

Tavırları neden bunu sorduğunu belli etmiyordu. "Dalga geçeceksen git." deyip elimi karnımdan çekerek kapıyı işaret ettim.

"Cidden soruyorum oğlum. Neyin var?" Şimdi gözleri beni bulmuştu. Sanırım artık samimi olduğuna inanabilirdim.

"Midem biraz kötü. Ama iyiyim sorun yok." Gerçekten iyiydim. Gözlerim acıdan falan dolmamıştı.

"Git hastaneye bir baksınlar."

"Levent sen ciddi misin? Abi git ağzını mı çalkalarsın, tövbe mi edersin bir şey yap. Benim için iyi şeyler yapıyorsun."

Gerçek olmadığını bildiğim bir gülüşle yanıma çöküp saçlarımı geriye yatırdı.

"Ben düşmanımı sağlam severim. İyileş sonra hesabını keserim."

Saçımı geriye attıktan sonra düşündüğüm bir şey vardı ve bunu söylemek zorunda hissediyordum.

"Özledim lan." Söylemiştim. Ama söyleyeceklerim bitmemişti. "Sen de özledin beni. Sana ne yaptığımı bile bilmiyorum ki oğlum ben. İyiydik. Kardeş gibiydik biz ne ara bu hale geldik?"

Yüzüme öylece baktı sonra tek bir kelime etmeyip cebinden cüzdanını çıkardı. Yine bir para vakası yaşamak istemiyordum. Daha diğerinin ağırlığından kurtulamamıştım.

Eline bir kart alıp bana uzattı. Her zamanki gibi gözlerimi kapatmak istiyordum.

"Para vermem korkma. Betin benzin attı amına koyayım. Al bu karttaki kliniğe git. Ekrem abi babamın yakın arkadaşı ben konuşurum onunla."

"Para vermekle aynı şey bu. İstemiyorum." Elini itip ayağa kalkmaya çalıştım ama kolumdan tutup geri oturttu beni.

"Saçmalama abi. Adam aile dostu sadece ben değil arkadaşlarıma da parasız bakar."

Duyduğum kelimeyle aniden gülümsemeyle "Arkadaş." dedim teyit etmeye çalışarak.

Gözlerini devirip "Lafın gelişi." dedi. "Arkadaşım değilsin ama bunu onun bilmesine gerek yok."

"Levent."

Kartı elinden alırken elimi eline yerleştirdim. Bu hareketimi yanlış anlamayacağını biliyordum. Ben hep böyleydim, arkadaşlarımın olduğu zamanlarda. Sevdiklerime dokunmayı severdim. Onlara sevgimi kelimeler yerine dokunuşumla hissettirdim. Ben öyle sanıyordum. Hissettiremediklerim olmuştu ki bu hale gelmiştim.

"Sen iyisin lan. Çok iyi bir insansın. Ege'ye davranışlarından belli. O kadar güzel davranan, o kadar güzel bakan bir adam kötü olamaz. Eskisi gibi olsak olmaz mıydı?"

Yüzsüzlük derken bahsettiğim de tam olarak buydu. Dönütlerin nasıl olacağını bilmesem de lafı dolandırmadan istediğimi bazılarına da olsa söyleyebiliyordum.

Elindeki elime sonra yüzüme bakıp güldü. Güzel değil iğrenerek güldü. Sanki vebalıymışım gibi, sanki bir dokunuşla onu kirletebilirmişim gibi.

"Yüz verince astarını istediğini unutmuşum. Kusura bakma." Elini sertçe çekti. "Sen güzelce doktoruna görün yanıma da yaklaşma mümkünse. Mazallah hastalık falan kaparım."

Kendimden nefret ediyordum. Kendimden çok nefret ediyordum.

"Tamam. Özür dilerim. Ben dokunmamalıydım öyle." Elimdeki kartı ne yapacağımı bilemeyip cebime sıkıştırdım. "Sen git abi. Şey olmasın. Yani git işte." Kafamı pencereye çevirip gitmesini bekledim. Hem onun hem de akmaya çalışan göz yaşlarımın. Bugünlerde ağlak bir insan olup çıkmıştım. Ya da ben hep ağlak bir insandım. Her türlü iyi değildim.

Kapıdan çıkıp gittiğini hissettiğim an tekrar önüme dönüp eski halimi aldım. Hayatımdan, üzerimden geçip gidiyorlardı ve beni hep eski halimde bırakıyorlardı. Ne bir eksik ne bir fazla. Yalnızca ölüm fikri eskisinden daha çok hoşuma gidiyordu o kadar.

———

Entrikalı yazma umuduyla başlayıp drama karar vermiş durumdayım.

Gerçi benim sağım solum belli olmaz yine eskiye de dönebilirim

KİM BİLİR??????

🐘🔸

Siyah Yüzlü Çocuk [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin