•ellisekiz•

2.2K 72 72
                                    



Levent

Çarşamba
(19.20)
———
Her zaman olduğumdan daha sert görünmeye çalışmış, çoğu zaman kendime ait olmayan davranışlar sergilemiştim. Babamın istediği çocuk olmaya çabalarken ruhumu kaybetmiştim sanki. Berasız geçen yıllarda bana insan olduğumu hatırlatan tek kişi Ege olmuştu. Naif, sakin, utangaç, tanıdığım çoğu insanda bulamadığım özelliklere sahip eşsiz bir insandı bana göre. Belki de bu yüzden Buğranın ihaneti beni çok sarsmamışken onunki yerle bir etmişti.

Onun şimdiki halini görene kadar affetmemeye yeminli olan ben, Bera'nın ardından içeri girip Ege'ye sıkıca sarılmak istiyordum. Sıkıca sarılıp ona her kötü şeyin bir sonu olacağını söylemek istiyordum. Yapacaktım da ama berayı buğrayla yalnız bırakmak istemeyen kıskanç tarafım buna engel oluyordu.

"Levent sen geçsene Ege'nin yanına. Konuşacaklarınız vardır. "
Bera henüz oturduğu koltuktan kalkıp yanıma gelerek kulağıma "Ben de buğrayla konuşsam iyi olacak tamam mı?" dedi kulağıma doğru.

Haklıydı. İkimiz de sütten çıkmış ak kaşık değildik ve bizim de yapmamız gereken çokça açıklama vardı. Kafamı aşağı yukarı sallayıp yere doğru bakarak put gibi duran buğraya bir bakış attıktan sonra kapıya ilerledim.

İçeri girip sırtını kapıya dönmüş olan Ege'nin ayağının ucuna oturdum. Eskiden olsa yanına uzanır, kollarımı ona dolardım.

"Seninle konuşmak istemiyorum." Benim geldiğimi anlamıştı, kafasına çektiği yorgan da bunu gösteriyordu.

"Ama konuşmamız lazım." Bir çocukla konuşur gibi çıkıyordu sesim.

"Gerek yok. Git buradan." Utanıyordu. Kendisini sadece bana açan çocuk, Bera'dan bile çekinmemiş benden çekinmişti. Bunun bu kadar kötü hissettireceğini hiç düşünmezdim.

Yorganı kafasından çekip sıcaktan kıpkırmızı olmuş yüzünü ortaya çıkardığımda gözleri doldu aynı anda.

"Bakma bana öyle. Bu sefer dikkat çekmeye çalışmadım tamam mı? Gerçekten ölürüm diye düşündüm."

Bana neyi açıkladığının farkında bile değildi fakat ona bu açıklamayı da ben yaptırmıştım. Ölümü böyle basitçe ağzına alabilen çocuğun ölümü ilk kez bu kadar çok isteyişine sebep olan bendim.

Tekrar konuşacak gibi olduğunda müsaade etmeden yatakta kayarak kollarımın arasına aldım ince bedenini. Gecelerce kucağımda uyuttuğum çocuk bu sefer ona sarılmayayım diye çırpınıyordu adeta.

"Rahat dur." Saçlarına bir öpücük kondurduğumda çırpınışları dindi.

"Özür dilerim. Sana söylediğim her kötü söz için binlerce kez özür dilerim. Sana olmasını istemediğim şeyleri yaptırdığım için özür dilerim."

"Özür dileme. Dilemesi gereken kişi benim." Burnunu çekerek fısıldadı kulağıma. Hâlâ ağlıyordu ve ben bunu bile engelleyemiyordum.

"Seni çok seviyorum Ege. Sana belki aşık olamam ama aşk kadar değerli duygular beslediğimi bil tamam mı? Sana değer veriyorum. Yaptığın hata her şeyi başlatsa da üstüne hepimiz bir sürü hata yaptık. Sadece Kendini suçlamaktan vazgeç."

"Beni affettin yani. Ben yine denemeyeyim diye demiyorsun öyle mi?" Ağlaması biraz da olsa dinmişti fakat sesi hala yerini bulmuş sayılmazdı. Bu hali pişmanlığımla kavrulmama yeter de artardı. O daha çocuktu. Yaşımız aynı olabilirdi fakat o yaptıklarının ardını arkasını düşünmeyen, sonuçlarını tahmin edemeyen ne olursa olsun masum bir çocuktu. Ve öyle olmaya da devam edecekti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 14, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siyah Yüzlü Çocuk [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin