19. Bölüm "Abyssos"

422 73 35
                                    

Dave Matthews Band - I'll Back You Up
(Dilediğiniz gibi romantik-hüzünlü şarkılar hatta Türkçe olanlardan seçebilirsiniz okurken eşlik etmesi için.)

-

"Kesinlikle hayır!"

Akşam saat 8'i gösterirken, iki çocuk ve bir köpeğe sahip sevimli çekirdek ailemizin evinde yankılanması gereken cümle bu olmamalıydı. Annem kapalı televizyonun önünde volta atıyor, babam bizim gibi kanepede oturmuş annemin şiddetli tepkisini dinliyor; Rem, Jongin'in ayağının dibinde huzursuzluğun farkındaymış gibi diken üstünde duruyordu. Jongin, annesinin çıkışıyla irkilemeyen tek kişi olarak kanepenin kıyısında sakince oturup halıyı izliyorken ben yine tamamen konunun dışında kalmaya çalışıyordum.

"Bir kez daha üsteleme. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz."

Annem gidip cam bahçe kapısına kollarını bağlayarak yaslanmış ve bizim dışımızda her yere bakarken, Bay Kim sonunda yerinden kalkıp eşinin yanına gitmişti. Birinin onu sakinleştirmesi gerektiğinin herkes farkındaydı.

Jongin'e destek veya annesine hak veremeden olduğum yerde oturuyordum sadece. İkisini de yapamazdım. Bu evde hem Jongin'in, hem de onun ailesinin hislerini taşıyan tek kişiyken herhangi bir yerde saf tutamıyordum.

"Bu konuyu şimdi konuşmayalım... Hayatım..." Bay Kim annemle göz teması kurmaya çalışırken sözünü bile bitirememişti. Annem kollarını çözüp Jongin'e baktı. "Bunu hiçbir zaman konuşmayacağız. Asla izin vermiyorum ve bu değişmeyecek. Aklından çıkar Jongin."

"Bu kadar tepki verecek bir şey yok." Bay Kim'in sesindeki ılıman ton değişmişti. Yine de gerginliğini dışa vurmamaya çalıştığı yüz ifadesinden belli oluyordu. Aynı yüzle eşine baktı. "Ben de izin verdiğimi söylemedim. Biraz sakin ol."

Annem sessiz kalırken Jongin'in ifadesi babasınınkinin aksine gerginliğini tümüyle dışa vuruyordu. Sert çıkmasından ve gerginliği daha da büyütmesinden korkarak ben de ona ve zaman zaman boşluğa bakıyordum.

"Jongin..." Sonunda ortamdaki sessizliği kendi sessizliğimle birlikte bozduğumda Jongin yüzünü bana çevirmişti. "En azından ailece..."

Anne ve babası merakla Jongin'in vereceği tepkiyi gözlerken, Jongin'in de hayal kırıklığı ve göz devirmeyle başını önüne çevirmesi gerekli cevabı vermişti herkese. Ben de sözümü tamamlayamamıştım. Ve ayağa kalkmasıyla ortamdaki gerginliğe tedirginlik de eklenmişti.

Salondan uzaklaşıp merdivenlere çıktığında ben dahil herkes arkasından bakıyordu. Hatta Rem bile. Annem başını ellerinin arasına alıp kendini tekli koltuğa attığında bir şeyler söylemek ve bu gerginliğe bir son vermek istemiştim. Sonra da yukarı çıkıp Jongin cephesindeki kara bulutları dağıtmam gerekecekti.

Ama az önce çarpılan kapı -Jongin ve benim odamızın kapısı- yeniden açıldığında ve Jongin yeniden merdivenleri inip yanımıza geldiğinde buna gerek kalmadığını fark etmiştim. İki ihtimal vardı. Ya öfkesini odada bırakıp geri dönmüştü, ya da burası birazdan öfkesinin aleviyle yanıp tutuşacaktı.

Üçümüz onu izlerken o, elinde getirdiği karta bakıyordu. Gözlerini anneme çevirip kartı sehpaya bıraktı. Üçümüz de merakla onu ve az önce gülümseyerek eliyle işaret ettiği kimliğini izliyorduk.

"Bana engel olabilecek her şey bunun üstünde yazıyor."

Annesi farklı bir şey olup olmadığını anlamak ister gibi durgun bakışlarla sehpadaki kimliğe baktı. Bakışlarında hiçbir değişme olmamış ve Jongin konuşmaya devam etmişti.

Sea FoamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin